Yalnızca bu şiir bile Yetik Ozan’ı ölümsüz yapmaya yeter. Tanrı yarlıgaya, ruhu şad, sonsuz yurdu cennet ola…
TRT Türkü‘de Adile Kurt Karatepe Hanım, o güzel sesiyle yanık türkülerimizi söylerken bence bağlama için yazılmış en güzel şiir, ayrıca Türk şiirinin de çok güzel örneklerinden biri olan Yetik Ozan’ımızın Bağlama şiirinden iki dörtlük okudu ancak nedense ozanın adını söylemedi ya da ben duymadım. Doğrusu Adile Hanım’a yakışmadığını düşündüm.
BAĞLAMA
Nida Tüfekçi’ye
Her sevgi bir düğüm atmış koluna;
Dokundukça inler, yarası vardır,
Irak gönüllerin uçurumuna
Ezgiden bir köprü kurası vardır.
Aslı saçlarını yönüne sermiş,
Altı tel koparıp göğsüne germiş,
Kerem yarasından bir kabuk vermiş;
Sızlaya sızlaya vurası vardır.
Aşık sofrasında bir ayak olur,
Şenlik bırakanda Sümmani alır,
Humarı kan ile karışıp kalır;
Atadan toruna süresi vardır.
Veysel ile yumup iki gözünü
Görür gerçeklerin gizli yüzünü,
Emrah ile gamda tartar özünü;
Ağır yükü, hafif darası vardır.
Ak kuşlukta abdal öğütlemesi,
Kara günde kardaş ağıtlaması,
Kızıl tanda Avşar yiğitlemesi;
Nefesi, nidası, narası vardır.
Bozok yaylasında çamlarca uzun,
Bir tütün kesilir çektiği hüzün,
Nice ki orda bir sürmeli gözün
Gönlüne yansımış karası vardır.
Şeker dağı acı güzden bıkanda,
Etekleri misket misket kokanda,
Ardıçtan kovalar inip çıkanda
Her kuyu başında sırası vardır.
Söğüt çarşısına günle erenler,
Zile düzlerinde burçak derenler,
Ankara’da dama bulgur serenler,
Dostudur, hâl hatır sorası vardır.
Beşparmak’ta gümüş mavzer kesilir,
Çatal yüreğine barut basılır,
Alt teli bir tetik olur kasılır,
Bengide patlamak töresi vardır.
Yol üstü inlerken Kelkit bucağı,
Bağrına saplanır bir bağ bıçağı,
Eğin dedikleri gurbet ocağı,
Iraktan el sallar göresi vardır.
Çarşamba’ya yağmur yağar sel alır,
Yama’dan dolanır, bayır, bel alır,
Çorum’da Dürdane kızdan el alır;
Yan yana halaya giresi vardır.
Muş’un yokuşunu çıkmış yorulmuş,
Narman’da bir güzel görmüş vurulmuş,
Ürgüp’te önüne tuzak kurulmuş,
Göğsünde üç kurşun beresi vardır.
Engeller koymuyor, yol sarp, o yaya,
Ziganalar sisli, Kop kaya kaya,
Bayburt’ta üç günü dönmüş üç aya,
Kaygulanıp tütün sarası vardır.
Fırat hoyrat akmış, o hoyrat akmış,
Urfa gibi göz göz Mardin’e bakmış,
Diyarbakır sıcak, kibritsiz yakmış,
Harput’un çayında çırası vardır.
Şahin yuvasında baykuş tünerken,
Antep sınırlardan gazi dönerken,
Tokat bir yabancı yüze inerken,
On beşliler ile kurası vardır.
Gence’de topraksız lale örneği,
Tebriz’de bayraksız kale örneği,
Kerkük’te ceylansız bala örneği,
Öksüz tarı, tutsak curası vardır.
Nice ki ölüm var er geç kaderde,
Bir içli ağıtta susar son perde,
Karacaoğlan’ın yattığı yerde,
Sonsuza dek nöbet durası vardır.
Yalnızca bu şiir bile Yetik Ozan’ı ölümsüz yapmaya yeter. Tanrı yarlıgaya, ruhu şad, sonsuz yurdu cennet ola…