Ordu politika yapmasın. Subay ve Generallerimiz millî iradeyi yok sayıp darbe yapmasınlar. Ama TSK mensupları millî kimliğimizi kirleten, Türkiye Cumhuriyeti’ni dönüştüren kirli politikacıların oyunlarına gelmesinler, emir eri olmasınlar, Atatürkçü teğmenlerimizin kasabı olmasınlar. Mustafa Kemal’in Teğmenlerine sahip çıkmak vatan ve namus görevidir.
Harp Okulu öğrencilerinin mezuniyet töreninden sonra kılıçlarını kaldırarak yakın geçmişte yürürlükten kaldırılan andı okumaları; başta Recep Erdoğan, sivil ve ordu mensubu bazı üst düzey kişileri rahatsız etti. Erdoğan: “Siz o kılıçları kime karşı kaldırıyorsunuz! Birkaç kendini bilmez… Evvel Allah bunlar temizlenecek” dedi.
Mezuniyet töreninde kılıç kuşanmak subaylığa adımın geleneğidir. O ant şudur:
“Ant içeriz ki laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, yüce Türk ordusunun namus ve şerefine, aziz vatanın bir karış toprağına uzanacak eller, karşısında bizleri bulacak, kılıçlarımız daima keskin ve hazır olacaktır. Bizler Türk istikbalinin evlatlarıyız. Şerefimizle doğduk, şerefimizle yaşayacak ve şerefimizle öleceğiz.”
Teğmenler; bağımsızlık, vatan ve namusumuza uzanan elleri kırarız diye yemin ediyorlar. Bundan niye korkuyorsunuz? Korku, güvensizlik, kapris, kuşku, gibi huylar makam ve rütbe hastalarında bulunur. Ben böylelerini gördükçe; II. Abdülhamit, Vahdettin, Artin Cemal, Süleyman Şefik Paşa gibilerini hatırlarım. Burada geçmişin bazı yaşanmış olaylarını hatırlayalım.
Türk ordusu çok eski geçmişinden günümüze kadar yurdunu koruduğu kadar-fetret devirlerinde de- ulusunu yönetmek zorunda kalmış ve başarılı olmuştur. Sivil yöneticiler başarısız olduklarında, askerler (bizim bir parçamız olarak) yönetim görevini üstlenmek zorunda kalırlar. Bu olmasın diyorsanız, görevinizin ehli olacaksınız, bağımsızlık ve yurdumuzu tehlikeye sokmayacaksınız.
Eğer yöneticilerde bazı eksiklikler varsa; gençler bunu sezerlerse, haklı olarak tepki koyarlar. Son gelişmelerde böylesi bir durum var mı yok mu bilmiyorum. Bildiğim şu ki, yöneticiler önce kendilerine bakmalılar, Atatürk’ün Bursa Nutkunun utulmadığını bilmeliler, disiplin sürecinde böylesi detayları atlamamalılar.
Dün bazı subay ve generallerimiz FETÖCÜLÜK yaparak bizi tehlikeye soktular. Bugün bazı subay ve generallerimiz Osmanlıcılık-Siyasal İslamcılık yapanların peşine düşerek yeni bir FETÖCÜLÜK yapıyorlar, yeni bir tehlike yaratıyorlar. Biz bunu görüyoruz. Öyle ise bunu TSK’nın üst yönetimi de görmeli, uyanık yatmalıdır.
Düşünün ki Kozmik Odamızın kapısını CIA ajanlarına açan bir Genelkurmay Başkanı aramızda yaşıyor. Bir Başka Genelkurmay Başkanı Komutanlarına: “Bana asker selamı vermeyin, selam verin” diyor, o da aramızda yaşıyor. Bir başka Genel Kurmay Başkanı Atatürk’ü unutuyor, yakasına rütbe takanın önünde ağlıyor. Şunu söylemek istiyorum: Öyle ise suçlular bilinçli teğmenler değil, bilinçsiz generallerdir.
Ordu politika yapmasın. Subay ve Generallerimiz millî iradeyi yok sayıp darbe yapmasınlar. Ama TSK mensupları millî kimliğimizi kirleten, Türkiye Cumhuriyeti’ni dönüştüren kirli politikacıların oyunlarına gelmesinler, emir eri olmasınlar, Atatürkçü teğmenlerimizin kasabı olmasınlar.
Mustafa Kemal’in Teğmenlerine sahip çıkmak vatan ve namus görevidir.