Biz Kurtuluş Savaşımızı Türkiye’nin her tarafından, büyük-küçük, kadın-erkek, hoca-çoban, her yaş ve meslekten insanımızın özverili katkılarıyla, birlik beraberlik içinde kazandık. Bunu unutmamak için bazen yurdumuzun herhangi bir yöresinden herhangi bir kişinin veya grubun milli mücadelemize sağladığı katkıyı özel olarak anlatmada yarar görüyorum. Zamanın Mut Müftüsü Nadir Hoca (Mutluay) bu açıdan güzel bir örnektir.
Atatürk ve arkadaşları 4-11 Eylül 1919 günleri arasında yaptıkları Sivas Kongresi’nin sonunda bazı kararlar alırlar. Alınan kararlardan birisi, kurtuluş amaçlı tüm cemiyetleri: “Anadolu ve Rumeli Müdafaa i Hukuk Cemiyeti” altında toplamak, yurdun her yerinde bcemiyetin şubelerini açmak, mücadeleyi bu çatı altında ve öncülüğünde yapmaktır. “Örgütlü mücadele” diyeceğimiz bu yolun izlenmesi için Sivas’tan tüm yerel yöneticilere ve halkın güvenini kazanmış yurtseverlere bu karar iletilir.
Karar Mut Kaymakamlığı’na ulaşınca, Mut’un o günkü Müftüsü Nadir Hoca ve arkadaşları 1 Kasım 1919’da “Müdafaa i Hukuk”u kurarlar. Nadir Hoca 2. Başkan olur. Yöredeki Fransız casus ve askerleri Mut’taki bu örgütlenmeyi İstanbul Hükümeti’ne şikâyet ederler. İstanbul hükümeti cemiyetin kurucularının “eşkıya çetesi” olarak izlenmesini ister. Mut Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kısa zamanda güçlenir. Nadir Hoca ve arkadaşlarının gayretleriyle Anamur, Gülnar, Silifke gibi çevredeki yerleşim birimlerinde cemiyetin şubeleri açılır. Nadir Hoca cemiyete bağlı bir vurucu güç hazırlar. Gücün adı: “Mut Bölüğü”dür. Bölük, yapılan görev taksimi ile tüm çevreyi kontrol altına alır, yöredeki işgalcilerin korkulu rüyası olur.
Atatürk daha önceleri Güney Cephesi’ndeki silahlarımızı düşmana teslim etmeden toplatmış, Pozantı, Karaman gibi yerlerde depolatmıştı. Nadir Hoca savaşmak için Atatürk’ten silah ister. Aldığı “olur”dan sonra köylülerden 16 deve kiralar, İzmirli Ahmet Efendi ile birlikte, Aralık ayında, 15 günde, karlı ve tipili havalarda, Karaman’dan Mut’a 200 tüfek, 30.000 mermi taşır. Sonra Karaman’dan bir bu kadar daha silah ve mermiyi yine Mut’a aktarır. Bu arada Mut Kaymakamını ikna ederek Mut’taki silah deposundan da silah-mermi alır; bu silah ve mermileri de Mut’un Maydan Mahallesi’ndeki camiye depolar.
Mut Kaymakamı Nadir Hoca’ya: Bu kadar güçlü ve büyük düşman devletleri karşısında başarılı olmanın imkânsız olduğunu söyler. Nadir Hoca’nın Kaymakam’a verdiği cevap şudur: “Vatanını kurtarmak için kellesini koltuğuna alan bir milletle hiçbir kuvvet başa çıkamaz. Dayanağımız, milletimiz ve onun sarsılmaz imanıdır.” Mut Bölüğü o günkü süreçte büyük başarılar sağlar.
Mustafa Kemal Atatürk Nadir Hoca’nın çalışmalarını yakından takip etmektedir. Nadir Hoca’ya gönderdiği bir telgrafta şunları yazar:
“Vatanımızın kurtarılması ve milli bağımsızlığımızın korunmasını amaçlayan kutsal davamızı başarısız kılmak maksadı ile düşmanlarımızın teşvikleri sonucu meydana gelen isyan olaylarını bastırmak ve bu suretle milletimizin birliğinin sağlanması yolunda gösterdiğiniz vatan sevgisi ile dolu hizmetleri büyük bir memnuniyetle haber aldım. Harcadığınız fedâkarane çalışmalara teşekkür, elde ettiğiniz başarılardan dolayı zat ı alinizi tebrik ederim.” 22 Ekim 1920
Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal[1]