Yakın bir geçmişte bazı muhalefet partileri, “Parlamenter sistemi esas alan Anayasa” çıkışı yaptı. İktidar partisi buna “Kurucu Anayasa” çıkışıyla karşılık verdi.
“Kurucu Anayasa” gündeme geldikten sonra Cumhuriyet devrimleri yeniden hedefe kondu.
Konu ile ilgili bir yazı yazmayı düşünürken her gün; “PKK’yı ezelim” diyen bir partinin başkanı: “Öcalan devlete hizmet edebilirim, devlet beni kullansın dedi. Öcalan için af çıkarılabilir. Böyle bir yol fena olmaz…” dedi.
Arkasından AKP genel başkanı PKK’ya seslendi; “Yakında operasyon yapabiliriz. Bir gece ansızın gelebiliriz” gibi açıklamalar yaptı.
Bundan sonra GARA’daki bir mağarada rehin tutulan on üç yurttaşımız (11’i asker ve polis, 2’si sivil) kafalarına kurşun sıkılarak “şehit” edildiler.
Bu vesile ile öğrendik ki, on üç yurttaşımız 5-6 yıldır PKK’nın elinde imiş. Her biri ayrı illerden, izne gidip-gelirken, çarşıda yahut şehirlerarası yollarda, PKK tarafından kaçırılmış.
Cenazelerin kanı kurumadan AKP genel başkanı partisinin Rize il kongresinde şehitlerin aileleri ile görüşerek, “şehit-cennet” üzerinden siyaset yaptı; bayat siyasete taze kan karıştırdı, AKP bu kanlı helvayı (bulamaç) yemeğin üstüne tatlı yaptı.
BUNLARIRIN AÇIKLAMALARI
1-AKP’nin derdi Türkiye değil oy. Ortalık 2-3 aydır sessizliğe bürününce AKP oklarını anayasaya çevirdi. Kanaatimce AKP’nin “Kurucu Anayasa” söylemi ideolojiktir. AKP, “2023 hedefimiz” derken; “Laik devlet, yıkılacak elbet” sloganına işlerlik kazandırıyor gibi. Hangi devleti kurdunuz ki, anayasasını yapacaksınız?
2-Her gün PKK, HDP düşmanlığını yapan bir partinin başkanı iki-üç hafta önce; “Abdullah Öcalan hapisten çıkarılsın” dedi. Abdullah Öcalan PKK’nın kurucusu. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizde bağımsız bir Kürt Devleti kurmak için yola çıkmış, örgüt kurmuş, maliyeti ağır olmuş, 15.000 civarında suçsuz vatandaşımızı öldürtmüş, yakalandıktan sonra yargılanıp idama mahkûm olmuş, Bülent Ecevit, Devlet Bahçeli ve Mesut Yılmaz’ın ortak kararlarıyla idam yolu kapatıldıktan sonra ömür boyu hapse mahkûm olmuş bir katil. T.C. devleti ve bu devletin iktidarları PKK’yı bitiremedi de Öcalan mı bitirecek? Halkımız ve AKP Öcalan’ın yardımıyla kurtulacaksa kurtulmasın, yıkılıp gitsin daha iyi. Hiç değilse kendimiz yeniden yapılanırız.
15.000 masumun katili serbest bırakılsın; yüreği yanık dul, ana, baba, oğlan ve kızların arasında gezsin öyle mi? Çıkarın bu katili. Birlikte çay-kahve için… İnsan deli değilse mantıklı olmalı, hiç değilse hukuka saygı duymalı.
Milletimiz kindar değildir. Yaptıklarına pişman olan ve özür dileyenleri af edebilir. Öcalan’da böyle bir adım ve ağız yok. Lüks ve bolluk içinde yaşıyor. Böyleyken bile rahat durmuyor; içeriden yazdığı mektuplarla hala çıban kaşıyor.
3-AKP genel başkanı daha önceleri yaptığı gibi bu kez de: “Geliyoruz” dedi. Savaş böyle yapılmaz, PKK böyle bitirilmez. “Geliyoruz” ilanı usulü şu iki düşünceyi çağrıştırıyor: 1-Bu kafa ya savaş stratejisini bilmiyor, 2-Ya da düşmanı kurtarıyor; “Ben gelmeden git, canını kurtar” der gibi bir laftır bu.
4-PKK’nın iyi istihbarat yaptığı açık. Planlamış, zamanı ve yeri gelince insanlarımızı almış almış götürmüş. Ya bizim ilgililer ne yapmış? PKK’nın bütün plan ve hesaplarını alt-üst edeceği yerde zihnen yetersiz kalmışlar. Siz hiç değilse kaçırılanları anında yahut uygun bir zaman içinde takip etseydiniz, kurtarsaydınız. Bir tarafta kocaman bir ülkenin tüm yöneticileri, öbür tarafta bir terör örgütü. Ama örgüt yıllardır yok edilemiyor.
5-13 yurttaşımızı niye 5-6 yıl terör örgütünün elinde bıraktınız? Gerilla ve savaşın teorik ve pratiğinden çok mu yoksunsunuz? Ustalık ve komutanlık birikiminiz 5-6 yıllık bir esaret ve bu esaretin ölümle sonuçlanmasına eşit ise bırakıp gidin. Oralar boş kalmaz, ehlini bulur.
6-Medya ve haber kaynakları ardı arkasına açıklama yapıyorlar, diyorlar ki: “Dara hareketi yapılmadan önce ABD’ye haber verilmiş.” Umarım bu iddia yalandır. Yalansa iktidar açıklamalı, yayancılar hakkında derhal soruşturma açılmalıdır. Eğer bu iddia doğru ise, AKP iktidarı derhal istifa etmelidir, Türkiye’yi ABD bağımlısı (veya tutsaklığı) olmayan bir kadro yönetmelidir.
7-Emekli yahut çalışan asker-istihbarat elemanları GARA başarısızlığını mazur göstermek için: “GARA’nın olduğu yer yüksek ve çok engebeli. Mevsim kış; 1-1,5 metre kalınlığında kar ve eksi 10-15 derece soğuk var. Karda yürünmüyor, soğukta durulmuyor…” diyorlar. Tamam öyle de bu harekâtı planlayıp uygulamaya koyanlar niye bunları düşünmediler? Operasyonu, şartların uygun olduğu ay ve günlerde yapsaydınız. GARA harekâtı bize bazı alan, bazı kişi ve bazı kuruluşlarda nitelik kaybetmekte olduğumuzu gösteriyor.
Eleştirilerimi milli kuruluşlarımızı yıpratmak için yapmıyorum. Herkes görevini tam yapsın. Eleştirilerimizi şimdi değil de ne zaman yapacağız? Susmanın zamanı geçiyor. Daha çok suskunluk, daha çok çöküş getirir.