Yusuf Dülger
Yusuf Dülger

Bunlar Hoca mı Ajan mı? İskilipli Âtıf Hoca III

Bunlar Hoca mı Ajan mı? İskilipli Âtıf Hoca III

19 Şubat 1919 günü İstanbul’da Teâli-i İslam (İslam’ı Yüceltme) Cemiyeti adıyla bir cemiyet kuruldu. Başkanı İskilipli Âtıf. Mustafa Sabri, Bediüzzaman Said (Kürdi) gibi “hocalar” derneğin üyeleridir.[1]

Dernek, İslam’a hizmet amacıyla kurulduğunu açıklamıştır ama uğraşı alanı padişah yanlısı siyasettir. O günlerde padişah ve hükümeti İngiliz yanlısı olduğu için Teâli-i İslamcılar da İngiliz yanlısıdırlar, Millî Mücadele ve Atatürk karşıtıdırlar. Şu alıntılar Teâli-i İslam’ın bir bildirisinden:

“… Bu defa da Anadolu’da Mustafa Kemal ve Kuvay-ı Milliye maskaraları Yunan askerlerinin önünden namerdane bir surette kaçarken, zavallı saf ve gafil ahali ve askerden cem ettikleri kuvvetleri düşmanla harbe tutuşturarak… Biçare millet! Bu yankesicilerin hilelerini, desiselerini hala anlayamamıştır…Mustafa Kemal ve saire gibi beş on şakinin vücudunu ortadan kaldırmak için icap eden küçük fedakârlığı göze aldıramayarak memleketi ve kendilerini ebedi tehlikeden kurtarmak ve selamete çıkarmak tarikini idrak edemedi ve hala edemiyor…

İngilizleri kızdırdınız, üzerimize Yunanlıları musallat ettiniz. Harpte mağlup olduktan sonra uslu oturmak ve mağlubiyetin netayicine katlanarak telafisini sabru sükûn ve aklı tedbir dairesinde izale etmekten başka çare var mıdır?.. Bu âsileri mümkün olduğu kadar az zaman zarfında tedip ve tenkil (ortadan kaldırmak) cümlemiz için bir farizadır. Allah’ını, peygamberini ve padişahını seven bu tarafa gelsin… Kuvayı milliye eşkıyası İstanbul’u da elimizden çıkarmak için çalışıyorlar…”[2]  

Teâli-i İslamcılar Padişahçı oldukları için bu bildiriyi Yunan uçakları ile halkımıza dağıttırdılar. Cemiyetin yöneticileri ve yandaşları: “Bildirinin imzasız ve bilgileri dışında yazıldığını iddia ettiler ama iddiaları doğru değildir. Doğru olsaydı; cemiyeti kapatırlar, milli mücadelemizin yanında olurlardı.

Dürrüzade Abdullah ve Teâli-i İslâm’ın kurucularından Şeyh ül İslam Mustafa Sabri’nin Atatürk ve arkadaşları için hazırlayıp padişah’a imzalattıkları “Ölüm Fetvası”nı da burada hatırlarsak, bu hoca takımının rezilliğini görürüz.

Günümüzün kimi üst düzey devlet yöneticisi, bürokratı, devlet memuru, Diyanet İşleri Başkanı dünkü Yunan-İngiliz elemanlarını savunuyorlar, onların mezarlarını ziyaret ediyorlar. Demek kucağımızda beslediğimiz çok yılan var.

Hocalık ve insanlık konusunda verdiğim kötü örnekler bizi umutsuz kılmasın. Bizim aklı başında seçilmişlerimiz ve hocalarımız da var. Bakın nasıl:

Şapka kanunu tartışılırken Antalya mebûsu Rasih Bey, “Şapka giymekle insan Hıristiyan olmaz. Peygamber bile Şam’daki Roma Valisi’nin kendisine hediye olarak gönderdi ceketi giymiştir” der,[3] tartışmayı bitiriverir.

Bunlar Hoca mı Ajan mı? İskilipli Âtıf Hoca IIIKonya’nın Hacıveyis Zade Mustafa Efendi adında (1887-1960) bir hocası var. Herkesçe çok sevilen bu hoca iyi bir sağduyuya, sağlam bir din bilgisine sahiptir. Şapka Kanunu çıktıktan bir süre sonra kendisine: “Hocam, şapka hakkındaki görüşünüz nedir” diye sormuşlar.  Şu cevabı vermiş:

“Geçin bunları. Şapka Müslüman olalı çok oldu.”

Âlim ve erdemli kişi böyle düşünür; bağnazlık yobazlık ve siyaset insanları birbirine öldürtmez.

Hacıveyis’in şapkalı bir fotoğrafını sizlerle paylaşıyorum.

 

 


[1] Tarık Zafer Tunaya, Türkiye’de Siyasal Partiler C. 2, s. 382. İletişim Yayını İstanbul 1999

[2] Tarık Zafer Tunaya, a.g.e. C. 2, s. 387-389

[3] Ergün Aybars, İstiklal Mahkemeleri, s. 314

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!