Daha iyi yetişmeniz için bu geleneği kırmanız, kaldırıp atmanız gerekiyor. Bu nedenle, öğretmenlerinize: “Ben görerek, tutarak, deneyerek öğreneceğim. Ezberci ve dinleyici olmak, pasif kalmak istemiyorum” deyin. Öğretmeniniz sizi dinlemezse bu isteğinizi müdürünüze iletin. Olmazsa anne babanıza anlatın. Yine olmazsa, sınıftan çıkın, toplu olarak laboratuvara girin. Bunu yaparken şımarıklık yapmayın.
Sevgili öğrenciler,
Biz ilk ve ortaokula giderken okullarımızda sadece birer kara tahta, cetvel, pergel, gönye, küre, dünya ve Türkiye haritası vardı. Laboratuvar ve deney bilmezdik. Siz bizden şanslısınız, çünkü bugün okullarımızda laboratuvar, deney yapacak madde ve aletler, film makinaları gibi her türlü ders araç ve gereci var.
Bilgiler deneylerle, ders araç ve gereçleriyle elde edilirse sağlıklı, inandırıcı ve kalıcı olur. Ancak, anladığım kadarıyla öğretmenlerimizin çoğu uygulamalı öğretim yerine anlatmalı öğretim yapıyor. Onlar bunu eski alışkanlığın etkisiyle ve tembellik nedeniyle yapıyorlar. Yani siz ezberci yetişiyorsunuz.
Bu yüzden gerektiği kadar cesur, atılımcı, icatçı, girişimci, üretici değilsiniz.
Daha iyi yetişmeniz için bu geleneği kırmanız, kaldırıp atmanız gerekiyor. Bu nedenle, öğretmenlerinize: “Ben görerek, tutarak, deneyerek öğreneceğim. Ezberci ve dinleyici olmak, pasif kalmak istemiyorum” deyin. Öğretmeniniz sizi dinlemezse bu isteğinizi müdürünüze iletin. Olmazsa anne babanıza anlatın. Yine olmazsa, sınıftan çıkın, toplu olarak laboratuvara girin. Bunu yaparken şımarıklık yapmayın.
Bu söylediklerim maddeselliği olan dersler içindir. Sizin bir de teorik dersleriniz var. Sosyal Bilgiler, Tarih vs. gibi. Bu derslerde sırf anlatım var. Böylesi derslerin konuları ve olaylar anlatılırken: “Şöyle olmuş. Şunlar kötü, bunlar iyi” gibi anlatımlar olur, çokça, olayların niçin ve nedenleri anlatılmaz.
Bu da yanlıştır. Böylesi bir öğrenimle aklınız az çalışır, araştırmacı olmazsınız. Siz bu geleneği de bozun. Olayların niçin ve nedenlerini öğrenmek için öğretmenlerinize çok soru sorun. Bu aktiflik size zarar vermez, yarar verir. Böyle olunca, az kanarsınız, öğretmenlerinizi daha birikimli olmaya zorlarsınız, sizden sonraki arkadaşlarınıza da örnek olursunuz.
Sevgili öğrenciler, DEKART adında bir Fransız düşünürü var. O der ki: “Yaratan’a inanırken, bana anlatılanlarla kalmam. Gerçeğe ulaşmak için önce kafamdaki Yaratan kavramını/inancı bütünüyle çıkarır bir kenara korum. Sonra düşüne düşüne, araştıra araştıra kendim inanırım. Böyle daha iyi oluyor.”
Biz de Dekart gibi davranalım. Çünkü dünyayı geliştiren ve değiştiren olaylar Dekart gibilerinin izlediği yolla olmuştur.
Öğrenciler! Bizim yapamadığımız DÜŞÜNME VE ÖĞRENME DEVRİMİNİ SİZ YAPIN.
Dün 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’ydı. Bu bayram hakkında sadece anlatılanlarla kalmaz, okuyarak biraz daha fazla bilgi edinirseniz güzel olur.
Bayramımız kutlu olsun.