Türkiye’de bir Milliyetçiler-Müslümanlar Sorunu var. Bu sorunu kaderimize el koyarak çözeceğiz. Bu sorunun çözüm yolu, 1919-1923 yılları arasında yürüdüğümüz Millî Mücadele yoludur.
Bugünkü Türkiye’nin yönetiminde söz sahibi olanların çoğu dün “milliyetçi, ülkücü, İslamcı” idi. Çoğumuz bu kanatlardan geldik, sahamızla ilgili bilgiler edindik, kimlik kazandık ama kayıplar da verdik. Bu kayıpların içinde sevgi, hoşgörü, birlik, sağduyu gibi erdemlerin olduğunu yeni yeni anlıyoruz.
Yeni yeni anladığımız bir gerçek daha var. O da bilinçsiz, duygusal, adam kazanmak için kullanılan: “Türk-İslam Davası” (ülküsü), “Tanrı Dağı kadar Türk, Hira Dağı kadar Müslümanız” sloganlarıyla içimizi boşaltmamız, kavala dönüşmemiz, Müslümanları aldatmamızdır.
Kan ve din kardeşliği bilinçli, birikimli, ihlaslı, birlik, çalışkan ve dürüst olmayı gerektirir. Bugünün Ankara merkezli egemen Türkçülük ve İslamcılığında bunlar yok. Bunların yerinde koltuk, servet ve şöhret düşkünlüğü, ağyara elemanlık, bizi kutuplaştırma, riyakârlık, çetecilik, sağ duyumuzu çürütme hastalıkları var.
Türkçü ve İslamcıların öncülerine bakın, çoğu despot cilalı. Bunlar bir de siyaset ve din çetesi oluşturdular, “yollarına gelmeyenleri” yok ediyorlar. Düne kadar PKK, Öcalan düşmanlığıyla ayakta duranlar bugün, Öcalan ve bazı bölücüleri hücrelerinden çıkarmak, Öcalan’ı yargıç yapmak için uğraşıyorlar. Bunlar bu gidişle Türkiye’yi cehenneme çevirenleri Bilge Kağan, Ebu Süfyan ilan edecekler. 40 bin şehidin katiline tepki koyan bir şehit anasını tehdit etmenin başka izahı var mı?
Türkiye’deki bölücü terörün arkasında Amerika, Batılı sömürgeciler ve Siyonizm var. Türkiye’nin slogan milliyetçilerine ve Müslümanlarına bakın, yurdumuzun düşmanlarını eleştirir gibiler ama onların kıskacındalar. Neden? Bağımlı ve korkaklar da ondan. Böyle olmasalardı, kendi kan ve kimliğini taşıyanlara savaş açmazlardı. Tanrı Dağı kadar Türk, Hira Dağı kadar Müslüman olmak buymuş ha!
Türkiye’de dün, “Sultan, Şeyhülislam” edasıyla Batılılara uşaklık yapanların benzerleri bu yıllarda çoğalıyor. Türkiye’de kimliğimiz kirleniyor. Böyle olmasaydı, Türkçemiz zayıflamaz, Türk aile yapısı zayıflamaz, “Ne mutlu Türküm” demek yasaklanmaz, papaz elbiseleri giyilmez, Müslüman mahallesinde salyangoz satılmazdı.
Türkiye’nin Ankara’daki Türk-İslam sentezcileri Sevr Haritasını yırtıp atamazlar, sınıf ve odalarımıza astırırlar. Bunlar lider Türk, örnek Müslüman olamazlar. Bunlar ancak, yedek şoför ve muavin olur.
İntihar usulü ölüm bir kez denenir. Biz bunlarla ölümün ikinci, üçüncü kez denedik ama Yaratan bizi bize acıdı, öldürmedi. Bundan sonraki ölüm teşebbüsleri sonunda da ölmeyiz diye bir garantimiz yok. Yeni bir Ankara Savaşı, yeni bir Kerbela faciası bize çok ağıra mal olur.
Türkiye’de bir Milliyetçiler-Müslümanlar Sorunu var. Bu sorunu kaderimize el koyarak çözeceğiz. Bu sorunun çözüm yolu, 1919-1923 yılları arasında yürüdüğümüz Millî Mücadele yoludur.