Hârun Meral kardeşim gönderdiği bir mesajda İslâm târihi ile ilgili iki olay anlatmış:
- Hz. Ebûbekir halîfe seçilince yapacağı görevin zorluğundan çekinmiş, çevresindeki Müslümanlara: “Ya yanlış bir iş yaparsam siz ne yaparsınız” diye sormuş. Oradakiler: “Sana kılıçlarımızla doğruyu yaptırırız” deyince memnun olmuş, devlet başkanlığı görevine başlamış.
- Hz. Ömer halîfe iken bir gün Mescid-i Nebi’deki hutbesinde: “Bu kadınlara ne oluyor ki çok mihir istiyorlar, evlenmeyi zorlaştırıyorlar” diye yakınmış; kadınlara verilen mihri azaltmak istemiş. Orada bulunan kadınlardan Fatma b Kays’ın ayağa kalkmış: “Sana ne oluyor ki Allah’ın bize verdiği hakkı azaltıyorsun” diye itiraz etmiş. Bunun üzerine Ömer: “Vallahi Kureyşli kadın doğru söylüyor” demiş, kararını geri almış.
Günümüzün Reis ve Hocaları
Bazı devlet büyükleri ve hocalar bu iki olayı anlatırlar ama uygulamada yoklar. Bundan dolayı olsa gerek, sıkıntılarımız bitmiyor.
Halîfe Ebûbekir çevresindekilere: “Ben iyi Müslüman’ım. Beni halîfe yapın. Ben sizi iyi yönetirim” dememişti; ashap, Ebûbekir’i “en ehil kişi” olarak gördüğü için halîfe seçmişti. Ebûbekir Müslümanlardan yanlışlarını düzeltme sözünü alınca göreve başlamıştı. Şimdikiler: “Ben iyi Müslüman’ım, ben iyi ben yönetirim” diyerek başa geçiyorlar ama, “yaptığın yanlış” denince: “Senin aklına ihtiyacım yok” diyorlar. Ebûbekir ile günümüzdekilerin bir farkı daha var: Ebûbekir Müslüman olmadan önce çok zengindi; Müslüman olduktan sonra tüm servetini Allah yolunda harcayıp bitirdi. Günümüzün yöneticileri ise çok fakir geldiler, çok zengin oldular. Ebûbekir halîfe olunca zekât/vergi vermekten kaçınanlara savaş açmıştı; günümüzün yöneticileri ise, fakirlere verilen zekâtları yiyorlar, vergi kaçırıyorlar. Ebûbekir döneminin Müslümanları reislerinin hatalarını düzeltmede cesurdular, günümüz Müslümanlarının çoğu korkak, yağcı, yılışık.
Halîfe Ömer bir adâlet timsâli idi, mağrûr değildi. Kudüs’e girişini hatırlayın; yanında bir yol arkadaşı bir deve vardı. Bugünkülerin bir ordusu, kurşungeçirmez zırhlıları var. Yanaşılmaz. Ömer hatasından, yanlış kararından dönerdi; bugünküler “ben hata yapmam” diyor. Ömer, “Kuran ile Peygamber’in sözleri karışmasın” diye derlenmiş tüm hadisleri yaktırmış, İslâm’ın sâfiyetini korumak için çok titiz ve cesur davranmıştı; bugünküler Nihat, Ali gibi hadis hurâfecilerini baş tacı etti, İslâm’ı kirletiyor. Ömer’in muhteşem villa ve sarayları yoktu; bugünkülerin gâvur eşyalarıyla süslü villa ve sarayları var. Ömer korumasız ve korkusuzdu; bugünküler çok korumalı ve korkak. Ömer döneminde Müslüman kadınlar Peygamber’in geleneğini sürdürerek bayram, cuma ve vakit namazlarını câmide kılarlar, câmide tartışırlar, yanlışları düzeltirlerdi; bugünküler kadınları camilerden kovaladılar, evlerine hapsettiler, câriye/meta yaptılar.
Mutluluğa ulaşmanın bir yolu da Firavun yapılıları bırakmaktır.