Yusuf Dülger
Yusuf Dülger

Çıkış Yolumuz

Çıkış Yolumuz

Türkiye Cumhuriyeti çıkmaza gidiyor. Devlet ve milletimizin yolu her geçen gün daralıyor. Gidiş böyle sürerse yolumuz iyice daralacak.

ABD’nin Cizre karşısına yaptığı hava üstü, Suriye ve Irak’taki teröristlere durmaksızın sağladığı silah ve mühimmatı, Dedeağaç’ın hemen yanına konuşlanmaya başlaması, Yunanistan’ın Akdeniz ve Ege’de üstümüze üstümüze gelmesi, bir  tehlikenin habercisi.

Bu gelişmeler, “ABD dağıldı. ABD çöktü” diyenlerin yanıldıklarını gösteriyor. Keşke ABD dağılıp gitseydi ama böyle bir şey yok. ABD’nin dağılıp çökmesi hemen olmayacak. ABD giderken kimi devletleri de götürecek.

Bizi yönetenler, bize çıkış yolu gösterenler, numen aleminden değil, fenomen aleminden konuşmalılar.

Politikacılar, din baronları bizi her gün ayrıştırıyor.

Bizi bölenlerin Abdullah bin Sebelerden, CIA ajanlarından hiç farkı yok.

Kıyametin büyük-küçük alametlerini filan beklemeyin; bugünkü halimiz kıyametin en büyük alametidir.

Türkiye 20 yıl önce böyle miydi?

Satılmadık malımız kalmadı. Buna karşın bütçe açığımız kapanmadı arttı. Sosyal yapımız çürüdü. Düşünce ve inançta Orta çağın Avrupa’sını ithal ettik.

Siyasi iktidar (AKP’nin beyni) çıkmazımızın faturasını ABD’ye, AB’ye kesiyor. Türkiye’yi bu hale getirenlerin ABD ve AB merkezli emperyalist güçlerden şikayet etmeye hakları olamaz.

Türkiye’yi bu çıkmaza AKP-ABD-AB üçlü koalisyonu getirdi.

Koalisyonun ABD-AB ikilisi üçüncü ortaklarını geçmişte, bizim bilmediğimiz bazı yollarla iyice rehin almışlar ki, üçüncü ortak bir türlü rahat hareket edemiyor; ikiye bir, “sizinleyim, sizden kopamam” deyip duruyor.

Üçüncü ortak, bu sıkışık günlerimizde bile, fırsatını buldukça T.C.’ine ateş diyor. Açıktır ki, kendi baharına erişince, toplarını T.C.’ine tevcih edecek, 105’lik obüsün ilk mermisinde “Kurucu Anayasa” yazacak.

Üçüncü ortağı ayakta tutan yurttaşlarımızın, oy verdikleri zihniyetin siyasi, iktisadi, fikri ve ahlaki değerlerimizi 15-20 yılda çok kirlettiğini düşünmeleri vicdani bir borçtur.

Oy verdiğimiz parti; inanç, millet ve devletimizden daha önemli değildir.

19 yıldır ayakta tuttuğumuz zihniyetin erittiği değerleri elimizdeki terazinin bir kefesine, o zihniyetin kendisini öbür kefesine koyalım. Neleri kaybedildiğimizi görelim, vicdanımızın sesini duyalım.

İyi insan, erdemli Müslüman herhangi bir insanı veya geçici bir yapıyı kutsallaştırmaz.

Arayış içinde olmak, daha iyisini bulmak fıtratın gereği, Hakk’ın emridir.

Senin benim gibi bir insan olanları, üstelik birçok hastalıkla “malul” olanları, bizi çıkmaz sokağa sokanları olağanüstü görmek/sanmak putçuluktur.

“Bu giderse ben ne yaparım? Şu olmazsa bizim halimiz nice olur? Aman şundan vazgeçmeyelim” mantığı sakattır.

Tanrı ülkeleri ve ulusları birkaç kişinin omuzlarına yükleyecek kadar adaletsiz mi yaratır? Böyle bir dünya yok.

***

Vatan Partisi

Vatan Partisi genel başkanı Doğu Perinçek 23.02.2021 günü Ulusal Kanal’daki Çıkış yolu programında:

“Erdoğan devrilirse, yeni bir hükümet kurulur, kurulamaz… Türkiye’yi devirmek Erdoğan’ı devirmektir…” gibi sözler söyledi.

