Yusuf Dülger
Yusuf Dülger

Kurtuluş Savaşı Gezisi 2018 (29)

Kurtuluş Savaşı Gezisi 2018 (29)
Gezimin En Acıklı Yerleri10 Eylül 2018 Pazartesi Aydın
 
Aydın’da ilk ziyaret ettiğim yer, Umurlu’nun (İl merkezine bağlı) 5-6 km kuzeyindeki Çayyüzü Köyü/Şehitliği oldu. Milli Mücadele’de Yörük Ali Efe ve adamları Çayyüzü Köyünü merkez yapmışlar, “Gönüllü Fedailer” burada buluşmuş, “Milli Aydın Alayı”nın karargâhı Çayyüzü olmuş, Yunanlılar ülkemizi işgal ettikten sonra ilk büyük darbeyi burada yemişler.
 
Bu yüzden Yunanlılar Çayyüzü’ne, çok şiddetli saldırmışlar. Acımasız vuruşmalar sonunda, şehitlerimizin bedenleri paramparça olmuş; parmakları, elleri, kolları, bacakları, başları dağılmış. Çarpışmalar sürerken bu parçalar çuvallara toplanmış, bugünkü şehitliğe getirilip topluca gömülmüş. Bu şehitlikte 49 veya 51 şehidimizin olduğu yazılıyor. Şehitlikteki hece taşlarında isim yok; “ŞEHİT”, “ŞEHİT” yazıları var.
 
Şehitlikteki yetişmiş çam ağaçlarını, geçmiş yıllarda oraların İlkokul öğretmen ve öğrencileri dikip yetiştirmişler. Çayyüzü Şehitliği Kurtuluş Savaşımızın İlk Şehitliği olma özelliğini taşıyor. Şehitliğin anıtı ve diğer bölümleri, duyarlı ve hayırsever insanların bağış ve çalışmalarıyla, bir taş ustasının kendi tasarımıyla yapılmış. Şehitliğin üst kısmı piramit gibi bir mermer. Arap harfleriyle yukarıdan aşağı doğru: “Vatan için ölenler burada yatıyor. Milli Aydın Alayı. Mart 336”, en altta: “Hüve l Bakî=O/Allah kalıcı” yazılı.
 
 

Karatepe Köyü ve Şehitliği:
 
Çayyüzü Şehitliği’ni ziyaretten sonra Köşk İlçesi’ne bağlı Karatepe Köyü’ne çıktım. Karatepe Köyü yüksek bir tepenin yamacında, yüksek dağların aralarına sıkışmış birkaç mahallenin bağlı olduğu merkezi bir köy. Öğrendiğime göre bu dağ köylerinin insanları Yörük/Türkmen asıllı. Akdeniz ve Toroslar’ın Karatekeli/Karakeçili Yörükleriyle aynı köktenler.
 
Burada bizi ilgilendiren esas konu; bu köylerde yaşayan Yörük ailelerinin Kurtuluş Savaşı yıllarında Yörük Ali Efe’nin Milli Aydın Alayı’na ve Düzenli Ordu’ya en çok gönüllü sağlayan, en çok asker veren aileler olmasıdır. Bu dağ köylüleri savaşın ilk günlerinden itibaren Yörük Ali’nin kızanlarına yeterince gıda ve giysi yardımında bulunmuşlar.
 
Aşağıda anlatacağım gibi, Yunan askerleri 18 Şubat 1922 günü akşamı Karatepe’ye gelerek en vahşi ve en kanlı insanlık dışı zulümleri Karatepe’nin merkezinde, Sekiyurt, Sarıahmetler, Akçalar, Mahmutlar, Helvacılar ve Kösemehmetler’den oluşan altı mahallelik köyde işlemişler. O gece Yunan askerlerine yerli Rumlar kılavuzluk etmiş.
 
