Dar ul Muallimin’in İtalyan askerlerine teslimi sırasında şu olay yaşanmıştır. Okul müdürü Eşref Bey, okulu boşalttıktan sonra bir hizmetliyi çağırır; “Oğlum git, içeride unuttuğumuz bir şey var mı bak” der. Hizmetli gider, bir süre sonra Eşref Bey’e gelir: “Efendim, talebeden Topal Ali içeride, çıkmıyor” der.
Eşref Bey binaya girer, giriş kapısının arkasında, ellerinde taşlarla bekleyen Topal Ali’yi görür; “niye çıkmıyorsun, burada ne yapıyorsun” diye sorar. Topal Ali’nin verdiği cevap şudur:
“Affet Müdür Bey, mektebimin İtalyanlara verilmesine tahammül edemiyorum…”
Müdür: “Oğlum hissiyatını takdir ederim. Ama elden bir şey gelmiyor. Elindeki taşlar nedir?” diye sorar. Ali’nin verdiği cevap:
“Şey efendim… Buraya ilk adımı atan İtalyan’ın…”
Not: Dün olduğu gibi bugün de bu ülkeyi sömürgecilere teslim etmekten utanmayan Vahdettinler, Ali Kemaller, Artin Cemaller var. Unutulmasın ki, Türkiye da Topal Alilerin ruhları ölmedi, aramızda yaşıyorlar.
Kaynak: Hüseyin Oğuz, Konya Delibaş Mehmed Hadisesi, sf. 18-19, Konya, 2005.
Milli Mücadelemizin Konya’daki Öncüleri:
Türk milli mücadelesinde, Türkiye’nin her yerinden, her kesim ve yaştan binlerce örnek ve kahraman insanımız var ama, ben Konya bazında, bunlardan üçü hakkında bilgi vermek istiyorum ki, bugünkü meslektaşlarının önü aydınlansın.
1-Mehmet Vehbi Çelik Efendi:
Konya’nın Hadim İlçesi’nin Kongul Köyü’nde, 1862’de doğdu. Köyünde ve çevresindeki hocalardan dini eğitim-öğretim gördü, yüksek tahsilini İstanbul’da tamamladı. Din bilginleri arasında zamanın üstadı oldu. Din duygusu ile milliyet duygusunu birleştirmiş bir İslam bilginidir. Müderrislik, hakimlik yapmıştır. Türk milletvekillerinin azınlığa düştüğü İstanbul’daki Meclis i Mebusan’da ve T.B.M.M.’nin ilk döneminde milletvekilliği yapmıştır.
İşgal günlerinde birçok “hoca” padişahçılık yaparak emperyalistlerin işini kolaylaştırırken; Mehmet Vehbi öne çıkarak Konya’daki Kuvay ı Milliyeyi desteklemiştir. Ateşli vaazlarıyla halkı uyandırmış, yereldeki Kuvay ı Milliye teşkilatını desteklemiş, bazı subaylarla “gizli” görüşmeler yapmış, ziyaret için evine gelenlere : “Siz Kuvay ı Milliye ve Mustafa Kemal’e destek verin, başkası ülkeyi kurtaramaz” demiştir. Kuva yı Milliyeci olduğu için vali Cemal Bey tarafından göz hapsine alınmıştır. Vali Cemal Bey’in Konya’dan kaçışı üzerine (25/26 Eylül 1919), Konya ileri gelenlerinin seçimiyle, kısa süre Konya valiliği yapmıştır. Valiliği esnasında yaptığı bir başka önemli iş, ildeki İngiliz ve Fransız yetkililere; “şehrin işgal edilmesi halinde silahla karşı konacağını” söylemesi, Bozkır’daki isyancılara öğütçüler göndererek onları bir süre dağıtmasıdır.
Mehmet Vehbi, Meclis i Mebusan üyesi olmak için Atatürk’ün de işaretiyle Yalvaçlı Ömer Vehbi, Musa Kazım Efendi, Kazım Hüsnü ve Akşehirli Hacı Bekir Efendi ile Konya’dan aday oldu ve seçildi. İstanbul milletvekili iken arkadaşları ile birlikte çalıştı, “Misak ı Milli”nin kabulünü sağladı. Birkaç arkadaşı ile birlikte Vahdettin tarafından kabul edilen Mehmet Vehbi, Vahdettin’in: “Dikkat edin, İngilizler her şeyi yaparlar” sözüne: “Efendim!… Ne yaparlarsa milleti yıldıramazlar.. Memleketin kurtarılması için uğraşıyoruz. Müsterih olunuz..” diye yanıt verdi.
Mehmet Vehbi, Meclis i Mebusan milletvekili olarak üç arkadaşı ile birlikte Ankara’ya geldi, Atatürk ile görüştü, Atatürk’e desteğini açıkladı. Ankara’dan Konya’ya döndü, B.M.M. üyesi seçilerek Ankara’ya gitti. Meclis’te itibar gördü, 5 Mart 1921’de Şeriye ve Evkaf Komisyonu Başkanı, 6.11.1922’de Şeriye ve Evkaf vekili seçildi. Bu görevde iken, Vahdettin’in bir İngiliz gemisiyle kaçışından sonra Sultan’ın “Hal fetvasını” yazdı. Şeriye ve Evkaf Vekili bulunduğu sırada vekaletin atlı arabasına bir gün bile binmedi, evi ile Meclis arasındaki üç kilometrelik yolu her gün yaya yürüdü. Mehmet Vehbi’nin dünyasında umutsuzluk yoktur. Bir gün taarruz için Fevzi Paşa’ya gider, şöyle der: “İNSAN DÜŞTÜĞÜ YERDEN KALKAR. BİZ AFYON’DA DÜŞTÜK, ORADAN KALKACAĞIZ. TAARRUZU MUTLAKA ORADAN YAPIN.” 27 Kasım 1949 günü vefat etmiştir.
Kaynak: Ahmet AVANOS, Yeni İpek Yolu Konya Ticaret Odası Dergisi KONYA I, sf. 132, Konya 1998.
Devam Edecek