Geçen yılların birisinde Vatan Partili bir gencin, “Erdoğan giderse Türkiye hükümetsiz kalır” dediğini duymuştum, ‘bu fikri bu gencin beynine kim soktu ki’ diye epeyce düşünmüştüm.

Perinçek’in sözlerine şu soru cümleleriyle gireyim:

Erdoğan devrilirse, Türkiye hükümetsiz mi kalacak? O gencin kafasına, “Erdoğan giderse Türkiye hükümetsiz kalır” inancını siz mi soktunuz? “Erdoğan devrilirse, yani bir hükümet kurulur, kurulmaz” demek; “Türkiye’de Erdoğansız bir hükümet kurulamaz” demek anlamına gelmezse, başka hangi anlama gelir? Bu nasıl bir mantık, bu nasıl bir politika?

“Türkiye’yi devirmek Erdoğan’ı devirmektir” kaziyesinin temelinde yatan “bohçalı” siyasetin çıplak karşılığı nedir? Erdoğan’ı devirmek için Türkiye’yi, Türkiye’yi devirmek için Erdoğan’ı devirmek mi lazım?

Erdoğan’sız Türkiye olmaz mı?

Ülkeler kişilerle mi kaimdir?

Türkiye’yi Erdoğan mı kurdu?

Türkiye’yi 1920’lerden beri bugünlere Erdoğan mı getirdi?

Günün birinde Erdoğan ölecek. O zaman Türkiye’yi kim yönetecek? O zaman bir ruh çağırıcı bulup Erdoğan’ı dirilttirecek miyiz?

Böylesi düşüncelerin reel politikada yeri olamaz.

Çevremizdeki özgür düşünceleri böylesi düşüncelerle köleleştirmeyelim.

Erdoğan’sız Türkiye, Erdoğan’sız hükümet olmayacaksa, Vatan Partisi ve diğer partiler niye varlar? Kapatın partinizi, gidin AKP üyesi olun.

Erdoğan bu kadar vazgeçilmez ise, çocuklarınızı Ensar Vakfı’na, gençliğinizi Osmanlı Ocakları’na gönderin, oralardan nasiplensinler.

Bu mantık çağdaş ve Atatürkçü düşünceye aykırıdır.

Mustafa Kemal “Fikri, irfanı hür, vicdanı hür nesiller” istemişti.

Atatürk umudunu bir kişiye bağlamamış, kendisini veya herhangi birisini “tek umut” olarak görmemiş ve göstermemişti.

Doğu Perinçek çevresindeki gençlere, “Türkiye’nin olmazsa olmazı Erdoğan’dır” der, o gençler de buna inanırlarsa, o gençler birer istiklâl kahramanı değil, birer emir eri olurlar.

Doğu Perinçek’in bu felsefesi bırakın evrensel devrimlere sosyalist devrimlere bile aykırıdır.

***

Çıkış Yolunun Formülü

Yüzde 40-50’li ile Türkiye çıkmazdan çıkamaz, kan ve itibar kaybeder.

AKP zihniyeti bunu görmeli. Bunu muhalefet partileri de görmeli.

AKP zihniyeti “Ben” demeyi bırakacak. Muhalefete: “Ben bu kadarını yapabildim. Daha iyisini yapamayacağım. Gelin Türkiye’yi bu çıkmazdan birlikte kurtaralım” diyecek. Muhalefet de geçmişi bırakacak, yanaşacak.

Türkiye yüzde yüz ile yönetilecek. Ortak akıl, parçalı akıldan üstündür.

Çıkış yolunu cüzi akılda değil, külli akılda bulmanın zamanı geçmek üzere. “Korkmayalım. Bir şey olmaz demeyelim.” Ya olursa?

Televizyonlara bakın. Dün: “Amerika bize bir şey yapamaz” diyen yandaş yazarların, fanatik yorumcuların, sahte akademisyenlerin bugünlerde kalem ve dillerinde korkulur rüyalar var.

Yüzdelikli Türkiye’ye bir şeyler olabilir.

Yüzdeliksiz Türkiye’ye hiçbir şey olmaz.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!