Yusuf Dülger
Yusuf Dülger

Millet İttifakı’ndan Beklenen

1980 öncesinin siyasileri bizi: “Sağcı solcu, milliyetçi komünist” diye bölmüşlerdi. 12 Eylül darbesi o yarayı biraz kapatmıştı ama 2000 sonrasının siyaset öncüleri bizi yine bölmeye başladılar. Bunlar bizi: “Dindar dinsiz, yerli yabancı, aziz zelil” diyerek bölüyorlar.
 
1980’nin öncekilerinde biraz “taş üstüne taş koyma” sorumluluğu vardı. Bugünkülerde bu yok. Bunlar tüccar, müflis ve sofracı. Öncekiler çoğulcu ve Cumhuriyetçi idiler. Bugünküler öyle değil. Bunlar ferdiyetçi, kraliyetçi. Öncekilerde dindarlığın renkleri, milliyetçiliğin ölçüleri vardı. Bugünküler “ala-bula” Müslüman, yağır milliyetçi.
 
Bugünküler derken tartılmışları, yani sahnedeki denenmişleri kastediyorum. Denenmemişler için hüküm koymak yanlış olur. Sahnedekileri denerken gördük ki, bunlar Türkiye’yi despotizme götürüyorlar, milli birliğimizi bozuyorlar, halkı kutuplaştırıyorlar, milliyetsizleştiriyorlar.
 
Son milletvekili seçimleri, özellikle mahalli-ve başlı başına yapılan İstanbul seçimi-seçmeni biraz uyandırdı, insanlar düşünmeye başladılar. O’yuncubaşı’ların oyunları görülüyor artık.
 
Bu sahnenin çökmeye başlamasında, muhalefetin akıllı ve sağduyulu tutumu, T.C.’nin ayarlarına dönme çağrıları, milli duruşu, barış, huzur ve refah talebi etkili olmuştur. Muhalefet bu strateji ve taktiğini daha da geliştirerek, olgunlaştırarak karşımıza çıkmak zorundadır. Artık muhalefet bu yolu bırakamaz. Bırakırsa bize, asıl önemlisi ülkemize yazık eder.
 
Öyle ise muhalefetten beklentimiz nelerdir? Ben kendimce, şimdilik üçünü yazayım:


 

1- Muhalefet milli birliğimizi sağlamayı kaçınılmaz bir görev ve bu görevi geri dönüşü olmayan bir yol olarak görecek, bunu kabullenecek ve isteyerek uygulayacak. Sahnedeki oyuncular seyirciyi/milleti bölerek, suni bir “Cumhur ittifakı” oluşturarak yola çıktı ya, ister istemez bir “millet ittifakı”/milli birlik oluştu. Millet ittifakının temsilcileri: “İlla da milli birlik” deyince, AKP ve MHP’nin tabanı milli birlikten yana kaymaya başladı.  Muhalefet bu “milli birlik” mesajını sürekli, bir de, gönülden verecek ki, bölünme dursun. Bu konuda en büyük görev öncelikle Ana muhalefet partisi Kemal Kılıçtaroğlu ile İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e, Meral Akşener’den Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal’a ve hatta “milli birlik” taraftarı olan diğer bütün partilerin başkan ve yöneticilerine düşmektedir. Bundan böyle milli birlik ve bütünlüğümüz sağlanamazsa baş sorumluları Kılıçtaroğlu ve Akşener olacaktır. Bunu bilmeliler ve ona göre hareket etmeliler. Kılıçtaroğlu ve Akşener her fedakârlığa katlanacaklar, her türlü tehlikeyi göze alacaklar.
 
2- Kılıçtaroğlu, Akşener ve milli birlik ve bütünlüğe gönül verecek olan diğer parti başkanları ve politikacılarımızın önünde duran ikinci görev: Bozulan milli birliğimizin, temeli sökülen Parlamenter sistemimizin, iflas etmiş ekonomimizin, zayıflatılan ordumuzun, soysuzlaşan milli eğitim sistemimizin asli temelleri üzerine oturtulması için daha şimdiden bir araya gelmeleri, günü gelince hemen uygulamaya geçmeleridir.

3- Kılıçdaroğlu, Akşener vb kişilerin şimdiden dikkat etmesi gereken önemli bir husus ise, Türkiye’yi Atatürk’ün anlayıp uyguladığı gibi bir “milli strateji” ile inşa etmektir. Bunu yaparken, Türkiye’yi sıkıntıya sokmayacak beyin ve birikimlerle kadrolaşmak, -ister Batı, ister Doğu tipi- olsun tüm emperyalist düşünce ve rejimlere kapalı olmak gerekiyor. Sonra yanlış hesap Bağdat’tan döner. Emperyalizmin ağına bir de siz düşersiniz, Türkiye’ye daha da çıkmaza sokarsınız.  

Cumhur ittifakı” denen naylon ittifak İstanbul, Ankara, Antalya gibi üç-beş ilde yanmaya başlayan mum ışıklarıyla bile erimeye başladı. Bu erimenin sonunda yanık bir iplik parçası, zemine yapışmış bir mum kalıntısı kalır.
 
Türkiye “milliyetçi” edalarla milliyetçiliği rezil eden, “dindar” sloganlarla Müslüman kanlarının akmasına yol açan bir dönemi geriye bırakıyor.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!