Geçmişte Konya, Kurtuluş Savaşı’na kadar doğu, güney, batı bölgelerimizde yaşanan harpler nedeniyle, bir sığınak ve güvenli bölge olmuş, 40-50 bin kadar göç almıştır.
İstanbul-Bağdat demiryolu üzerinde bulunuşu, Çukurova, Güneydoğu illeri, Eskişehir, İzmir gibi illerimize demiryolu ile bağlanıyor olması nedeniyle Konya önemi kazanmıştır.
Bilindiği gibi Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan sonra yurdumuzun Ege, Marmara, Güney ve Güneydoğusundaki illeri işgale uğramış, bundan Konya’da payını almıştı. İşgaller üzerine yurdumuzun sarıklı mücahitleri harekete geçtiler, halkımızı uyandırdılar, işgallerin yaygınlaşmasını ve kalıcı olmasını önlediler. Unutmayalım ki, medrese çıkışlı bu sarıklı maneviyat öncüleri, günümüzün sarıksız birçok hocalarından daha vicdanlı, daha namuslu ve daha yurtsever idiler. Dünküler Mustafa Kemal’e ve ulusumuza destek verirlerken; bugünkülerin çoğunluğu Atatürk ve millet düşmanlığı yapıyor.
İngiltere ve İtalya ülkemizdeki işlerinin iyiye gitmediğini görünce, Sait Molla-Papaz Frew-Bozkırlı Zeynel Abidin Hoca üçlüsünün kışkırtmalarıyla; “din, şeriat, halifeye itâat” diyerek Konya’nın merkezi ile, Bozkır ve çevresi gibi kırsal kesimlerde isyanlar çıkartmayı planladılar; Delibaş Mehmet adındaki kuklanın öncülük ettiği eşkıya topluluğu 3 Ekim 1920 günü Konya’yı işgal etti. İlginç ve ibret vericidir; o günlerin Kuzey Afrika’sında (Libya-Tunus) Sunusi Tarkitanın şeyhi olan Şeyh Ahmet eş Şerif es Sunusi Konya ve Türkiye’nin birçok ilinde işgalciler aleyhindeki vaazlarıyla Müslümanların hürriyetlerini savunurken; bizim yerli Müslüman ve sözde Türk olan Bozkırlı Zeynel Abidin, İskilipli Atıf gibileri İngilizlerle, Yunanlılarla işbirliği yaptılar.
Kaynak: Ahmet AVANOS Milli Mücadele’de Konya, sf. 26-27, Ankara 1998.
İtilaf Devletleri için Konya çok önemliydi. İstanbul hükümeti aracılığıyla Konya’ya tayin ettirecekleri vali ile Konya’da egemenliklerini sağlamak; ordumuzun ikmal ve iaşesini kesmek için İngiliz Muhipleri Cemiyeti üyesi Cemal Paşa’yı Konya’ya vali atattırdılar. Cemal Paşa Konya valisi olduktan sonra, Konya’da ileri gelen Kuvay ı Milliyeci subay, aydın, esnaf, memur vs. kim varsa hepsini hapsettirdi ve şu itirafta bulundu: “Ben Müslümanların haklarını korumak için değil, Hıristiyanların alınmış olan haklarını savurmak için Konya’ya vali olarak gönderildim.”
Bu hainlikleri yüzünden Konyalılar vali Cemal’e “ARTİN CEMAL” yakıştırmasını yapmıştır.
Kaynak: Ahmet AVANOS, Yeni İpek Yolu Konya Ticaret Odası Dergisi KONYA I, sf. 132, Konya 1998.
Konya’nın İşgali:
İtalyanlar 7 Ocak 1919 günü Konya istasyonunu işgal ettiler, istasyona çadır ve telsiz-telgraf istasyonu kurdular, 26 Nisan 1919 günü 1,300 kişilik bir taburla Konya’yı işgal ettiler. İtalyanların Konya’daki temsilcisi Titli Yıldırım Kıtaatı Müfettişi Cemal Paşa’yı ziyaret etti, taburlarının Konya’da kalacağını bildirdi, Tabur komutanı Dezinpo da kendilerine bir bina tahsis edilmesini istedi. İtalyan temsilcisi isteğini Konya valisi Cemal Bey’e de iletti. Vali Cemal, o zaman “Dar ül Muallim” (Öğretmen Okulu), bugün Konya Lisesi olan tarihi binayı İtalyanlara teslim ettirdi. İtalyanlar Konya merkezini işgalden sonra işgal sahalarını genişlettiler; 22 Mayıs 1919’da Akşehir’e, 1 Haziran 1919’da Beyşehir’e asker gönderdiler.
Kaynak: Ahmet AVANOS Milli Mücadele’de Konya, sf. 27, 28, 29, Ankara 1998.
İngilizler; Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından sonra Konya’ya kontrol subayları gönderdiler. 18 Ocak 1919’da Bağdat Demiryolu hattını kontrollerine aldılar. 23 Ocak 1919 günü Konya İstasyonu’nu resmen işgal ettiler, Adana’dan 12. Kolordumuza gönderilen askeri malzemeye İtalyanlarla birlikte el koydular. İşgal günlerinde İtalyanların Konya’da 1.300, İngilizlerin daha az asker bulundurduğu anlaşılıyor.
İtalyanlar Konya’da iken İngilizlerin de etkisi ile Milli Mücadele fikrinin Konya’daki sesi Öğüt Gazetesi’ni 13.1.1920’de kapattılar. Konya’daki 12. Kolordu Komutanı Fahrettin Altay’ın Harbiye Nezareti’ne çektiği telgraflardan anlaşıldığına göre, İtalyanlar ve İngilizler 1920 Mart’ının ortalarına doğru Konya’yı terk etmişlerdir. (Ahmet Avanos, a.g.e. s. 34, 36)
İstanbul-Bağdat demiryolu üzerinde bulunuşu, Çukurova, Güneydoğu illeri, Eskişehir, İzmir gibi illerimize demiryolu ile bağlanıyor olması nedeniyle Konya önemi kazanmıştır.
