Sn Harun Meral ile 3-4 yıl kadar önce, “AHDE VEFA TURAN BİRLİĞİ Sosyal Yardımlaşma Ve Eğitim Derneği”nde tanışmıştım. Geçmiş yıllarda Ülkü Ocakları ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin değişik kademelerinde yöneticilik yapmış. Şimdi aktif siyasetin içinde değil, ideallerini sosyal-kültürel etkinliklerle gerçekleştirmeye çalışıyor, kurucusu olduğu Ahde Vefa Turan Birliği Derneği’nin başkanlığını yapıyor, Irak, İran, Azerbaycan, Türkmenistan, … gibi Türk İllerinden gelen göçmen aile ve öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılamak için uğraşıyor, alanında ehil kişilere konferans, panel, seminerler verdirterek insanlara hizmet etmeye çalışıyor.
Harun Meral’in plansız, etkinliksiz günü yok. Derneğin birçok işini tek başına götürmek durumunda kalmış olmasına rağmen faaliyetlerini başarıyla sürdürüyor. Attığı her bir adımdan verimli sonuçlar alıyor. Kısa sohbet ve ziyaretinizde bile, bir taraftan sizinle sohbet ediyor, bir taraftan da işlerini yapıyor. Kendisine gıpta ediyorum; Allah başarısını artırsın diyorum.
Amacım kişileri övmek değildir. Kişi ve kuruluşların düşünce ve eylemlerine bakmak, ulusumuza yararlı olanları tanıtmak vicdan borcumuzdur. Harun Meral’ı konu edinmem bundandır.
Çoğumuz gibi Harun Meral’da 12 Eylül 1980 öncesinin bir kanadında bulunmuş, sıkıntılar çekmiş. O sıkıntılı hayat Harun Meral’i keskinleştirmemiş; uyumlu, barışçı, düşünen, analiz ve sentezler yapan bir düşünce adamı haline getirmiş. Üç sene kadar önce, kendisine: “Türk milliyetçiliğinin serüveni üzerine bir panel yapsak, panelde hem milliyetçi kesimden, hem ulusalcı soldan konuşmacı olsa, karşıt görüşlerdeki dinleyicileri bir araya getirsek, birlikte yaşama mesajı verilse, ne dersiniz” deyince: “Niye olmasın hocam, yapalım. Geçmişte sağ ile solu vuruşturan gücün Amerika olduğunu gördük, iyi olur” dedi. Ortak bir etkinlik yapılmıştı, yararlı olmuştu.
Harun Meral akademik çalışma yapmış birisi değil. Kıyak giyinme, yüksek perdeden ses verme, sükseli yürüme gibi bir özentisi yok. Engin yapılı, sıradan birisi gibi bir insandır ama konuştukça ve konuşturdukça büyük bir birikime, sağlıklı bir ön seziye sahip olduğunu, fevkalade analiz ve sentezler yaptığını, hep yapıcı düşündüğünü, sevgi dolu bir yürek taşıdığını görürsünüz. Kendisiyle sohbet ederken Ahmet Yesevî, Hacı Bektâş ı Veli, Anadolu’yu yurtlaştıran yarenler aklıma gelir.
Harun Meral, fiilen günlük siyaset yapmıyor ama Türkiye ve dünyanın sorunlarından kopmuş değil. Kendisi herhangi bir bilim dalına yoğunlaşmamış ama sosyal, kültürel, dini, askeri vb alanlarda yeterince bilgi ve düşünceye sahip. Tespit ve değerlendirmeleri yabana atılacak cinsten değil. Şunu demek istiyorum: Harun Meral günümüzün “aydın” denen kişilerin çoğundan daha aydındır. Türk ordusuna bir kumpas mı kuruluyor, bakarsınız Harun Meral konuşturduğu onurlu ve mesleğinin ehli bir kurmay askerimizle bize gerçekleri öğretiyor. Türk kadını siyaseten veya dinen örselenmek mi isteniyor, bakmışsınız Harun Meral konunun ehli bir akademisyeni Konya’ya getirtmiş, tuzağı bozuyor. Folklor ve müziğimizde bir ihmal mi var, bakmışsınız Harun Meral konu ile ilgili nefis bir program gerçekleştirmektedir. Gönül coğrafyalarımızla ilgili ihanetler mi gündemde, Harun Meral ta oralardan getirttiği gönül erleri ile ilgili ihanetleri deşifre ediyor. Yani Harun Meral bir gönül eri, bir dava adamı, bir sosyolog, bir tarihçi, bir strateji uzmanı, bir derviş, bir insan olarak hep yanımızda, içimizde ve faal.
Harun Meral ile açık-kapalı hiçbir ilişkim yok. Bir insan olarak, herkes gibi eksiklikleri olabilir. Gördüğümüz kötülüklere karşın, iyilikleri ve iyileri anmak, anlatmak, hiç değilse destek vermek bir insanlık görevidir. Harun meral ve derneği ile tanışmakta yarar var diye düşünüyorum, kendisine selam ve sevgilerimi iletiyorum.