Belediye başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in emeği olan “Balmumu Müzesi” çok nefis. Sonra “Kurtuluş Müzesi”ni gezdim. Müzede önemli bilgiler, belgeler var. Müze görevlisi şu bilgiyi verdi: “Yunanlılar burayı terk ederken belge olacak ne varsa hepsini yanlarında götürmüşler, götüremediklerini yakmışlar. Biz bu belgelerin çoğunu Yunanistan’dan getirdik.
Eskişehir’de “Türk Dünyası Araştırmalar Vakfı”na da uğradım. Vakfın, “Sakarya Türküsü ve Eskişehir Bilgeleri” isimli kitapları yörenin tarihini çok iyi anlatıyor.
Aynı gün İnönü ilçesine gittim. Belediye’den, Kurtuluş Savaşımız ile ilgili bilgi-belge istedim. Birisi: “Biz belediyecilik yapıyoruz, böyle şeylerle uğraşmayız” gibi yakışıksız bir laf etti. Sonra elime bir poşet tutuşturdular. Baktım içinde: Bayanların kullanacağı bir mutfak önlüğü, bir adet “15 Temmuz Millet Destanı” adlı dergi, belediyenin çıkardığı İnönü adlı içeriksiz üç gazete var. Dergiden bir başlık: “İnönü’de Osmanlı’nın binlerce torunları…” Yani Osmanlıcılık var.
17.30 gibi İnönü Şehitliği’ne gittim. Mezarlarda şehitlerimizin adları yok ama her birisinin hece taşında bayrağımızın ay yıldızı var. Akşam Bilecik’e geldim, geceyi orada geçirdim. 30 Ağustos 2018 günü Şeyh Edebali, Dursun Fakih ve Ertuğrul Gazi’nin mezarlarını ziyaret ettim, Söğüt’te, bir çay bahçesinde oturan yaşlı iki kişinin yanına oturdum, Yunan işgali ile ilgili duyum ve anılarını sordum. Ali Meccan, 1937 doğumlu yurttaşımız şunları anlattı:
“Yunanlılar çocukları dikip nişan alırlarmış. (Hedef tahtası yaparlarmış.) Genç kızları alıp götürürlermiş. Evlilere pek dokunmazlarmış. Benim annem 16 yaşında küçük bir kızken, Yunanlılar götürmesin diye babamla hemen evlendirilmiş.”
Söğüt’ten ayrıldım, Metristepe anıt ve şehitliğini ziyaret ettim. Zamanında çok güzel yapılmış, çok sayıdaki levhaya İnönü savaşları ile ilgili bilgiler verilmiş. Ama bakımsızlar. İlgililer bu tür yerlere fazla değil, asgari ücretli ikişer kişi görevlendirseler, o iki kişi oraları cennet yaparlar. Görevini yapmayanlar utansın.
İnönü Savaşları düzenli ordu ile yaptığımız ilk savaştır. İkinci İnönü Savaşı’ndan sonra Mustafa Kemal’in Batı Cephesi komutan İsmet İnönü’ye gönderdiği telgrafta: “Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin makûs talihini de yendiniz” der.
Akşam 20.00 gibi Kütahya’ya geldim, geceyi Öğretmenevi’nde geçirdim.
FESLİ KADİR CÜBBELİ ALİ
Türkiye 10 Kasım 2018’den beri: “Keşke savaşı Yunanlılar kazansaydı” diyen Kadir Mısıroğlu ile Diyanet İşleri Başkanlığına getirilen Ali Erbaş’ı konuşuyor. Ali Meccan’ın yukarıda anlattıklarını ses kaydına alsak, fesli Kadir ile cübbeli Ali’ye bir ay dinletsek; 15-16 yaşlarındaki kız torunlarının namusu adına, biraz insaflı ve sağduyulu olurlar mı, bilmem? İkisi de sinirlerimizi bozdu, toplumu gerdi. Allah her ikisine de hak ettiğini versin.
Devamı var
