Yusuf Dülger
Yusuf Dülger

Türkiye Türksüzleşiyor – 2

Türkiye Türksüzleşiyor - 2
Türkiye dilde olduğu kadar kültür, eğitim, giyim-kuşam gibi alanlarda da Türksüzleşiyor.Kültürün, eğitim ve öğretimin, giyim ve kuşamın yurdu ve ulusu mu olur” demeyin. Farklı ülkelerin yapısına, düşünce, kişilik, davranış, konuşma, giyim ve kuşamlarına bakarsak, her ülke ve ulusun kendine özgü bir kültürü, bir eğitim-öğretim sistemi, bir giyim-kuşamı olduğunu görürüz. Teknoloji dünyayı etkileyip küçültmüş olsa da bu böyledir, farklılıklar kaybolmuyor.
 
Kültür denince bir ulusun yarattığı maddi-manevî değerler bütünü, düşünce ve sanat eserleri, edebiyatı, birikimleri akla gelir. Örneğin biz Türkler tarihin bilinen yıllarından beri özgür yaşamışız; geçmişimizde tutsak yaşamak yoktur. Bizler erkek-kadın ayırımı yapmaksızın; idârî, siyâsî, iktisâdî vb tüm alanlarda birlikte çalışmışız. Türklerin geçmişinde kadın ikinci sınıf bir insan değildir. Türklerin geçmişinde kadınlar kaç-göç hayatı yaşamazlar, çarşafa bürünmezlerdi. Şimdi kaç-göç var, çarşafa bürünmek (göz ve yüzü bile örtmek) var. Bence bunlar birer Türksüzleşmedir.
 
Türklerin geçmişinde üretmek, savurgan olmamak, düşenin elinden tutmak, düğün, ölüm, bayram gibi özel günlerde birlikte olmak, “ahlâksızlık” diye adlandırılan davranışlardan uzak durmak gibi değerler vardır ve bu değerler kuşaktan kuşağa aile büyükleri ve devletin işleyen kurallarıyla aktarılır. Şimdi Türkler (özellikle son 15-20 yıldır) tüketici olmaya başladı, azımız üretici oldu. Açlıktan ve işsizlikten doğan olay ve cinayetler, bireysellik, bencillik, sorumsuzluk almış başını gidiyor. Düne kadar aileye bağlılık, “hafif meşrep olmamak”, “havai olmamak”, “vakarlı” olmak, “nâmusu korumak” gibi değerlerimiz vardı, bunlar bugün basite alınıyor. Bunlar düne göre bize bir yarar getirse, ulus ve devlet yapımıza güç katsa; endişe duymayacağım ama bu yeni yönelişlerin birey, aile, toplum ve devlet hayatımıza hiçbir katkısı yok.


 
Türkler, kültürel birikimlerini düşünerek, deneye deneye, kendilerine özgü bir anlayış ve tarzla oluşturmuşlar, “Türk Kültürü” denen hazineyi yaratmışlar. Ancak, Türk kültürü denen bu birikim zamanla değişmeye, erimeye başlamıştır. Selçuklu ve Osmanlıların dinî ve sosyal mimârisinden birer örnek alalım. Selçuklu ve Osmanlıların mabetleri çevresel malzemeli, nüfus orantılı, iklim hesaplı idi. Şimdikiler öyle değil. Türklerin eski minâreleri bize özgü idi. Şimdiki minâreler kilise kulelerine, başkalarının zevkine göre yapılıyor. Toplu konutların yapılış ve işleyiş tarzlarına bakın, birbirimizle olan bağlantıyı koparıyor.
 
Türklerin geçmişinde vatan kutsaldı; Türk hakanları kıraç bir toprak parçası için Çinlilerle savaşmaya kalkmışlardı. Bugün yöneticilerimiz topraklarımızı ve üzerine inşa ettiğimiz geçim kaynaklarımızı yabancılara satıyor. Atalarımız geçmişte mülkiyeti kendisine ait arazi parçalarını kolaylıkla satmazlardı. Bugün yurdumuzun satışına karşı koymuyoruz, şahsî arazilerimizi satıyoruz.
 
Türklerin geçmişinde casusluk yapmak, yabancılara hizmet etmek ağır ve yüz kızartıcı bir suçtu; bu suçu işleyenler cezâlandırılırlardı. Bugün Türkiye’de geldiğimiz nokta şudur: Düşman devletlerle birlikte çalışmak, hazırlanan projelerde görev almak, düşmanlarla gizli anlaşmalar yapmak, düşman askerlerinin yurdumuzda konuşlanmaları için çaba harcamak.
 
Matbaa harflerini ilkin Türklerin bulup kullandıklarını tarih kitapları kaydediyor. Orhun âbideleri bizim kültür alanında ulaştığımız yüksek düzeyi gösteriyor. Sonraki yüzyıllarda Türkler matematik, fizik, kimya, coğrafya, gök ve tıp bilimleri gibi alanlarda yüksek bir kültür düzeyine eriştiler. Zamanla, Doğu’nun mistik havasını içimize çektik, kültürde olduğu kadar eğitim-öğretim alanında da kimliğimizden sıyrıldık, aklı dışladık, görgüsüz, hoş görüsüz, eğitim-öğretimsiz insan yığınları oluşturmaya başladık. Osmanlı’nın Fâtih Sultan Mehmet’ten sonraki eğitim-öğretim sistemine bakınız, içler acısı. Fen ve felsefe bilimleri yok, İmparatorluğun yıkılışını hazırladık. Mustafa Kemal Atatürk’ün aydınlanmacı ve üretken kültür politikası ile eğitim-öğretim sistemi bizi on beş (15) yılda çok ileri noktalara taşıdı. Köy Enstitüleri modeliyle büyük bir hamle yaptık ama çağdışı zihniyetler önümüzü kesti. Bugün geldiğimiz nokta daha acıklıdır; medrese kafasıyla, Acem kültürüyle, İmam-Hatip kasırgasıyla özgün kültürümüz, millî eğitim sistemimiz yok ediliyor.
 
 
Devamı var

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!