Bilindiği gibi Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan sonra yurdumuzun Ege, Marmara, Güney ve Güneydoğusundaki illeri işgale uğramış, bundan Konya’da payını almıştı. İşgaller üzerine yurdumuzun sarıklı mücahitleri harekete geçtiler, halkımızı uyandırdılar, işgallerin yaygınlaşmasını ve kalıcı olmasını önlediler. Unutmayalım ki, medrese çıkışlı bu sarıklı maneviyat öncüleri, günümüzün sarıksız birçok hocalarından daha vicdanlı, daha namuslu ve daha yurtsever idiler. Dünküler Mustafa Kemal’e ve ulusumuza destek verirlerken; bugünkülerin çoğunluğu Atatürk ve millet düşmanlığı yapıyor.
İngiltere ve İtalya ülkemizdeki işlerinin iyiye gitmediğini görünce, Sait Molla-Papaz Frew-Bozkırlı Zeynel Abidin Hoca üçlüsünün kışkırtmalarıyla; “din, şeriat, halifeye itâat” diyerek Konya’nın merkezi ile, Bozkır ve çevresi gibi kırsal kesimlerde isyanlar çıkartmayı planladılar; Delibaş Mehmet adındaki kuklanın öncülük ettiği eşkıya topluluğu 3 Ekim 1920 günü Konya’yı işgal etti. İlginç ve ibret vericidir; o günlerin Kuzey Afrika’sında (Libya-Tunus) Sunusi Tarkitanın şeyhi olan Şeyh Ahmet eş Şerif es Sunusi Konya ve Türkiye’nin birçok ilinde işgalciler aleyhindeki vaazlarıyla Müslümanların hürriyetlerini savunurken; bizim yerli Müslüman ve sözde Türk olan Bozkırlı Zeynel Abidin, İskilipli Atıf gibileri İngilizlerle, Yunanlılarla işbirliği yaptılar.
Kaynak: Ahmet AVANOS Milli Mücadele’de Konya, sf. 26-27, Ankara 1998.
İtilaf Devletleri için Konya çok önemliydi. İstanbul hükümeti aracılığıyla Konya’ya tayin ettirecekleri vali ile Konya’da egemenliklerini sağlamak; ordumuzun ikmal ve iaşesini kesmek için İngiliz Muhipleri Cemiyeti üyesi Cemal Paşa’yı Konya’ya vali atattırdılar. Cemal Paşa Konya valisi olduktan sonra, Konya’da ileri gelen Kuvay ı Milliyeci subay, aydın, esnaf, memur vs. kim varsa hepsini hapsettirdi ve şu itirafta bulundu: “Ben Müslümanların haklarını korumak için değil, Hıristiyanların alınmış olan haklarını savurmak için Konya’ya vali olarak gönderildim.”
Bu hainlikleri yüzünden Konyalılar vali Cemal’e “ARTİN CEMAL” yakıştırmasını yapmıştır.
Kaynak: Ahmet AVANOS, Yeni İpek Yolu Konya Ticaret Odası Dergisi KONYA I, sf. 132, Konya 1998.
Konya’nın İşgali:
İtalyanlar 7 Ocak 1919 günü Konya istasyonunu işgal ettiler, istasyona çadır ve telsiz-telgraf istasyonu kurdular, 26 Nisan 1919 günü 1,300 kişilik bir taburla Konya’yı işgal ettiler. İtalyanların Konya’daki temsilcisi Titli Yıldırım Kıtaatı Müfettişi Cemal Paşa’yı ziyaret etti, taburlarının Konya’da kalacağını bildirdi, Tabur komutanı Dezinpo da kendilerine bir bina tahsis edilmesini istedi. İtalyan temsilcisi isteğini Konya valisi Cemal Bey’e de iletti. Vali Cemal, o zaman “Dar ül Muallim” (Öğretmen Okulu), bugün Konya Lisesi olan tarihi binayı İtalyanlara teslim ettirdi. İtalyanlar Konya merkezini işgalden sonra işgal sahalarını genişlettiler; 22 Mayıs 1919’da Akşehir’e, 1 Haziran 1919’da Beyşehir’e asker gönderdiler.
Kaynak: Ahmet AVANOS Milli Mücadele’de Konya, sf. 27, 28, 29, Ankara 1998.
İngilizler; Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından sonra Konya’ya kontrol subayları gönderdiler. 18 Ocak 1919’da Bağdat Demiryolu hattını kontrollerine aldılar. 23 Ocak 1919 günü Konya İstasyonu’nu resmen işgal ettiler, Adana’dan 12. Kolordumuza gönderilen askeri malzemeye İtalyanlarla birlikte el koydular. İşgal günlerinde İtalyanların Konya’da 1.300, İngilizlerin daha az asker bulundurduğu anlaşılıyor.
İtalyanlar Konya’da iken İngilizlerin de etkisi ile Milli Mücadele fikrinin Konya’daki sesi Öğüt Gazetesi’ni 13.1.1920’de kapattılar. Konya’daki 12. Kolordu Komutanı Fahrettin Altay’ın Harbiye Nezareti’ne çektiği telgraflardan anlaşıldığına göre, İtalyanlar ve İngilizler 1920 Mart’ının ortalarına doğru Konya’yı terk etmişlerdir. (Ahmet Avanos, a.g.e. s. 34, 36)