Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay kültürel alandaki adımlarıyla Konya’yı kültür işgaline uğratıyor. İster belediye ister Diyanet ister bakanlık ister daha üst bir makamda oturan birisi, (yahut kişiler) kim olursa olsun, başkalarının kültürünü öne çıkarır, düşünce ve uygulamalarıyla bizi başkalaştırmaya çalışırsa Türkiye’nin kültür işgalcisidir. Bu işgal karşısında sessiziz, bunun önlenmesi gerekiyor. Bunu önlemek için daha çok tarih ve sosyoloji bilmek, düşünmeyi alışkanlık haline getirmek, işgali önlemek için somut adımlar atmak zorundayız.
Konya Büyükşehir Belediyesi’ne 06.06.2022 günü bir dilekçe verdim. Dilekçemin ekine koyduğum yedi fotoğrafı delil göstererek; Konya’nın meydanlarında Arapça, Farsça, İngilizce sözcüklerle yazılmış birçok levha, cadde, sokak adının bulunduğunu, bunların dil ve kültürümüze zarar verdiklerini, kaldırılmaları gerektiğini istedim. Yasal dayanak olarak T.C. Anayasası’nı, 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu’nu, MEB Talim Terbiye Kurulu’nun 150 sayılı kararını, 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Kanunu’nu, TSE’nin 19.03.2018 gün ve 13813 sayılı kararını, 5272 sayılı Belediye Kanunu’nu, Konya Büyükşehir Belediyesi’nin Şehir Estetiği, Reklâm, Tanıtım ve Tabela Yönetmeliği’ni gösterdim.
Belediye yasal sürede cevap vermeyince 22.08.2022 günü Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazılı başvuruda bulundum; gerekenin hukuken yapılmasını istedim. Savcılık konuyu Konya Valiliği’ne havale etmiş. Valiliğin görevlendirdiği bir araştırmacı ifademi aldı, dosyayı İl İdare Kurulu’na havale etmiş. Kurul, 05.10.2022 gün ve 101 sayılı kararıyla dosyanın “İşleme Konulmamasına” karar vermiş.
Kurulun kararı tarafıma iletildikten sonra raporun suretini istedim. 16.11.2022 gün ve 65954 sayılı cevabi yazıda; “Konya Büyükşehir Belediyesi Daire Başkanlığı’nın tabelaları yönetmelik hükümlerine uygun hale getirilmesi hususunda gerekli işlemlerin yapılmakta olduğu anlaşılmıştır” dendi, rapor verilmedi.
Anlattıklarımdan çıkan sonuçlar şunlardır:
- Konya’nın bazı yerel ve merkezi yöneticileri millî dil ve kültürümüzün korunması adına duyarlı davranmadıkları gibi duyarlı davranışların önünü kapattılar.
- İl İdare Kurulu Müdürlüğü’nün, “belediye tabelaların yönetmelik hükümlerine uygun hale getirilmesi hususunda gerekli işlemlerin yapılmakta olduğu anlaşılmıştır” yanıtı doğru değildir; şehir merkezinde yapılacak bir gözlem bunu gösterir.
- Hukuk düzeni ve millî kültürümüzün korunması açısından çok yönlü bir duyarsızlığın olduğu anlaşılıyor. Bunun yaygınlaşması ve süreklilik kazanması geleceğimiz adına sakıncalıdır, buna göz yumanlar suç işlerler.
KONYA’NIN KÜLTÜREL İŞGALİ
Başkasının elinde bulunan bir yeri ele geçirmeye işgal denir. I. Dünya Savaşı’nda yurdumuzun bazı yerleri askeri yollarla işgal edilmiş, savaşarak o işgali sonlandırmıştık. O yıllara kadarki Osmanlılar döneminde bizim yazı, konuşma, giyim, düşünce gibi kültür değerlerimiz işgal edilmişti ama bu işgalin farkında değildik.
Mustafa Kemal yurdumuzdaki fiili/askeri işgalin kaldırılmasından sonra bu kültür işgalini kaldırma savaşı başlattı. On beş yılda yazı dilinden konuşma diline, giyim kuşamdan düşünme yöntemine kadar her alanda bir kültür savaşı başlattı. Büyük oranda başarılı oldu. Bu kültür savaşı Mustafa Kemal’in ölümüyle durdu, geriye dönüş başladı. Yazı dilinde “Arap harfleri kutsaldır” propaganda ve inancıyla, konuşma dilinde “Arapça, Farsça, İngilizce sözlerle konuşursam iyi olur, aydın olurum” zannıyla, giyimde “sünnet, takva” diyerek işgal atağa geçti. Birçok din adamı, belediye başkanı ve bakan, kimi cumhurbaşkanı bilerek, karşı devrimin askeri oldu. Büyüklerin “kadim”, Davutoğlu’nun “istikşâfi”, Konya Büyükşehir Belediyesi’nin “Vuslat-ı Mevlâna” tabirleri, Konya’nın meydanlarını kirleten Arapça, Farsça bina, cadde, sokak adları bunu gösteriyor.
Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay kültürel alandaki adımlarıyla Konya’yı kültür işgaline uğratıyor. İster belediye ister Diyanet ister bakanlık ister daha üst bir makamda oturan birisi, (yahut kişiler) kim olursa olsun, başkalarının kültürünü öne çıkarır, düşünce ve uygulamalarıyla bizi başkalaştırmaya çalışırsa Türkiye’nin kültür işgalcisidir. Bu işgal karşısında sessiziz, bunun önlenmesi gerekiyor. Bunu önlemek için daha çok tarih ve sosyoloji bilmek, düşünmeyi alışkanlık haline getirmek, işgali önlemek için somut adımlar atmak zorundayız.