Irkçılık ve Türkler
Yıllardır öğrendiğim tarihi gerçek şudur: İşgal yıllarında Batılılar bize acımasızca saldırmışlar, yüzyıllardır korumamızda yaşayan Hıristiyan azınlıklar bize ihanet etmişler, aynı inançtan olduğumuz Araplar bize hiç yardımcı olmamışlar ve hatta bu Arapların bir bölümü haçlılarla saf tutmuşlar, bize ihanet etmişler.
Yunanlıların Türklere uyguladıkları soykırımı düşündükçe, günümüzdeki İngiliz-Amerikan oyunlarını gördükçe, çevremizdeki Arap ve diğer ırkların tutumlarını izledikçe, aklıma IRKÇILIK ve Türklerin ırkçılık karşısındaki insani yapıları geldi. Bilinen geçmişimizin bize öğrettiği o ki, biz Müslüman olmadan önce de, Müslüman olduktan sonra da ırkçılık yapmamışız; yurt ve düzenimizi kurduktan sonra, içimizdekilere insanlık dışı davranışımız olmamış.
Irkçılık ve Irkçılar:
Herhangi bir insana, bir sosyal bilimciye, bir düşünüre, bir bilim adamına; “Irkçılık nedir” diye sorsanız, aldığınız ortalama yanıt şu olur: “Irkçılık bir ulusun kendi ulusunu diğer uluslardan üstün görmesidir.” Buradan; “başka uluslar benim ulusum kadar değerli değiller, benim ırkım üstün” anlamı çıkar.
Bugün sağduyulu herkes böylesi ırkçılığın yanlış olduğunu; savaşlara, acılara ve yıkımlara sebep olduğunu söyler ve doğrudur. Öyle ise birisinin: “Ben üstün ırktanım. Sen aşağı ırktansın. Benim başkalarını ezme, yok etme hakkım var, senin yok. Ben yaşayayım, sen öl” düşüncesi yanlıştır. Yukarıda söylediğim gibi Türklerde böyle bir dünya görüşü yok ama başkalarında var.
Irkçılık her açıdan olduğu gibi,dini açıdan da yanlıştır. Çünkü farklı ulusları yaratan biz değiliz. Yaratılmışların Yaratan’ı tektir ve O yarattıklarını “aşağı, üstün” olarak yaratmaz. “Yaratan falanları üstün, falanları aşağı ırk olarak yarattı” demek haddini bilmemektir, Yaratan adına iddia uydurmaktır. O halde insan olarak haddimizi aşmayacağız. Türkler olarak biz bugüne kadar ırkçı olmadığımız halde; “ırkçı” diye suçlandık. Bu, zihinsel ve bedensel özürlülerin, bir de “Türk düşmanlığı” hastalığına yakalananların saçmalamasıdır.
Batı’da Irkçılık:
Geçmişte Batılılar (İngiltere, İspanya, Portekiz vb) keşfettikleri Asya ve Afrika ülkelerinin halklarına toplu katliam yaptılar, emeklerini sömürdüler, esir pazarlarında sattılar. İngiliz asıllı Amerikalılar Amerika’yı keşfettikten sonra Kızılderililere insan olarak bakmadılar. Günümüzde bile Amerika’daki siyahlar ırkçılığın zulmünü yaşıyorlar.
Hıristiyan Batı din farkından dolayı Türklere ve diğer Doğu uluslarına “Haçlı Seferleri” düzenledi. İngiltere, Amerika, İtalya, Fransa gibi ülkelerin yönetici ve halkları Yunanlıları öne sürerek, içimizdeki azınlıkları kışkırttılar, on binlerce insanımız toplu katliam ve işkencelerle öldü.
Daha dün (1880’li yıllarda): İngiltere Başbakanı Gladston, “Türkler insanlığın insan olmayan numuneleridir. Onları Asya’nın steplerine geri sürmeli veya Anadolu’da yok etmeliyiz” diyordu. Kayıt ve resimlerde Amerika’daki siyahilerin otobüs ve yollarda beyazlara yer vermek, ayrı çeşmelerden su içmek zorunda bırakıldıkları görülüyor. Batı’nın ırkçılığı ile ilgili olarak Google girdiğim zaman gördüm; Belçika’da Afrikalı bir siyahi kız çocuğu siyan renkli olduğu için hayvanat bahçesine konuyor. Batı’nın ırkçılığına tipik bir örnek olduğu için o fotoğrafı buraya koyuyorum.
