Yusuf Dülger
Yusuf Dülger

Millî Eğitim ve Diyânet

Millî Eğitim ve Diyânet
Önce Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) ve Diyânet İşleri Başkanlığı (DİB) ile ilgili olarak birkaç açıklama ve bilgi vereyim.
 
 “MEB ikili eğitimin kaldırılması için 58.762 dersliğe ihtiyaç olduğunu bildirdi. Bu ihtiyacın 57 bin 132’si temel eğitimde, bin 630’u ise ortaöğretimde. MEB’nın 116 bin öğretmene ihtiyacı var. MEB’da 70-80 bin kişi ücretle derse giriyor.”
 
Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz: “İhtiyacımız kadar öğretmen alırsak öğretmenlerimiz ücret alamaz” dedi. Başbakan Binali Yıldırım Kilitse yaptığı açıklamada 2018 yılında MEB’na 20 bin öğretmen, DİB’na 9.500 din görevlisi alınacağını söyledi.”


         

***
         
Sitesinden edindiğim bilgilere göre şu an DİB’te 87.381 cami, 15 bin 742 Kuran Kursu, 112.725 din görevlisi var. DİB 81 ilin valilerine gönderdiği yazıda vaizlerin okullardaki çocuklara: Şükür, özveri, ümmet ve millet bilinci gibi konuları anlatmalarını istedi.
 
Diyânet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Afrin harekâtı nedeniyle bütün câmilerimizde yatsı ve sabah namazı öncesi veya sonrasında Fetih Sûresinin okunarak ordumuza dua edilmesini istedi. 
 
Değerlendirme:
 
T.C.’nin ilk 15 yılında okul ihtiyacımız giderilmişti, tekli öğretim sistemine geçilmişti, öğretmensiz okul kalmamıştı. Bugün çiftli öğretimle, öğretmensiz sınıf ve saatlerle çocuklarımız işkence çekiyor, iyi yetişmiyor. Durum bu iken lüks saray ve lojmanlar, resmî uçak ve makam araçları astronomik sayılara ulaştı. Velilerimiz çok kibar (?) oldukları için hiç ses çıkmıyorlar.
 
İsmet Yılmaz’ın: “İhtiyacımız kadar öğretmen alırsak çalışan öğretmenlerimiz ücret alamaz” mantığı değil günümüzde, Ortaçağ’da bile olmaması gerekir. Ehli ve branşı olmayanların ücretle ders okutmaları verimsizlikle sonuçlanır, paramız boşa gider. 70-80 bin kişinin ücretli öğretmen olması demek torpil, kin, umut, buhran, boşa giden enerji ve harcama demektir.
 
Türkiye’nin eğitim sıkıntısı bu iken Diyânet’in tutumu bir başka acı. Diyânet: “Bende 87.381 cami, 15.742 Kuran Kursu var. Câmilerimiz cemâatsiz. Kuran kurslarımız şişirme. Sınıfsız ve öğretmensiz çocuklar hepimizin. Ben yeni kadro istemem. 9.500 kadro MEB’na verilsin. Çocuklarımız sınıfsız ve öğretmensiz kalmasın. Sınıf ve öğretmen ihtiyâcımız kapanıncaya kadar Diyânet’e kadro vermeyin” dese, iyi bir insanlık, güzel bir Müslümanlık yapmış olur. Ama nerde bu vicdan? Demek Diyanet’in zihniyeti DİBE vurmuş.
 
Ben de DİB yöneticilerinin okuduğu okul ve fakültelerde okudum. Oralarda bize: “İslâmiyet ilme çok önem verir. Çocuklarımızı okutmalıyız. Yeryüzü tümden mescittir. Namazı nerde kılarsan olur. İsraf haramdır. Herkes eşit haklara sâhiptir” diye öğretilmişti. Demek Diyânet ilmiyle amel etmiyor; dünya ile âhireti ayırıyor, Ortodoks ruhbanlığı yapıyor.
 
