Biz daha çok “düşünme” alışkanlığı kazandığımızda, “görme, anlatma, uyarma” sorumluluğunu duyduğumuzda, çevremiz ve ülkemiz daha iyi olacaktır.
“Düşünüyorum, öyleyse varım.”
Descartes
Fransız düşünür Descartes, bu sözüyle varlığımızı sürdürmek için düşünmek gerektiğine vurgu yapıyor.
Düşünme denince belleğimize evrenin yapısı, işleyişi, yasaları, insanın evrendeki görevi, mutlu-mutsuz olmanın nedenleri ve benzeri konular gelir.
İnsanlar bunları düşündükçe evren ve hayat anlam kazanır. Düşünmeden yaşamak, insanı insan olmaktan çıkarır, başka bir canlı yapar.
Canlıları izlediğimizde görürüz ki, insan düşünme alışkanlığı kazanmadan yaşarsa, sıkıntıları artar. Öyle ise bizim; bireysel, toplumsal, ulusal ve hatta evrensel sıkıntılarımızı azaltmak için düşünme alışkanlığımız olacak.
Düşünme alışkanlığının kazanılması zor değil kolaydır.
“Düşüneyim, düşünerek konuşayım, yapayım” demek, bunu alışkanlık haline getirmek el emeği istemez, alın teri gerektirmez. Düşünmek için bir zaman, özel bir oda, özel ön hazırlıklar da gerekmez.
Düşünmek beyni yormaz. Alışkanlık haline getirilen düşünme kolaydır.
Düşüne düşüne iş yapan birisi zararlı çıkmaz, kârlı çıkar.
Sokağımızdan ülkemizin her alanına, tüm eğitim sistemlerimizin işleyişine baktığımızda, hepsinin düşündürücü değil taklitçi olduğunu görürüz. Artan sıkıntılar, kaybolan kişilikler bundandır. Biz bu çarkta ezilmeye mahkûm değiliz. Her şeye düşünsel bakarsak kendimize ve ülkemize katkılar sağlarız.
“Bu olmaz, bu sıkıntı yaratır” demeyelim. Deneyince göreceğiz ki, olmaz dediğimiz şey oluyor, sıkıntı yaratır dediğimiz şey düzeliyor. Bir otobüs durağındaki yanlışlığı, sokağınızdaki bir bozukluğu hep görür, bunun topluma verdiği zararı düşünür ve sonra: “Ben bunu ilgililere ileteyim, düzeltilmezse yine iletiyim” der, gidip ilgililere söylersek, günün birinde o eksiklik düzelir. Hepsi bu kadar!
Biz daha çok “düşünme” alışkanlığı kazandığımızda, “görme, anlatma, uyarma” sorumluluğunu duyduğumuzda, çevremiz ve ülkemiz daha iyi olacaktır.
Not: Bugün Konya’da Konya Kitap Günleri’ne gittim. Canlılık vardı, sevindim. Böylesi kültürel etkinliklerin artması iyi olur. Etkinliğe katılan Tılsım Yayınevi’ne Mustafa Kemal’in Ülkesi kitabımı bıraktım.