İngilizler ve Yunanlılar:
İngilizlerin ve Yunanlıların Türklere uyguladıkları vahşet ve katliamları düşünürken bu iki ulusun yapısını merak ettim. “Avrupa Milletlerinin Karakter ve Psikolojileri” adlı kitaba baktım. (Alfred FOUILLEE, Idil Yy. İstanbul 2012) Şu alıntılar o kitaptan:
İngilizler Hakkında:
“İngiliz duygularının genel yönü “ben”e (ego) yöneliktir. İngilizler, kuvvet ve kudrete tapınır. İngiliz çok harcamak için çok kazanmak ister. İngiliz nefisten başkasını düşünmez. İngilizler beynelmilel harplere zorunluluktan çok kazanç sevdasıyla girmişlerdir. İngilizler aşırı derecede bencil olduklarından paraya çok büyük değer verirler. İngilizler Kanada, Amerika, Hindistan, Mısır gibi ülkelerin hiç birisinde adaletli bir siyaset takip etmemişlerdir. Buralarda siyasetleri ya Kızılderililere yaptıkları gibi imhadır; ya da Hindistan’da olduğu gibi soymaktır (Exploiter). İrlanda da ise her ikisini nöbetleşe uygulamışlardır.” (s. 97, 98, 99, 101, 108, 110)
Yunanlılar hakanda:
“Eski Yunanlılar: .. hislerinden ziyade bedensel zevkleri kuvvetliydi. İradeleri zayıf ve her türlü zevkte kutsal bir şey bulurlar ve tatmak isterlerdi. Bu kavim daima yirmi yaşında idi. ..Gerek fikir hayatında, gerekse normal yaşamlarında maceraya düşkün insanlardı. Günümüz Yunan kavminin iradesi zayıftır, hafif meşreptir. (Demek Türkiye’yi işgallerinde namussuzluk yapmaları bundanmış) İşlerinden daha çok gürültü koparan farfaracıdırlar. Kinleri kalıcıdır. Yunanlılar sınırları dışında yaşayan Rumları hep kendi ailelerinden sayarlar. Milli birlik fikri sağlamdır.” s. 37, 38, 41, 42, 45)
Araplarda Irkçılık:
Irkçılığın en çarpıcı örneklerini Araplarda da görüyoruz. Eski Arap geleneğinde insanlar ya efendi, ya köle idi. Araplar pazarlarda köle alım-satımı yaparlardı. Mekke fethedildiğinde Hz Peygamber Bilal’e, Kabe’nin damında ezan okumasını ister. Bilal’in ezan okuduğunu gören Attab ibn Useyd: “İyi ki babam şu siyahinin Kabe’de ezan okuduğunu görmeden ölmüş” diye yakınır, Haris ibn Hişam: “Muhammed bu kargadan başka müezzin bulamadı mı” der.
Irkçı Araplar kendilerine “efendi”, başka ırktan olanlara köle “mevali” derler, mevali ile yürürlerken aynı hizada yürümezler, köleleri geriden yürütürler, köleleri ile aynı sofraya oturmazlar. Araplar başka ırklardan kadın ve kız alırlar ama başkalarına kadın ve kızlarını vermezler. Araplar 2013 yılından beri Arap kadınlarının Arap olmayan erkeklerle evlenmelerine sıkı şartlar altında müsaade ettiler. Arap ırkçılığı Ebu Süfyan’ın oğlu Muaviye, Muaviye’nin oğlu Yezit tarafından kurulan Emevi Devleti zamanlarında zirveye çıkmıştır.
Yahudilikte Irkçılık:
Tarih sahnesine çıkışları itibariyle Yahudiler dünyanın eski milletlerindendir. Huyları itibariyle Peygamberlerine ve yaşadıkları ülkenin yöneticilerine çokça isyan ettiler. Bu yüzden sürgünlere uğradılar, başkalarına karşı kinleri arttı, dünyanın en ırkçı milleti oldular. Yahudiler, cezasını gördükleri uluslardan intikam alabilmek için kutsal kitapları Tevrat’ın içine ırkçılık içerikli düşüncelerini “Ayet” diye sokuşturdular.