Okullarda ilâhiyatçı eğitimcilerimiz var. Vâizlerin öğrencilere anlatacaklarını onlar anlatsın. Eğitimci olmadıkları için vâizler okullarda yararlı olamazlar. Vâizler câmilerdeki erişkinlere yararlı olamadılar ki çocuklarımıza yararlı olsunlar. MEB, DİB ile yaptığı protokolü iptâl etmelidir. Bu protokol uygulanırsa; okullar bilimden uzaklaşır, çocuklarımız siyâsal ümmetçi olur.
 
Diyânet’in görevi insanlara İslâm’ı dosdoğru anlatmak, inananları bidat ve hurâfelerden uzak tutmaktır. Diyânet bunu yapmıyor; “Suriye’de savaşan ordumuzun başarısı için FETİH SÛRESİ OKUYUN” diye imamlara buyruk veriyor. Ordumuzun başarısı için Fetih Sûresi veya bir başka sûrenin okutulmasının İslâm’da yeri yoktur. Bu inanış Kuran’ın mesajlarına terstir. Kuran, mesajlarının anlaşılmasını ve o mesajların uygulanmasını ister. Kuran’ı anlamadan dönüp dönüp okumak, papağanlık yapmaktır. Gâliba Diyânet’e ilkellik ve akıl dışılıklar musallat olmuş. Ordumuzun başarısı için Allah’a dua etmemiz doğrudur ama, içinde Mekke’nin Fethi ile ilgili âyetler var diye Fetih Sûresini okumak yanlıştır. Diyânet bir bidate marka veriyor.
 
Diyânet’in “harpte başarı için sûre tilâveti” formülü beni 60 yıl öncesine götürdü. O zamanlar her köyde bir iki “Köşe Müftüsü” olurdu. Bu kişiler duruma göre bir şeyler uydururlardı. Diyânet, “zafer için Fetih Sûresi” çıkışıyla avam olduğunu gösterdi, bir avam kapısı açtı. DİYÂNET’İ AVAMLAŞAN BİR MİLLETİN HALKI DA AVAMLAŞIR.
 
Diyânet’in avam kapısı açık kaldığı sürece Türkiye’de Akıl ve Kuran Müslüman’ları azalacak, manyak Müslümanlar çoğalacaktır.
 
Bu örneğiyle Diyânet Cübbeli Ahmet Hoca’dan geri kalmadığını da kanıtlamış oldu. Madem öyle Diyânet, Ali Erbaş’ın başkanlığında; Cübbeli Ahmet gibi kişilerden oluşan bir Üfürükçüler ve Muskacılar Kurulu oluştursa, bu kişiler Fetih Sûresini okuyup üfleseler, çoğaltıp muska yapsalar, o muskaları Suriye’deki top, tank, mermi, uçak, subay ve askerlerimizin bir yerlerine bağlasak, tüm düşmanlarımız telef olsa, biz hiç zayiat vermesek, nasıl olur? Bence denenmeli.
 
Neyse, biraz gülümsemeden sonra son olarak şunu söyleyeyim: Görüldüğü gibi Türkiye, millî eğitiminden Diyânet’ine kadar her kurumunda ve her alanda büyük kırılmalar yaşıyor. Bu kırılmaları aklımızı kullanarak, doğru yerde durarak, cesur davranarak aşacağız. “Bu kadar büyük bataklığın içinden nasıl çıkılacak” diye endişe etmeyin. Türkiye’de dürüst, samimi, akılcı, inkılâpçı/devrimci ve çağdaş bir yönetim kadrosunu işbaşına getirdiğimizde bu bataklıkları 1-2 yılda kurutur, Türkiye’yi 10-15 yılda zamanımızın en güçlü ülkeleri arasına katarız. Bir gün bunu yapacağız. Atatürk dönemi bunun kanıtıdır. Yeter ki bir yerden tutalım, umutsuz olmayalım.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!