Halkı her geçen gün yoksullaşan, dilenciliğe alışan yahut alıştırılan, siyasilerin oy torbası olan bir ulus, ulus olarak kalamaz. Karnı aç, çevresi kirli, ağaçları kesilen yahut yakılan, aklını kullanmayan bir kişi ve ulus rahat yaşayamaz. Böylesi bir ulusun her iki dünyası da cehennem olur. Cehennemin açları olmamak için herkes üzerine düşen görevi yapacak.
22 Ağustos-13 Eylül 2024 günleri arasında Aksaray, Nevşehir, Kayseri, Malatya, Elâzığ, Tunceli, Bingöl, Diyarbakır, Mardin, Şanlı Urfa, Gazi Antep, Osmaniye ve Adana illerimizin merkez, bazı ilçe ve köylerini (kısmen) gezdim.
Aksaray’a giderken, TORKU’nun önceden yol kenarlarına diktirdiği ağaçların bakımsızlıktan kurumaya başladıklarını, yeni dikimlerin yapılmadığını gördüm. İller arasındaki yolların kenarları çokça kupkuru. Yol yapımı ve başka nedenlerle ağaçları kesmişiz ama yanlarına yenilerini dikmemişiz. Bunları gördükçe: Yöneticilerimiz, sivil toplum örgütlerimiz ve insanlarımız buraları hiç görmüyorlar mı diye düşündüm.
Türkiye için cennet vatan deyimini kullanırız. Bunun bir nedeni de yurdumuzun eskiden beri yeşillik ve verimli olmasıdır. Kuran’da cennet anlatılırken çeşit çeşit ağaçlar, meyve-sebze bahçeleri, ırmaklar, gölgelikler tasvir edilir. Yani Yaratan dünya cennetini koruyun diyor. Yeşillik, su, temiz hava ruh ve beden sağlığımız için gereklidir. Ama biz bunları yok ediyoruz, verimsiz arazilerimiz dururken verimli ve yeşil alanlarımızı imara açıyoruz. Göl ve deniz kenarlarındaki yeşil örtüyü zenginlere, siyasetçi ve bürokratların çıkarlarına kurban ediyoruz.
Dünün Köy Enstitüsü mezunu öğretmenlerimiz öğrenci, veli, köylü kim olursa olsun herkese ağaç dikme alışkınlığını kazandırmışlardı. Bugün o ruh ve alışkanlık yok. Atatürk bizde ağaç sevgisi ve çalışma isteğini yaratmak için Ankara’da Atatürk Orman Çiftliği’ni kurdurmuştu. Bugün o çiftliğin ağaçlarını kestirdik, yerine saray yaptırdık, sarayın çevresine de yabancı (İtalyan, gayri millî, çok pahalı) ağaç fidanları diktirdik. Kimi yöneticilerimiz orman yangınlarında kullandığımız uçaklarımızın bakım ve onarımları pahalı diyerek devre dışı bıraktılar, orman yangınlarını artırdılar. Bir yandan da kendileri için lüks uçak filoları kurdular. Hiçbir ulus ve ülke Melik ve Firavun kafasıyla mutlu olamaz.
Herkes rüzgârların kaya yarıklarına attığı bir ağaç tohumunun yeşerdiğini, insanlara hayat verdiğini, ülkeyi cennet yaptığını görüyor ama, “bir ağaç da ben dikeyim, yeşili koruyayım” demiyor. Balkanlar yahut bir Avrupa ülkesini gören herkes bilir ki oralar cennet, Türkiye cehennem gibi. Türkiye’yi cennet yapmak için başta Orman ve Millî Eğitim Bakanlığı ile Diyanet bir seferberliğe kalkmalılar. Yoksa Türkiye “Cennet vatan” olmaktan çıkar, cehennem çukuru olur.
Gezdiğim yerlerdeki yol kenarlarının (çokça), park, cami ve okul alanlarının insan atıklarıyla çok kirletildiğini gördüm. Bu durum akıl ve insanlıktan kopmakta olduğumuzun bir kanıtıdır. Sultanhanı’nın merkezindeki camiin şadırvanları çok pis, muslukları kapanmıyordu. Müftüyü 0buldum, anlattım; hani temizlik imandandı, israf haramdı bunu gören yok mu dedim. İmamı aradı uyardı ama ne kıymeti kaldı, ihmalden kendisi de nasibini aldı. Uygarlıktan kopuş var. Bunu biz durduracağız, başkaları değil.
Gürün’de bir eğitim yöneticisi ile konuşurken: “Bir kitapta okudum, bugünkü İslam dünyası dünyanın çöplüğü diye yazıyor, doğru bir tespit” dedi.
Gittiğim çok yerde tavuk, horoz, davar, sığır vb. Hayvanları göremedim. Böylesi bir Türkiye’nin insanları onurlu olamazlar. Boş duran tarla ve bahçelerimizde yığılmış ithal saman balyaları var. Bundan daha büyük bir ayıp olmaz.
Gezdiğim iller dahil Türkiye’nin genelinde, hazine ve kişilere ait araziler (tarla, bağ, bahçe ve dağlar) çokça ekilmiyor, ağaçsız. Bir plânlamayla buralar ekilmeli, herkes çalıştırılmalıdır. Bu yöntemle işsizlik ve borçlanmadan da kurtuluruz. Bu sonuç bize tokluk, sağlık, barış gibi birçok mutluluğu da yaşatır.
Halkı her geçen gün yoksullaşan, dilenciliğe alışan yahut alıştırılan, siyasilerin oy torbası olan bir ulus, ulus olarak kalamaz.
Karnı aç, çevresi kirli, ağaçları kesilen yahut yakılan, aklını kullanmayan bir kişi ve ulus rahat yaşayamaz. Böylesi bir ulusun her iki dünyası da cehennem olur. Cehennemin açları olmamak için herkes üzerine düşen görevi yapacak.
Devamı var