Kayseri’nin Gesi Bağları ve çevresini gezerken, atalarımızın kesme taşlardan yaptığı güvercinlikleri gördüm. Bu yapılar o kadar çok ki orası adeta bir şehir kalıntısı. O güvercinlikler bir taraftan kuşları korumuş, bir taraftan tarlalarımızın gübre fabrikası olmuş.
Nevşehir, Kayseri, Malatya, Mardin gibi illerimizde geçmişin yeraltı şehirlerini, kayalara oyulmuş evleri, tepelere yapılmış kaleleri, müzelere konmuş tarihi eserleri izlerken, insanoğlunun çalışkan, tabiata egemen bir varlık olduğunu; yerleşme, yaşama, savunma alanlarında çok zeki ve başarılı olduğunu görüyorsunuz.
***
Kayseri’de bir köpeğin, ölmüş bir köpeğin etrafında çılgınca dolaştığını, onu koklayarak inlediğini gördüm. Arabamı kenara çektim, bir süre bu olayı izledim. Yaratan köpeklere müthiş bir acıma duygusu vermiş. Köpekler kendi cinslerine bu kadar acırken, insanlar niye acımasızca birbirlerini öldürüyorlar? İnsanlık bugün Siyonizm’in ırk ve din ayırımından doğan katliamlara sessiz kalırsa yarın daha büyük acıları yaşar.
***
Kayseri’nin Gesi Bağları ve çevresini gezerken, atalarımızın kesme taşlardan yaptığı güvercinlikleri gördüm. Bu yapılar o kadar çok ki orası adeta bir şehir kalıntısı. O güvercinlikler bir taraftan kuşları korumuş, bir taraftan tarlalarımızın gübre fabrikası olmuş.
***
Zaman değiştikçe böylesi güzellikler kayboluyor. Bugün Türkiye’de çalışmanın yerini tembellik, efendiliğin yerini uşaklık aldı. Bazı yöneticilerimiz köpeklere katliam yapıyor, bazıları üretim tesislerimizi satarak saltanat sürüyor.
***
Okutup başımıza getirdiklerimizin çoğu duygusuz. 26 Ağustos 2024 günü Gürün’e on km uzaklıktaki Gökpınar Şelalesi’ne gittim, çok güzel. İki bölüme ayrılmış. Bir tarafı bakımlı, öbür tarafı bakımsız. Bakımsız yere depremde evleri yıkılmış Osmaniyeli çadır hayatı yaşayan yurttaşlarımız yerleşmişler. Kendileriyle sohbet ederken öğrendim; orada, her çadır, devlete günlük 150-200 TL kira ödüyor. Ama hiç tuvalet yok. Kafilenin başkanına: Niye tuvaletiniz yok diye sordum. Şura bir tuvalet yapın diye valiliğe gittik, kabul etmediler. Öbür tarafa gider geliriz. Banyo, duş yapacak yerimiz yok…” dedi. Oraya bir mescit yapmışlar, abdest almak için iki üç musluk koymuşlar. Abdest alacak su var ama ihtiyaç giderecek, temizlenecek yer yok. Bu bir yüz karası, insanlık dışı bir tutum.
***
03.09.2024 günü Bingöl Halk Eğitim Merkezi’nde bir Rehber Öğretmenle sohbet ettim. Anlattıklarının bir bölümü şu:
“Çocuklarımız bizden ne görüyorlarsa onu yapıyorlar. Anne babalar olarak kötü örnek oluyoruz. Avrupa’ya gidenlerimiz oraların bile düzenini bozuyorlar. Müslüman dünya çok ilkel, tembel ve fakir. Batılılara iyi örnek olamadık. Arabistan’da, beyi olmayan bir kadın kendisinin ve bir çocuğunun karnını doyurmak için hırsızlık yapmış. Elini kesmişler. Aç kalmış. Hayatını kurtarmak için Almanya’ya gitmiş, iş aramış. Almanlar bu kadına yapma el takmışlar, iş vermişler. Kadın geçimini sağlamış…”
Devamı var