Yusuf Dülger
Yusuf Dülger

Diyanet ve Çocuklar (2)

featured

Aile büyükleri yaşı ilerleyen çocuklarına din hakkında bazı bilgi ve davranış kazandırabilirler, buna saygı duyulur. Ama bu küçük çocuklara yapmamalıdır, çünkü çocukların dinden önce eğlenme, temiz hava ve sosyalleşmeye ihtiyaçları vardır. Erken kazandırılan dini bilgi ve davranışların yarardan çok zarar verdiği görülmüştür.

Başta insan olmak üzere tüm canlıların doğumlarından ölümlerine kadar hava ve gıdaya ihtiyaçları vardır, bunlar olmadan yaşanmaz. Ayrıca insanlar (çoğunlukla), dinî inanç ve davranışlara ihtiyaç duyarlar. Akıl, ruh ve toplum bilimlerine göre inanç ve inanca bağlı bilgi ve davranışlar çocuk yaşta değil; sonraki yaşlarda söz konusudur.

Aile büyükleri yaşı ilerleyen çocuklarına din hakkında bazı bilgi ve davranış kazandırabilirler, buna saygı duyulur. Ama bu küçük çocuklara yapmamalıdır, çünkü çocukların dinden önce eğlenme, temiz hava ve sosyalleşmeye ihtiyaçları vardır. Erken kazandırılan dini bilgi ve davranışların yarardan çok zarar verdiği görülmüştür.

Diyanet bunları bilmiyor veya bildiği halde ciddiye almıyor; küçücük çocuklara din eğitim ve öğretimi dayatıyor. “Çocuklara ne kadar çok din aşılarsam o kadar iyi olur” zannıyla çocukların akıl, beden ve kişiliklerini bozuyor. Diyanet bunun yerine, çocuklar için oyun ve eğlence alanları sağlasa, biraz da kültür ve teknik eğitime yönelse, ağaçlandırma seferberlikleri başlatsa, üretim esaslı uğraşılar verse daha iyi olur. Diyanet’in derdi evlerde anne babaların, okullarda ilgili öğretmenlerin çocuklara öğrettikleri dini bilgileri sıcaklarda çocuklara tekrar ettirmek, çocuklarımızı zihnen ve bedenen yormak olmamalıdır. Hepimiz Diyanet’e şunları demeliyiz:

Çocukların ellerinden tut, parklarda oyun oynat, çocukların ellerine birer poşet ver, onlara çevre temizliğini öğret. Çocuklara ağaç fidanı diktir. Çocukları fasulye, nohut, mercimek tarlalarına götür, mahsul toplat. Çocukları sanayilere götür, orada çekiç ve tornavida kullanmayı öğrensinler. Çocuklarımızı, kendiniz gibi bedavacı alıştırma, onları, çalışmaya alıştır…”

Türkiye ekonomik ve sosyal hayatta yetersizse, bir sorumlusu da Diyanet’tir. Diyanet’tin ekonomi gibi bir derdi olmadığı gibi derdimize dert katıyor. Diyanet’in işi gücü öbür dünya ninnisidir. Bu dünya kazanılmadan öbür dünya kazanılmaz. Diyanet çocuklara sürekli öbür dünyanın cennetini vaat derken, bu dünYAyı cehenneme çeviriyor.

Her mahallede bir cami ve din görevlisi var. Burada size imam ve müezzinimizi tanıtacak bir ipucu vereyim. Aşağıdaki fotoğraflar mahallemdeki caminin WC si. İki WC den birisi sürekli kapalı, diğeri açık. Tek tuvalet, yaz Kuran Kursu için Camiye gelen kız-oğlan öğrencilere yeter mi? Açık olan çok pis. Oradaki elektrik kablosu yıllardır sökük ama hocaların umurunda değil.  Bunları gören ilçe ve il müftülükleri de yok. Orada çoktandır duran sarkık elektrik kablosunu “ibret-i âlem olsun” diye yayınlamayı düşündüm. Görenler oldu ki, iki üç gün sonra kablo düzeltildi.

Ben bu mahalleye geldiğimde caminin önünde yetişmiş yeterince ağaç vardı, şimdi sadece üç ağaç kaldı. Camimizin ortalama 8-10 cemaati, iki din görevlisi var. İkiye bir “camiye yardım” parası toplanır ama elektrik kablosu tamir ettirilmez, çok pis olan tuvalet hiç temizletilmez. Kuruyan ağaçların yerine yenisi dikilmez. Demek Diyanet’in zihinsel yapısı bozuk. Türk halkı olarak bizim bir görevimiz de Diyanet’i fikren ve bedenen eğitmek, doğru çizgiye getirmektir.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!