Yusuf Dülger
Yusuf Dülger

Halk Partisi’nin Dünü ve Bugünü

featured

Halk Partisi’nin dününü ve bugününü ele alan bu yazı, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş sürecindeki siyasi partileri ve Atatürkçülük anlayışını inceliyor. Yazı, özellikle Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) Atatürk sonrası dönemdeki eleştirilen yönlerine ve güncel siyasi duruşuna odaklanırken, laiklik ve milliyetçilik gibi Atatürk ilkelerinin doğru anlatılmasının önemini vurguluyor. Ayrıca, İsrail’in Suriye’ye yönelik saldırısı üzerinden Ortadoğu’daki durumu ve “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesinin güncelliğini değerlendiriyor.

Osmanlı devlet yapısında halk yok, padişah vardı. Osmanlı yıkılmadan önce Batı, halk iradesi, bilim ve teknolojide gibi alanlarda Osmanlı’dan ileriydi. Bu durum bazı Osmanlı aydınlarını harekete geçirdi; İttihat ve Terakki, Hürriyet ve İtilâf partileri kuruldu. Mustafa Kemal İttihat ve Terakki’nin üyesiydi. İttihat ve Terakki özgürlükçü, yurtsever, Hürriyet ve İtilâf padişahçı, milliyet yoksunu idi. Mustafa Kemal İttihat ve Terakki’nin politikasını beğenmediği, politikayla askerliği birlikte yürütmenin yanlış olduğunu düşündüğü için partiden ayrıldı. Sonrası belli, yurdumuz işgal edildi, Osmanlı yıkıldı.

Mustafa Kemal Türkiye Cumhuriyeti’ni ilan ettikten sonra Cumhuriyet Halk Partisi’ni (CHP) kurdu. CHP’nin programı Türkiye Cumhuriyeti’nin programıydı. Bu nedenle CHP’ye gönül vermek Atatürk’e gönül vermek, Cumhuriyet’i savunmak demekti. İttihat ve Terakki’nin kurulduğu, Osmanlı’nın yıkıldığı, TBMM’nin açıldığı günden beri bizde Atatürkçülük vardır. Resneli Niyazi’nin hürriyet için dağa çıkışı, Hareket Ordusu’nun İstanbul’a yürüyüşü, Cemal, Mithat, Mustafa Kemal Paşaların mücadele, ölüm ve idam fermanları bunu gösterir.

 

CUMHURİYET DÖNEMİNİN SİYASİ PARTİLERİ

Bu dönemde, CHP’nin dışında kurulan partilerin başkan ve yöneticileri çokça Cumhuriyet karşıtı, Osmanlıcı, İngiliz yahut Amerikancı, dinci, sahte milliyetçi, köle ruhlu kişilerdir. Bunların padişahçıdırlar, Hürriyet ve İtilâf Partisi’nden farkları yok. Eğer fark olsaydı bugün Türk halkı tek adamcı, boyun eğici, tüketici, işsiz, Türkiye Cumhuriyeti tartışılır olmazdı, hedef tahtası yapılıp kurşunlanmazdı.

 

ATATÜRK’TEN SONRA CHP

Atatürk’ten sonra CHP’nin bazı dönemlerinde hür düşünce ve dik duruş olmadı. Bu durum Atatürk’ün hedeflediği büyük devlet, ideal toplum olmamızı geciktiriyor. CHP’deki olumsuzluklar özellikle Deniz Baykal, Kemal Kıçdaroğlu dönemlerinde görüldü. Baykal’ın tembel ve kulisçi huyu beyinleri parçaladı.  Kılıçdaroğlu AKP’nin ömrünü uzattı, CHP’yi yıprattı.

Özgür Özel’in kısa döneminde CHP’de büyüme ve aktivite yaşanıyor. Bu durum AKP’nin beyin ve organlarını rahatsız ediyor, CHP kıskaca alındı. Özel ve ekibi buna sessiz kalmıyor, siyasi mücadelesini artırarak sürdürüyor. Bu doğru bir tutumdur.

CHP yöneticilerinde Atatürk ve T.C. adına gördüğüm bir eksiklik var. Bunu belirtmem gerekiyor. Şöyle ki, CHP’nin yöneticileri, “Atatürk’ün partisiyiz. CHP Cumhuriyet’i kuran parti” diyorlar ama Atatürk’ün dünya görüşünü CHP’nin altı temel ilkesini anlatmada, bu ilkeleri halka benimsetmede yetersiz kalıyorlar. Eğer CHP slogancılığını aşar, Atatürk ve Cumhuriyet’in erdemlerini iyi anlatırsa büyür.

CHP’nin/Atatürk’ün altı ilkesinden ikisine değinerek düşüncemi açıklayayım.

  1. Laiklik: Atatürk karşıtları Atatürk ve CHP’yi hep “din düşmanı, dinsiz” diye tanıttılar, din tüccarlığı yaparak iktidar oldular. CHP kültürel çalışmalarla bu iddiayı çürütürse, konuşmalarının altını doldurursa din tüccarlarının İngiliz-Amerika dostu olduklarını anlatırsa, halkımız gerçeği daha net görür.
  2. Milliyetçilik: Atatürk’ün en önemli ilkelerinden birisi milliyetçiliktir. Türk milleti millî duygularla İstiklal Savaşı’nı kazandı, millî devletini kurdu. Atatürk ırkçı değildir ama akılcı ve tam bir Türk milliyetçisidir. CHP bu yöneyle Atatürk gibi değil. Bundan Türkiye kaybediyor, kripto milliyetçiler yararlanıyor. CHP milliyetçilikten gocunmaz, Atatürk gibi milliyetçi davranırsa, sahte milliyetçiler gider.

Özgür Özel ve arkadaşları haklı olarak, içeri atılan CHP’li belediye başkanları için durmadan mitingler yapıyorlar ama Türk ulusu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin (Atatürkçülüğün) karşı karşıya geldiği tehlikeleri ve Atatürkçülüğü anlatmıyorlar. Mitingler daha uyandırıcı, önümüzdeki tehlikeleri gösterici olmalıdır. Bu düşünce ve önerilerimde günlük politika yok, Atatürk ve T.C. var.

 

ATATÜRK VE BARIŞ

Yazımı paylaşmadan televizyonlardan önce Suriye’nin başkent Şam’daki Cumhurbaşkanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı binalarının İsrail tarafından vurduğunu öğrendim.

AKP iktidara geldikten sonra Recep Erdoğan Amerika’nın Büyük Ortadoğu Projesi’nde (BOP) “Eşbaşkanolarak görev aldığını açıkladı. Sonra Amerika Türkiye’nin bazı destekleriyle Irak, Suriye, Mısır, Libya gibi ülkeleri böldü, kan akıttı. Bu süreçte Türkiye İsrail ile olan ticaretini artırdı, Suriye sınırındaki mayınları İsrailli bir firmaya ihale edip 49 yıllığına kiralamaya kalktı. AKP sonrası yıllarda kafasını Suriye’ye taktı. Esat’a, “rejimini değiştir” demeye başladı. “Benim işime karışma” yanıtını alınca Esat rejiminin devirmek için uğraştı, Esat gitti, yerine başına ödül konan bir terörist getirildi ama Suriye çok zayıfladı. İsrail’e gün doğdu. İsrail “savaşı durdurmam” diyor, Tramp İsrail’e destek veriyor.

Ümmet birleşiyor, asrısaadeti dönüyoruz” diyenler Ortadoğu’yu cehennem, Türkiye’yi hapishane yaptılar. Bu kadarı çok fazla! Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesi, yöneten ve yönetilen hepimize kılavuz olmalı.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.