Yusuf Dülger
Yusuf Dülger

KURTULUŞ SAVAŞI GEZİSİ 2018 (14) (Türk’ün Kurtuluş Güneşi ve Yarasalar)

30-31 Ağustos gecesini Kütahya’da geçirdim. 6-7 saat kadar Kütahya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, belediye, müze gibi yerleri gezdim. 17 gibi Çalköy’e ulaştım. Önce köyün bir ucunda bulunan  Yüzbaşı Şekip Efendi Abide ve şehitliğini ziyaret ettim.
 
Şehitliğin karşısındaki evden beni gören birisi yanıma geldi. İsmail YILDIZ adındaki yurttaşımız şunları anlattı: “Burada çok çatışma olmuş. Yunan askerlerini burada bozguna uğratmışız. Az ilerde bir köprü var. Çatışmada çok asker öldüğü için köprünün altından seller gibi kan akmış. Onun için köprünün adı o günden sonra KANLI KÖPRÜ.
 
Burada yatan Yüzbaşı Şekip Efendi Elazığ Harputlu imiş. Geriye üç kız çocuğu kalmış. Bir gün buraları gezmek için bir öğrenci kafilesi geldi. Başında bayan bir öğretmen vardı. Adı Mukaddes. Ortanca kız olan Mukaddes, babasının burada yattığını tesadüfen öğrenmiş. Gittikten sonra kardeşlerine anlatmış. Bir süre sonra en büyük kız Maide buraya geldi, babasının mezarını ziyaret etti. Giyim öğretmeniydi. Ölünceye kadar her yıl gelir babasını ziyaret ederdi. Bir keresinde bana babasının çerçeveli bir resmini getirdi. Ufak kız hiç gelmedi, onu görmedim.”
 
“Anam ve ninem anlatırdı, burada savaş olurken Çalköy halkı 40 ocak kurmuş. Savaş bitene kadar 40 ocakta devamlı yemek pişirilmiş, köylümüz askerimizi aç bırakmamış.
 Yunan askerlerinin tecavüzünden korunmak için nenelerimiz topluca samanlıklara gizlenirlermiş. Yunan askerleri yakaladıkları gebe kadınları karınlarından süngülemişler. Bunları bana nenem de anlattı…”
 
Ara not: Bu anlatılanları püsküllü Kadir ile ziyaretçisi cübbeli Ali’ye duyursak etkili olur mu, ne dersiniz?
 
Yüzbaşı Şekip Efendi’nin fotoğrafını babasının abidesiyle, İsmail Yıldız’ın fotoğrafını ayrıca çektikten sonra köyün meydanına geldim. Köy meydanındaki Zafertepe Çalköy Kırık Kağnı ve Üç Komutan Anıtı’nın da fotoğrafını çektim. Savaş sırasında, bu anıtın olduğu yerde bahçe duvarı yıkık bir ev, evin bahçesinde kırık bir kağnı varmış. Atatürk, Fevzi çakmak ve İsmet İnönü, ellerindeki haritayı bu kağnının üzerine koymuşlar, savaşın seyrini değerlendirmişler.
 
Üç Komutan Kırık Kağnı Anıtı’na  dikkatlice bakarsanız  Atatürk’ün: “ORDULAR İLK HADAFİNİZ AKDENİZ DİR, İLERİ”  emrinde üç tane harfin olmadığını (düştüğünü) görürsünüz. O anda kendi kendime: Zafer Haftası’nın içindeyiz. Bu haftaya girmeden önce bu tür erlerin bakım ve onarımı yapılmaz mıydı, nerede bu köyün muhtarı, bağlı olduğu belediye, Jandarma Karakolu, Garnizon Komutanlığı, Kaymakamlık, Valilik diye sormadan edemedim. Bir süre sonra baktım, anıtın çevresi tır ve değişik araçlarla çevrilmiş, anıt görülmüyor. O görüntüyü de anıt için saygısızlık olarak değerlendirdim. İstiklal Savaşımız, şehit ve gazilerimiz bunu hak etmiyor.
 
Buraya Atatürk’ün, anıt’ın öbür tarafındaki açıklamalarını da almak istiyorum:
“Efendiler! Tıpkı bugünkü gibi, 1922 yılı 20 Ağustos günü saat ikide şimdi hep beraber bulunduğumuz bu noktaya gelmiştim. Şu gördüğünüz  Çal Köyü alevler ve dumanlar içinde yanıyordu.
Arkadaşlar! Haritada gördüğüm şey şuydu ki ordumuz düşmanın önemli kuvvetini kuzeyden, güneyden ve batıdan kuşatmaya uygun bir durum almış bulunuyordu. Hemen Fevzi ve İsmet Paşaları çağırttım. Durumu bir daha düşündük ve karar verdik ki TÜRKÜN KURTULUŞ GÜNEŞİ 30 Ağustos sabahı ufuktan tüm parlaklığıyla doğacaktır.”
                                                                                                                     
30 Ağustos 1924
 
Türk’ün kurtuluş güneşi 30 Ağustos 1922 sabahı bütün parlaklığı ile doğdu. Aydınlanmaya dayanamayan bir sürü yobaz ve işbirlikçi güneşe dayanamadı,-yarasalar gibi-gece yolculuğuna geçti, sürüler halinde gece yolculuğu yapıyorlar. Yarasaları unutmak yok.
 

 
 
 
           
 
 
 

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!