Mondros Antlaşması’ndan sonra Fransız ve İngiliz askerleri yurdumuzu işgale Adana ve Mersin’den başladılar. Fransızların ilk karargâh kurduğu yerlerden birisi Pozantı’dır. Pozantı’daki Kurtuluş Savaşımızın tarihini yerinde görmek-öğrenmek için 20-22 Haziran 2022 günlerini Belemedik’te (Pozantı’ya 17 km) geçirdim.
Belemedik’te Alman yapımı yemekhane, hapishane, yatakhane gibi kalıntılar var. Almanlar bunları Hicaz Demiryolunu yaparken inşa etmişler. Bildiğimiz gibi Hicaz Demiryolunu II. Abdülhamit yaptırdı.
Abdülhamit ile ilgili birkaç bilgi vereyim. Günümüzde körü körüne bir II. Abdülhamit aşkı var. Abdülhamit Hicaz Demiryolunu yaptırırken bizim Anadolu’da yollarımız yoktu. II. Abdülhamit padişah iken gemilerimiz Haliç’te çürüdü; donanmamız olmadığı için Ege Adaları ve Balkanların bir bölümünü kaybettik. Dedelerimiz cephelerde ölürken, kadınlarımız tarlalarda dul çalışırken II. Abdülhamit İstanbul’daki saraylarda 8 zevce, 5 ikbal, üç gözde (toplam 16 kadın) ile yaşadı. (1)
İngilizler ve Fransızlar güneyde (Çukurova’da) yurdumuzu işgale, halkımızı katliama başladıklarında Mustafa Kemal yöre halkına: “Silahlarınızı teslim etmeyin. Örgütlenin. Savaşmaktan başka çaremiz yok” dedi. Trablusgarp’tan Çanakkale’ye kadar Mustafa Kemal’e silah arkadaşlığı yapan Ali Ratip Çukurova’da Batı Cephesi Komutanı yapıldı. Ali Ratip, Mustafa Kemal’in isteğiyle Sinan Tekelioğlu adını kullandı, düşmanlardan gelecek tehlikeyi savmak için kendisini “deri-kömür tüccarı” olarak tanıttı. Mustafa Kemal işgal altındaki topraklarımızda bulunan halkı örgütlemek üzere 5 Ağustos 1920 günü Pozantı’da bir kongre yaptı.
Yörede “çete savaşları” yapıldı, şehitler verdik. O şehitlerden birisi aynı zamanda imamlık yapan Yirikler Köyü’nden Kasım Hoca’dır. Kasım Hoca cephede savaşırken yaralandı, Almanların Belemedik’teki hastanesinde şehit oldu.
Pozantı ve çevresindeki Yörükler donanımlı Fransız askerlerine karşı kıt imkânlarla savaştı, Fransızlar sıkıştı. Fransız işgal Taburu Komutanı Binbaşı Mesnil, Panzıkçukuru Köyü’nden Hatice ismindeki bir kadınla Kumcu Veli’yi zorla kılavuz yaparak Mersin’e ulaşmak için yanına aldı. Kılavuz Hatice Fransızları bilinçli olarak KARBOĞAZI denen çukura götürdü, bir fırsatını bulup Fransızlardan kurtuldu. Menil ve Fransız askerleri orada, 40-45 kadar silahlı köylülerimizce esir alındılar.
Karboğazı’na giderken yolun kenarındaki Halil İbrahim Paşa Tabyasının kalıntılarını gördüm. Zamanında muhteşem yapılmış ama günümüzde yok oluşa terkedilmiş. Türkiye Cumhuriyeti o tabyayı yenilemeli, tabya yaşatılmalıdır.
Sonra Karboğazı’na saptım. Karboğazı yemyeşil, dehşetli bir büyük alan. Geçmiş yıllarda güzel bir anıt, yapılacak anma törenleri için insanların ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla birkaç bina kurulmuş. Bugün bunların hepsi terk edilmiş. Orada beni bir görüntü çok üzdü. O şu: Mersin Büyükşehir Belediye Başkanlarının Karboğazı’nın sapağına ve içeriye KARBOĞAZI TURİZM BÖLGESİ & MESİRE VE PİKNİK ALANINA HOŞ GELDİNİZ diye yazdırdıkları levhalar.
Karboğazı, güzel bir mesire ve piknik alanı özelliğindedir. Tabii ki orada dinlenilir ama Karboğazı böyle tanıtılmaz, Karboğazı’na bu imaj verilmez! Bugünkü insanlarımıza, yarınki kuşaklarımıza biz öncelikle tarih bilinci, hürriyet aşkı vereceğiz, vermeliyiz. Karboğazı bizim için düşmanın kovulmaya, kurtuluş güneşinin doğmaya, namusumuzun kurtulmaya başladığı bir yerdir. Karboğazı’nı böyle tanıtın, böyle tanıyalım. “Turizm, Piknik” gibi algılar milleti yeniden esir eder, kökümüzü kurutur. Orada öğrendim: Dünkü “milliyetçi, mukaddesatçı” denen belediye başkanları da, bugünkü “halkçı, cumhuriyetçi” denen belediye başkanı da Karboğazı’nı piknik yeri diye tanıtmış. İşgalciler ilk yenilgisini Karboğazı’nda aldı. Karboğazı’nı tarihimize uygun olarak öğrenelim. Bu noktada yöre halkına da görev düşüyor. Yöre halkı Karboğazı’nı “piknik alanı” olarak değil, “zafer alanı” olarak kabul etmemeli, ilgilileri uyarmalı; dinleyen olmazsa o levhayı kendisi düzeltmeli.
Halkapınar’da MHP’li Belediye Başkanlığı’nın Atatürk resmini başka bir malzeme ile kapatıp yanına İngiliz yapımı Osmanlı arması/rozeti asması, Karboğazı’nda Millî Mücadele’mize başka bir maske takılması gibi cahillik ve şuursuzluklar yarınlarımız için sakıncalıdır.
Yazıma Almanların ve Fransızların Belemedik’te hastane-hapishane olarak kullandıkları binalardan birisinin, Şehit Kasım Hoca’nın Mezarının, Karboğazı levhası ve şehitliğinin birer resmini ekliyorum.
- 16 kadının adları için bakınız Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, Osmanlı’da Harem s. 342, Osmanlı Araştırmaları Vakfı, İstanbul 2006. Abdülhamit’in bu kadar evliliğini ne Türk töresi ne İslam hukuku ne insanlık kabul eder.
Devamı var.