İslâmiyet adâleti, iyiliği, yardımlaşmayı, acımayı, güzel huy sâhibi olmayı ister; kötülüğü, haksızlığı, haddi aşmayı, bencilliği, servet ve makam düşkünü olmayı yasaklar. Hz. Muhammed’in bazı arkadaşları, sonraki Müslümanların çoğu, bu konularda İslâm’ın gereğini yapamadılar. Bunlara dikkatimizi çekmek için önce Ali Şeriati’nin Ebuzer adlı kitabından (Fecr Yy. Ankara 2012) alıntılar yapacağım, sonra bunları değerlendireceğim. Şeriati kaynaklarıyla şöyle yazıyor:
“Osman, İslâm’da ilk kez ortaya çıkan bidatlerin eksik bir fihristidir. İlk kez lider unvanıyla sarayda oturuyor, ilk kez özel meclis oluşturuyor, ilk kez kapıcı kullanıyor, ilk kez sıradan halk yığınlarıyla halife ilişkilerinde aracı kullanıyordu. İlk kez siyâsî tutuklu ortaya çıkıyor, ilk kez bir Müslüman halifenin yöntem ve davranışlarına karşı çıktığı için takibata uğruyor, ilk kez siyâsî sürgün yaşanıyor, ilk kez bir kişi devlet tarafından işkence görüyor, ilk kez Kuran siyâsî demagoji aracı oluyor, ilk kez ırk ve akraba bağı siyâsal ve toplumsal ilerleme aracı oluyor, ilk kez tekelcilik siyâset sahnesinde halifeye bağlanıyor, bir makama gelmek için takva ve İslâm yerini yakınlığa ve siyâsete bırakıyor, ilk kez sınıf sömürüsü, ayrımcılık, sermayecilik; İslâm kardeşliği, manevi değerler ve toplumsal eşitliğin önüne geçiyor…” (s. 177)
Medine valisi Muaviye, Ebûzer’in haklı duruşunu kırmak için onu parayla satın almak ister. Kölesine biraz para vererek: “Bu parayı Ebûzer’e verebilirsen seni özgürleştireceğim” der. Ebûzer’in köleye verdiği cevap açıktır: “Evet ama benim de köleliğim bu parayı almaktır.” (s.184-185)
“Hastalanmadan önce Peygamber’in 6 ya da yedi dinarı vardı. Hastalanınca bunu müstehaklarına vermesi için Ali’yi gönderdi.” (s. 205)
“İşlediği büyük suçlardan dolayı Peygamber Mervan bin Hakem’i Taif’e sürgün etmişti. Osman halife olunca Mervan’ı yanına getirtti, önemli bir devlet görevi verdi. Osman, Ermenistan’ın fethinden elde edilen ganimetin beşte birini Mervan’a bağışladı. Fatma’nın miras hakkı olan ve Ebubekir’in ondan aldığı Fedek’i Mervan’a verdi. Ondan sonra da Mervan’a yüz bin dirhem bağışladı. Mervan Afrika’nın gelirini beş yüz bin dinara satın aldı. Ancak Osman bu miktarı da Mervan bin Hakeme bağışladı.” (s. 206)
“Peygamber’e ağır hakaretlerde bulunduğu için Peygamber tarafından Taif’e sürgün edilen Hakem bin As Halife Osman’ın amcasıdır. Osman amcasının sürgün hayatını kaldırdıktan sonra Medine’ye getirtmiş, ipek elbiseler giydirtmiş, yüz bin dirhem de bağış yapmıştır.” (s.206)
“Halife Osman, Peygamber’in yoksullara vakfettiği Medine’deki Vaki Pazarı’nı, damadının kardeşi Haris bin Hakem’e bağışladı. Medine’ye zekat olarak gönderilen develerden bir kısmını ona verdi. Osman Haris bin Hakem’e kızını verdi ve önceden verdiklerine ek olarak yüz bin dirhem daha bağışladı. Kazae Valiliğinin sadakalarını da damadına verdi. Bu şekilde onun geliri üç milyon dirhemi aştı.” (s. 206)
“Abdurrahman b. Avf geride 100 at, 1000 deve, 10.000 koyun, büyük bir altın kütlesi bıraktı. Buğday ve yiyecek yüklü 700 binekten oluşan kervanı kargaşa çıkarmıştı.” (s. 2010)
“Talha b. Ubeydullah’ın sığır derisinden yapılmış yüz torba altın bıraktığı zikredilir.” (s. 211)
“Zübeyr b. Avvam’ın Medine’de on bir, Basra’da iki, Kufe ve Mısır’da birer evi, Gâbe’de geniş çiftlikleri, geride bıraktığı nakit 75.600.000 dirhem parası, 1000 erkek kölesi vardı ki bu kölelerin tümü kendisine haraç öderdi.” (s.212-212)
Ebûzer sürgün hayâtı yaşadığı Rebeze’de öldüğünde örtülecek kefeni yoktu. O’nu bir gencin kumaşıyla kefenleyip toprağa verdiler. (s. 159)
Devamı var