“Ve Mısırlıları Mısırlılara karşı ayaklandıracağım ve herkes kardeşine karşı ve herkes komşusuna karşı, şehir şehre karşı, ülke ülkeye karşı cenk edecekler.” (Kitabı Mukaddes I. Eski Ahit s. 686 İşaya, Bab 10/2. Kitabı Mukaddes Şirketi İstanbul 1969)
“…işte milletlere elimi kaldıracağım ve kavimlere bayrağımı yükselteceğim; ve senin oğullarını kucaklarında getirecekler, ve senin kızlarını sırtlarında taşıyacaklar ve kralları sana lala, ve kıraliçeleri sana dadı olacaklar; yere kapanıp ayaklarının tozunu yalayacaklar;..” (Eski Ahit s. 711 İşaya, Bab 49/22,23. Kitabı Mukaddes Şirketi İstanbul 1969)
“Çünkü sana kulluk etmeyen millet ve ülke yok olacak; ve o milletler tamamen harap olacak.” Eski Ahit s.718 İşaya, Bab 60/12. Kitabı Mukaddes Şirketi İstanbul 1969)
Tevrat’ta daha neler var, neler. Bunları okuduğunuzda, harplerin, yoksullukların, kardeş kavgalarının Yahudi ırkçılığı (Siyonizm) yüzünden olduğunu anlarsınız.
Biz Irkçı Değiliz:
Irkçılıkla ilgili olarak değişik ulus ve kaynaklardan örnekler verdim; kimlerin ırkçı olduğunu gördük. Bizde, yani Türk milletinin hayatında, söz ve yazılı kaynaklarında yukarıdaki örneklere benzeyen bir ırkçılık yok! Buna rağmen bizi/Türk milletini, Türk milliyetçilerini ikiye bir “ırkçılık yapıyorsunuz, ırkçılık günahtır” diye suçlayıp duruyorlar, fırsatını buldukça da: Milliyet, Türk milleti, Türkçe, Türk kültürü, Türk tarihi düşmanlığı yapıyorlar, milli kimlik ve değerlerimizi ayaklar altına alıp çiğniyorlar.
Oysa milliyet duygusu taşımak, milletini sevmek, Türkçe konuşmak, Türk milletini savunmak ırkçılık değildir; doğal bir duygudur, Allah vergisidir. Milliyetçiliğin ne olduğunu bu serinin bir bölümünde yazacağım. Burada sadece şu söyleyeyim ki, taşıdığı tabii/milli duygularından dolayı Türk milletine sataşanlar: Şeceresi kirli, geçmişi karanlık, kripto özellikli, Acem/yabancı uşağı, siyasal İslamcılıkla geçinen terbiyesiz münafıklardır.
Devamı var
Yıllardır öğrendiğim tarihi gerçek şudur: İşgal yıllarında Batılılar bize acımasızca saldırmışlar, yüzyıllardır korumamızda yaşayan Hıristiyan azınlıklar bize ihanet etmişler, aynı inançtan olduğumuz Araplar bize hiç yardımcı olmamışlar ve hatta bu Arapların bir bölümü haçlılarla saf tutmuşlar, bize ihanet etmişler.
Yunanlıların Türklere uyguladıkları soykırımı düşündükçe, günümüzdeki İngiliz-Amerikan oyunlarını gördükçe, çevremizdeki Arap ve diğer ırkların tutumlarını izledikçe, aklıma IRKÇILIK ve Türklerin ırkçılık karşısındaki insani yapıları geldi. Bilinen geçmişimizin bize öğrettiği o ki, biz Müslüman olmadan önce de, Müslüman olduktan sonra da ırkçılık yapmamışız; yurt ve düzenimizi kurduktan sonra, içimizdekilere insanlık dışı davranışımız olmamış.
Irkçılık ve Irkçılar:
Herhangi bir insana, bir sosyal bilimciye, bir düşünüre, bir bilim adamına; “Irkçılık nedir” diye sorsanız, aldığınız ortalama yanıt şu olur: “Irkçılık bir ulusun kendi ulusunu diğer uluslardan üstün görmesidir.” Buradan; “başka uluslar benim ulusum kadar değerli değiller, benim ırkım üstün” anlamı çıkar.
Bugün sağduyulu herkes böylesi ırkçılığın yanlış olduğunu; savaşlara, acılara ve yıkımlara sebep olduğunu söyler ve doğrudur. Öyle ise birisinin: “Ben üstün ırktanım. Sen aşağı ırktansın. Benim başkalarını ezme, yok etme hakkım var, senin yok. Ben yaşayayım, sen öl” düşüncesi yanlıştır. Yukarıda söylediğim gibi Türklerde böyle bir dünya görüşü yok ama başkalarında var.
