Atatürk Cumhurbaşkanı iken Çankaya’daki orta halli bir binada yatıp kalkar, günlük yaşamı, araç-gereç kullanımı gibi konularda israf yapmazdı. Hafta sonlarında dinlenmek için kendine ait bir araziye 3-4 günde tamamlanan “basit” bir bağ evi yaptırmıştı. Orada, tahta bir kanepenin üzerinde dinlenirdi. Yanında ya bir tek odacısı ya bir yaveri bulunurdu.
Ya sonraki Cumhurbaşkanları, örneğin Recep Erdoğan; yetişmiş ağaçlarını kestirerek Beştepe’ye muhteşem ve KAÇAK bir Saray yaptırdı. Yetmedi; bazı illerimize de saraylar oturttu. 16 adet uçak, sayısız helikopter ve lüks arabalarla, bir kolordu sayısına yaklaşan personeli ve uçuk giderleriyle görev yapıyor.
Atatürk’te “itibar” hastalığı yoktu. Yurt gezilerini tenle yapar, trende yatıp kalkar, bazen tanıdıklarının konuğu olurdu. Para hastası değildi. Aylığını tutumlu harcar, artırır, öğrencilere burs verirdi. Ölmeden önce, nesi varsa, Türk Dil ve Türk Tarih Kurumu’na, okusunlar diye bir arkadaşının çocuklarına vasiyet etmişti. Bugünküler yurt dışı yatırımlarıyla, komisyon gelirleriyle yaşıyorlar.
Atatürk alfabe devrimi, okuma yazma seferberliği, Köy Enstitüleri ve Halkevleri gibi projelerle, kısa sürede, yetişkinlerimizden çocuklarımıza kadar herkesi okur-yazar yaptı, üretici yetiştirdi. Atatürk, halkını batıl inanışlardan kurtardı. Günümüzün bazı Cumhurbaşkanları köylerimizdeki ilkokulları kapattılar; çocuklarımıza işkence yapıyorlar, Türk alfabesini bıraktılar, Arap Alfabesine öykündüler, medrese kültürünü hortlatıyorlar.
Atatürk çıktığı yurt gezilerinde okulları ziyaret eder, girdiği Türkçe, tarih, coğrafya derslerinde, öğrencilerimizle dil, tarih ve kültürümüzü konuşur, onların ufkunu açar aydınlatırdı. Ya bugünküler? Bugünküler, kendilerini karşılatmak için çocuklarımızı sınıf ve derslerinden aldırtıp hava alanlarına, cadde boylarına, miting alanlarına taşıtıyorlar, gençlerimizi robotlaştırıp militanlaştırıyorlar.
Atatürk yurt gezilerine sessizce çıkardı. Üretim durmasın, şaklabanlık olmasın, kimsenin işi aksamasın diye toplu karşılama yaptırmaz, vardığı ilde insanların yanına gider, ekonomik ve sosyal sıkıntıların sebeplerini sessiz sedasız öğrenir, sorunları aşardı. Bir de bugünkülere bakın; kendileri için iş yerleri, daireler, tarlalar tatil ediliyor. Atatürk ile diğerlerinin farkına bakın; ATATÜRK bilge, ata, öğretmen; diğerleri (çokça) problem ve muzır.
Atatürk’ün diğerlerinden farkını görmek için daha verilecek çok örnek var ama bunlar yeter. Yaşlı, ana-baba, genç hepimiz, yurt ve çocuklarımızın geleceğini düşünerek akıl ve yetkilerimizi kullanacağız.