Yusuf Dülger
Yusuf Dülger

Zorbalık ruhu

featured

Zorbalar 1789’a kadar dünyanın her yerinde vardı. Avrupa bu tarihten sonra zorbaları yenmeye başladı ama Afrika, Asya ve Ortadoğu halkları bunu yapamadı, hâlâ esirler. Bunun baş nedeni Müslümanların yaşadığı ülkelerdeki özgür düşünme ve başlatılan bilimsel çalışmaların duraksamasıdır.

Kendine özgü namus ve hayat kuralları koyan, toplum kurallarını dışlayan, elindeki güçle başkalarını ezene zorba denir. Bunlara kral, melik, sultan da deriz. 

İnsanlık; cumhuriyet, demokrasi, eşit hukuk kurallarıyla mutlu olur. Bugün dünyada cumhuriyet ve demokrasinin yanında zorbalıklar da var. Cumhuriyet ve hukuk devleti olarak bilinen ülkelerin hepsi anıldıkları gibi değiller. Yöneticilerinin çoğu kral, melik, sultan yapılıdır. Örneğin Türkiye’de seçimler eşit şartlar altında yapılmıyor, kimi iktidar sahipleri saltanatını sürdürmek için kamunun imkanlarını kullanıyor, işine gelmeyenleri eziyor, özgürlükleri engelliyor, toplum düzeni bozuluyorlar. 

Melikliğin yaşandığı ülkelerde sevgi, saygı gibi insani erdemler kaybolur. Sultanlar canavar, insanlar birer kuzu olur, seçkinler kuş sütü ve kuş tüyü yataklarda sefa sürerken kalabalıklar aç ve sefil yaşar. 

Zorbalar 1789’a kadar dünyanın her yerinde vardı. Avrupa bu tarihten sonra zorbaları yenmeye başladı ama Afrika, Asya ve Ortadoğu halkları bunu yapamadı, hâlâ esirler. Bunun baş nedeni Müslümanların yaşadığı ülkelerdeki özgür düşünme ve başlatılan bilimsel çalışmaların duraksamasıdır.  

İslam dini zorbalık ve ilkelliğe karşıdır. Örneğin Kuran: “İş hakkında onlara danış (Al-i İmran 159), “Onların işleri düşünce alış-verişi iledir” (Şura 38) der ama Türkiye ve halkı Müslüman olan ülkelerin yöneticileri iş başına geçtikten sonra buna uymuyorlar; ehil kişileri emir eri yapıyorlar, demokratik kurumları susturuyorlar. 

Adı ne olursa olsun bizim coğrafyalarımızda krallık ve despotluk var. Krallık ve despotluğun olduğu yerde bilimden çiçeğe, düşünceden güzel davranışlara varıncaya kadar ne varsa hapsi tükenir. Bu yüzden yokluklar, kavgalar, boşanmalar, ahlaksızlıklar ülkesi olduk. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, uyuşturucu madde kullanımı ve kaçakçılığı yüzünden hapishanelerde 61.000 kişinin yattığını, aynı suçtan günde 117 kişinin içeri alındığını açıkladı. Bir de övünüyor, “bakın, cezasız kalmayacaksınız” diyor. Sırf şu rakam bile bizim çöküşümüzün boyutunu gösteriyor. Türkiye’de zorbalık/sultanlık değil de bilim, düşünce ve cumhuriyet düşüncesi olsaydı, bu kadar çürümezdik.  

Şu ayetler üzerinde düşünelim:  

  • “Krallar bir ülkeye girdiler mi orayı perişan ederler. Halkın sevdiği kişileri aşağılarlar...” (Neml 34) 
  • İnsanlardan öylesi vardır ki, dünya hayatı hakkında söyledikleri hoşuna gider. İnandırıcı delillerle haklı çıkmaya çalışır, üstelik tartışmada son derece ustadır. Eline fırsat geçince yeryüzünde fitne çıkarır, kültür ve nesli yok etmek için uğraşır. Allah bozguncuları sevmez.” (Bakara 204-205) 

Türkiye ve halkı Müslüman olan ülkelerdeki kötülük ve yıkımlar artıyor. Bunu yaratanlar, “Allah, güzel ahlak” diyerek, kurtarıcı gözüken despotlardır. Öyle ise sultanlık ve despotluğu yok etmeden rahat edemeyiz. 

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!