Irkçılık her açıdan olduğu gibi,dini açıdan da yanlıştır. Çünkü farklı ulusları yaratan biz değiliz. Yaratılmışların Yaratan’ı tektir ve O yarattıklarını “aşağı, üstün” olarak yaratmaz. “Yaratan falanları üstün, falanları aşağı ırk olarak yarattı” demek haddini bilmemektir, Yaratan adına iddia uydurmaktır. O halde insan olarak haddimizi aşmayacağız. Türkler olarak biz bugüne kadar ırkçı olmadığımız halde; “ırkçı” diye suçlandık. Bu, zihinsel ve bedensel özürlülerin, bir de “Türk düşmanlığı” hastalığına yakalananların saçmalamasıdır.
Batı’da Irkçılık:
Geçmişte Batılılar (İngiltere, İspanya, Portekiz vb) keşfettikleri Asya ve Afrika ülkelerinin halklarına toplu katliam yaptılar, emeklerini sömürdüler, esir pazarlarında sattılar. İngiliz asıllı Amerikalılar Amerika’yı keşfettikten sonra Kızılderililere insan olarak bakmadılar. Günümüzde bile Amerika’daki siyahlar ırkçılığın zulmünü yaşıyorlar.
Hıristiyan Batı din farkından dolayı Türklere ve diğer Doğu uluslarına “Haçlı Seferleri” düzenledi. İngiltere, Amerika, İtalya, Fransa gibi ülkelerin yönetici ve halkları Yunanlıları öne sürerek, içimizdeki azınlıkları kışkırttılar, on binlerce insanımız toplu katliam ve işkencelerle öldü.
Daha dün (1880’li yıllarda): İngiltere Başbakanı Gladston, “Türkler insanlığın insan olmayan numuneleridir. Onları Asya’nın steplerine geri sürmeli veya Anadolu’da yok etmeliyiz” diyordu. Kayıt ve resimlerde Amerika’daki siyahilerin otobüs ve yollarda beyazlara yer vermek, ayrı çeşmelerden su içmek zorunda bırakıldıkları görülüyor. Batı’nın ırkçılığı ile ilgili olarak Google girdiğim zaman gördüm; Belçika’da Afrikalı bir siyahi kız çocuğu siyan renkli olduğu için hayvanat bahçesine konuyor. Batı’nın ırkçılığına tipik bir örnek olduğu için o fotoğrafı buraya koyuyorum.
İngilizler ve Yunanlılar:
İngilizlerin ve Yunanlıların Türklere uyguladıkları vahşet ve katliamları düşünürken bu iki ulusun yapısını merak ettim. “Avrupa Milletlerinin Karakter ve Psikolojileri” adlı kitaba baktım. (Alfred FOUILLEE, Idil Yy. İstanbul 2012) Şu alıntılar o kitaptan:
İngilizler Hakkında:
“İngiliz duygularının genel yönü “ben”e (ego) yöneliktir. İngilizler, kuvvet ve kudrete tapınır. İngiliz çok harcamak için çok kazanmak ister. İngiliz nefisten başkasını düşünmez. İngilizler beynelmilel harplere zorunluluktan çok kazanç sevdasıyla girmişlerdir. İngilizler aşırı derecede bencil olduklarından paraya çok büyük değer verirler. İngilizler Kanada, Amerika, Hindistan, Mısır gibi ülkelerin hiç birisinde adaletli bir siyaset takip etmemişlerdir. Buralarda siyasetleri ya Kızılderililere yaptıkları gibi imhadır; ya da Hindistan’da olduğu gibi soymaktır (Exploiter). İrlanda da ise her ikisini nöbetleşe uygulamışlardır.” (s. 97, 98, 99, 101, 108, 110)
Yunanlılar hakanda:
“Eski Yunanlılar: .. hislerinden ziyade bedensel zevkleri kuvvetliydi. İradeleri zayıf ve her türlü zevkte kutsal bir şey bulurlar ve tatmak isterlerdi. Bu kavim daima yirmi yaşında idi. ..Gerek fikir hayatında, gerekse normal yaşamlarında maceraya düşkün insanlardı. Günümüz Yunan kavminin iradesi zayıftır, hafif meşreptir. (Demek Türkiye’yi işgallerinde namussuzluk yapmaları bundanmış) İşlerinden daha çok gürültü koparan farfaracıdırlar. Kinleri kalıcıdır. Yunanlılar sınırları dışında yaşayan Rumları hep kendi ailelerinden sayarlar. Milli birlik fikri sağlamdır.” s. 37, 38, 41, 42, 45)
Araplarda Irkçılık:
Irkçılığın en çarpıcı örneklerini Araplarda da görüyoruz. Eski Arap geleneğinde insanlar ya efendi, ya köle idi. Araplar pazarlarda köle alım-satımı yaparlardı. Mekke fethedildiğinde Hz Peygamber Bilal’e, Kabe’nin damında ezan okumasını ister. Bilal’in ezan okuduğunu gören Attab ibn Useyd: “İyi ki babam şu siyahinin Kabe’de ezan okuduğunu görmeden ölmüş” diye yakınır, Haris ibn Hişam: “Muhammed bu kargadan başka müezzin bulamadı mı” der.
