“Bir kişiyi birlikte hareket yolunda eğitmek onu kendini inkâr etmeye hazırlamak demektir. Uygulanacak en sıkı yol, kişiyi kolektif bir topluluğa toptan asimile etmektir. Tümden asimile edilmiş kişi kendini ve başkalarını birer insan olarak görmez. Kendisine kim olduğu sorulduğunda otomatikman vereceği cevap; bir Müslüman, bir milliyetçi, bir Atatürkçü ya da bir ailenin veya gurubun üyesi olduğudur. Bağlı olduğu kolektif topluluktan ayrı bir amacı, değeri ve kaderi yoktur; bu topluluk yaşadığı sürece onun için gerçek bir ölüm yoktur.”
“Şimdiki zamanı önemsizleştirmenin en güçlü yolu, onu sırf parlak bir geçmiş ile parlak bir gelecek arasındaki bir bağlantıdan ibaret olarak görmekten geçer.”
“Bir kitle hareketinin takipçileri kendilerini trampet sesleri eşliğinde, konfetiler altında yürüyormuş gibi görürler. Onlara gerçekten kendileri gibi hissettirilmez, rolünü oynayan aktörlerdir onlar; yapıp ettikleriyse gerçek bir şey değil, bir ‘performans’tır.”
“Gericiler, kendi idealindeki geçmişi tekrar yaratma durumuna geldiğinde radikalizm sergiler. Onun hayal ettiği geçmiş, gerçeğe dayanmaktan ziyade olmasını arzu ettiği geleceğe dayanır.”
“Günlük işlerde başarı sağlayamayanlar, imkânsız olan şeylere el atma eğilimi gösterirler. Onların eksik yanlarını gizleyen bir araçtır bu. Fanatik bir edayla ‘ya hep ya hiç’ diye bağırışlarında ikinci seçenek belki de birincisinden daha ateşli bir isteği yankılar.
“İmanın kuvveti dağları yerinden oynatmasından değil, yerinden oynatılan dağları görmemesinden belli olur. Ve kesin inançlı kişiyi etrafındaki dünyanın belirsizliklerine, sürprizlerine ve nahoş gerçekliklerine kayıtsız kılan şey, onun şaşmaz öğretisinin kesinliğidir.”
“Bir öğretinin etkililiği, onun anlamından değil kesinliğinden gelir.”
“Ancak anlamadığımız şeylerden kesinlikle emin olabiliriz.”
“En okumuş kesin inançlı kişide bile bir cehalet havası sezilir.”
“Hakiki öğreti, dünyanın bütün sorunlarının maymuncuğudur.”
“Onlar yalnızca rızıkları için değil, günlük yanılsamaları için de dua ediyorlardı.”
“Dünyaya yönelik ihtirassız bir tavrı olanlar, kendi benliğiyle uzlaşı içinde olanlardır sadece.”
“Tek başına duran insan; âciz, sefil ve günahkâr bir mahlûktur. Bu mahlûkun tek kurtuluş yolu, kendini reddetmesinde ve kutsal bir topluluğun (cemaat, ulus, parti vb.) bağrında kendine yeni bir hayat bulmasındadır.”
“Fanatik kişi, bir davaya esasen o davanın doğruluğu ve kutsallığı nedeniyle değil bir şeye tutunmak için duyduğu şiddetli ihtiyaç nedeniyle sarılır. O, uzlaşmaktan korkar ve kutsal davasının doğruluğunu, kesinliğini değerlendirme tekliflerini kabul etmez. Fakat kutsal bir davadan diğerine geçmekte güçlük çekmez.”
“Bir fanatik ikna edilemez; ancak kalben başka yöne döndürülebilir.”
“Birbirinin karşıt kutbunu oluşturuyormuş gibi görünseler de her çeşit fanatik, aynı uçta toplanır. Asıl zıt kutupları oluşturanlar fanatikler ile ılımlılardır ve bunlar asla bir araya gelmezler.”
“Çeşitli renklerdeki fanatikler komşu hayatı yaşarlar ve sanki aynı ailenin mensubudurlar. Bunların karşılıklı nefreti iki kardeş arasındaki nefrete benzer.”
“Fanatik dindarın karşıtı fanatik ateist değil, Tanrı’nın varlığını veya yokluğunu umursamayan kibar siniktir. Ateist, dindar bir kişidir; ateizm yeni bir dinmiş gibi inanır.”
“Şovenistin karşıtı vatan haini değil, şimdiki düzeni seven ve kahramanlık gösterip şehitlik derecesine ulaşmaktan hoşlanmayan makul vatandaştır.”
“Aşırı milliyetçilik ile vatan hainliği arasında ince bir çizgi vardır.”
(Eric HOFFER, 1951; “Kesin İnançlılar”, Çeviren: Erkıl Günur, Olvido Kitap; İstanbul 2019)