MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “askıda ekmek” önerisi tartışılırken MHP’lilerin üç hilâlle süslü bir askıya asılmış ekmekleri bir taraftan tartışmaları artırdı, bir taraftan da sadakacı zihniyetleri teşhir etti.
“Türk milliyetçiliği”nin inhisarcıları çok ilkesiz olduklarını, çok sığ düşündüklerini, bizzat kendileri kanıtladılar. Oysa milliyetçilik çalışkan, müreffeh olmayı gerektirir.
Devlet Bahçeli’nin “askıda ekmek” politikası Türkiye’yi yüzyılımızın ülkesi yapamaz. Demek bu yıllarda siyasetimiz 350 gramlık ekmeklerle, seçim otobüslerinden atılan 500 gramlık çay paketleriyle (R. Erdoğan usulü) işliyor.
Seçmen de: “Ben bir ekmek, iki paket çay dilencisi değilim” demiyor.
500 gramlık çay paketlerinin üstüne kapananlar, 350 gramlık ekmeğe aldananlar ne samimi bir Müslüman, ne sağlam bir Türk milliyetçisi olabilirler.
Devlet Bahçeli’nin askıcılığı ekmekle başlamadı ki. Bahçeli, yıllardır ulu dağlardaki kurultayları, Ülkücü Gençliğin dinamizmini de askıya aldı.
Daha önemlisi, Devlet Bahçeli bunlarla da kalmadı; T.C. Anayasasını da askıya aldı. Nasıl? “Recep Erdoğan Anayasa’ya uymuyorsa, Anayasamızı Recep Erdoğan’a uyduralım” dedi, Erdoğan’a göre bir Anayasa doğurttu.
Doğruyu söyleyecek olursak, Türkiye’de Devlet Bahçeli’den başka daha çok “askıcı”, askıya alınmış birçok değer ve birikimimiz var.
Mesela, 18 yıllık AKP yöneticilerinin çoğu askıcı. Bunlar T.C.’inin kurucularını, Cumhuriyetimizin devrim ve değerlerini hep “askıya” aldılar. T.C.’inin ilk iki büyüğüne “iki ayyaş” diyenler, “dinsiz devlet yıkılacak elbet” diye çığlık atanlar, T.C. için “Reklam arası” diyenler, “Eski Türkiye-Yeni Türkiye” ayırımı ayıranlar, T.C.’inin dil-tarih eğitim-öğretim, ekonomik-politik, tüm kazanımlarını çengele takanlar bunlar. Bunlar modern ve milli Türkiye’nin varlığına asla dayanamıyorlar; utanıp sıkılmadan: “Cumhuriyetin ilk yıllarında camiler ahır yapıldı, Kuranlar yırtıldı-yasaklandı” diye durmaksızın yalan söylüyorlar, askıdaki Türkiye Cumhuriyeti’ni mezara gömmek için gün sayıyorlar, dua seanslarına katılıyorlar.
T.C. şimdi tarikat ve cemaatlerin işgalinde; giyim-kuşam, tevhid-i tedrisat, dil-tarih, kültür-sanat vb. alanlardaki tüm kazanımlarımız askıda.
Türkiye’yi yönetenler tüm komşularımızla ve dünya ile geçimsizler. Dünyada yalnızlaşıyoruz. AKP yöneticileri ve daha başka bazı politikacılar kendi çıkarları için milleti birbirine düşman ediyorlar. “Yurtta barış, dünyada barış” ilkemiz de askıda.
“Halkının yüzde 99’u Müslüman” olduğu söylenen Türkiye’de İslam Dini de askıda. Bugün Türkiye’de dini bilginin kaynağı Kuran ve Sahih Sünnet değil; Rüyalar, ilhamlar, evratlar, rabıtalar, risaleler, vs, vs.
Böyle bir Türkiye’de yaşıyoruz.
Türk milleti uzun süre askıda yaşayamaz. Uzun süre askıda kalan bir millet ve rejim kurur, boğulur, ölür. Boğulup ölenlerin gidecekleri yer ya çöplük ya mezarlıktır. Çöplük de, mezarlık da kötüdür.
Türk milleti ve T.C. askıdan inmeye, yaşamak için uğraş vermeye mecburdur. Korkmadan, usanmadan Türk milleti ve T.C.’ini yaşatacağız.
Cumhuriyetimizin 97. yılı kutlu olsun.
Yaşasın Cumhuriyet!