Irkçı Araplar kendilerine “efendi”, başka ırktan olanlara köle “mevali” derler, mevali ile yürürlerken aynı hizada yürümezler, köleleri geriden yürütürler, köleleri ile aynı sofraya oturmazlar. Araplar başka ırklardan kadın ve kız alırlar ama başkalarına kadın ve kızlarını vermezler. Araplar 2013 yılından beri Arap kadınlarının Arap olmayan erkeklerle evlenmelerine sıkı şartlar altında müsaade ettiler. Arap ırkçılığı Ebu Süfyan’ın oğlu Muaviye, Muaviye’nin oğlu Yezit tarafından kurulan Emevi Devleti zamanlarında zirveye çıkmıştır.
Yahudilikte Irkçılık:
Tarih sahnesine çıkışları itibariyle Yahudiler dünyanın eski milletlerindendir. Huyları itibariyle Peygamberlerine ve yaşadıkları ülkenin yöneticilerine çokça isyan ettiler. Bu yüzden sürgünlere uğradılar, başkalarına karşı kinleri arttı, dünyanın en ırkçı milleti oldular. Yahudiler, cezasını gördükleri uluslardan intikam alabilmek için kutsal kitapları Tevrat’ın içine ırkçılık içerikli düşüncelerini “Ayet” diye sokuşturdular.
“Ve Mısırlıları Mısırlılara karşı ayaklandıracağım ve herkes kardeşine karşı ve herkes komşusuna karşı, şehir şehre karşı, ülke ülkeye karşı cenk edecekler.” (Kitabı Mukaddes I. Eski Ahit s. 686 İşaya, Bab 10/2. Kitabı Mukaddes Şirketi İstanbul 1969)
“…işte milletlere elimi kaldıracağım ve kavimlere bayrağımı yükselteceğim; ve senin oğullarını kucaklarında getirecekler, ve senin kızlarını sırtlarında taşıyacaklar ve kralları sana lala, ve kıraliçeleri sana dadı olacaklar; yere kapanıp ayaklarının tozunu yalayacaklar;..” (Eski Ahit s. 711 İşaya, Bab 49/22,23. Kitabı Mukaddes Şirketi İstanbul 1969)
“Çünkü sana kulluk etmeyen millet ve ülke yok olacak; ve o milletler tamamen harap olacak.” Eski Ahit s.718 İşaya, Bab 60/12. Kitabı Mukaddes Şirketi İstanbul 1969)
Tevrat’ta daha neler var, neler. Bunları okuduğunuzda, harplerin, yoksullukların, kardeş kavgalarının Yahudi ırkçılığı (Siyonizm) yüzünden olduğunu anlarsınız.
Biz Irkçı Değiliz:
Irkçılıkla ilgili olarak değişik ulus ve kaynaklardan örnekler verdim; kimlerin ırkçı olduğunu gördük. Bizde, yani Türk milletinin hayatında, söz ve yazılı kaynaklarında yukarıdaki örneklere benzeyen bir ırkçılık yok! Buna rağmen bizi/Türk milletini, Türk milliyetçilerini ikiye bir “ırkçılık yapıyorsunuz, ırkçılık günahtır” diye suçlayıp duruyorlar, fırsatını buldukça da: Milliyet, Türk milleti, Türkçe, Türk kültürü, Türk tarihi düşmanlığı yapıyorlar, milli kimlik ve değerlerimizi ayaklar altına alıp çiğniyorlar.
Oysa milliyet duygusu taşımak, milletini sevmek, Türkçe konuşmak, Türk milletini savunmak ırkçılık değildir; doğal bir duygudur, Allah vergisidir. Milliyetçiliğin ne olduğunu bu serinin bir bölümünde yazacağım. Burada sadece şu söyleyeyim ki, taşıdığı tabii/milli duygularından dolayı Türk milletine sataşanlar: Şeceresi kirli, geçmişi karanlık, kripto özellikli, Acem/yabancı uşağı, siyasal İslamcılıkla geçinen terbiyesiz münafıklardır.
Devamı var