Yunan askerleri 18 Şubat günü kapılarını çaldıkları köylülerin önce para ve kıymetli eşyalarını almışlar, sonra köylüleri makineli tüfeklerle, bombalarla öldürmüşler. “Ölmeyenler olabilir” düşüncesiyle bir de yerde yatanları süngülemişler. Yunan askerleri önceden planladıkları gibi 18 Şubat gecesi Karatepe’den sonra Sekiyurt, Sarıahmetler ve diğer mahallelere dağılmışlar, tüm yörede katliam yapmışlar.
 
“Karatepe Şehitliği” Sekiyurt Mahallesi’ne yapılmış. Karatepe’den Sekiyurt’a çıkıp mahalleye girmeden, hemen solda Karatepe Şehitliği ile karşılaşırsınız. Şehitliğin hizasına varınca şehitlikte oturan 65-70 yaşları arasında bir kişi ile etrafında oturan büyüklü küçüklü, kadın erkek, oğlan-kız bir kalabalık gördüm. Saptım, arabamı park ettim, selam verdim.
 
Adam selamımı aldı. Tanıştık. Kendisi 18 Şubat 1922 gecesi Yunan askerlerinin Sekiyurt’ta şehit ettiği yurttaşlarımızdan birisinin torunu Mahmut ACAR imiş. Allah burada da işimi kolaylaştırdı, bilginin ve acının merkezi ile yüz yüze geldim. Eşim, ben ve Mahmut Acar bir yere oturduk. Mahmut Acar ağır ağır, doğal ve etkileyici bir sesle başladı anlatmaya. O anlattı ben dinledim. Anlatılanları alabildiğim kadarıyla defterime not ettim.
 

Mahmut Acar’dan dinlediklerim:
 
Hocam bu çevrede en büyük acıyı bizim dedelerimiz, ninelerimiz çekmiş. Bu havalenin insanı Yörük Ali Efe’ye ve askerlerimize hep yardım ediyorlarmış. İçeriden birisi Yunan askerlerine gitmiş, bizim köylerden falan, falan kişiler Yörük Aliye asker veriyor, yardım ediyor demiş. Yunanlılar gelmiş, Yörük Ali’ye destek verenleri sormuşlar. Köylüler isim vermemiş. Önceleri dedem köyün yaşlısı olarak, “evlere girip de kadına-kıza sataşmasınlar” düşüncesiyle Yunan askerlerine: “Ekmek-su ihtiyacınız olursa benden isteyin” demiş, onları tek elden kontrol etmeye çalışmış.
 
“Ama Yunanlılar azıtmışlar. O gece evlerden toplayabildikleri erkek, kadın, çocuk kimi buldularsa hepsini getirip şuradaki caminin içine (yanıp yıkılan caminin yerini göstererek) koymuşlar. Bu arada babam Yunan askerlerini görmüş. Babam, abdest alıp camiye gidecek olan dedeme: “Gitme bir zarar yaparlar” demiş. Dedem, “ben ihtiyarım, beni netsinler diye aldırış etmemiş, cami yoluna düşmüş. Yunanlılar camiye giden dedemi de camiye kapatmışlar.”
 
“O gece Yunanlılar camiye 56 kişi doldurmuşlar. Caminin kapı ve pencerelerini iyice kapattıktan sonra caminin dışına odun yığmışlar. Odunları, kapı ve pencereleri ateşe vermişler. Kaçamasınlar diye kapı ve pencerelerin karşısına silahlı askerler koymuşlar. O askerler kaçacak olanları vurmuşlar. Elhasıl o gece bu camide 56 kişi diri diri yakılmış. Hepsi camiyle birlikte kül olmuş…”
 
Anlatılanları dinlemek bile zor oldu. Mahmut ACAR’ın anlattıklarına devam edeceğim.
 
Bu yazımın sonuna Çayyüzü Şehitliği’nde çektiğim bir fotoğrafı, yakılan caminin yerini, Sekiyurt ve diğer mahallelerin camilerinde yakılıp şehit edilen yurttaşlarımızın isim listelerinden birisini ekliyorum.   
 
Devamı var

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!