Düşünce tembeliyiz. Daha ne desin Cemil Meriç: “Düşüncenin kuduz köpek gibi kovalandığı bu ülkede düşünce adamı nasıl çıkar? Her aydınlığı yangın sanıp söndürmeye koşan zavallı insanlarım; karanlığa o kadar alışmışsınız ki yıldızlar bile rahatsız ediyor sizi.”
Düşünmenin akıl ve ruh sağlığımızı bozduğuna inanmasak Rodin’in “Düşünen Adam” heykelinin kopyasını Bakırköy’deki Prof. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin bahçesine koyar mıydık? ‘Düşünmeden alış-veriş etmeyin’ diye AVM’lerin girişine koyacak halimiz yok ya!
Giriştiğimiz işlerin sonunu pek düşünmediğimiz için nâdiren veya hasbelkader başarırız. Başaramadığımızda ise muhakkak bir bahanemiz vardır. Dış işlerimiz de iç işlerimizin kopyasıdır. Yahudiler şöyle, Amerika böyle; hep aynı şarkıyı söyle. Peki, niye öyle?
Örgütlü azınlıkların örgütlenmemiş çoğunlukları yönettiğini biliriz; iyi örgütlenmiş gurupların güçlü teşkilat yapılarına sahip devlet organizasyonlarında bile ciddi baskı unsuru olabildiklerini de görmeliyiz. Bkz: Lobicilik faaliyetleri.
Lobilerde başlayan ortak çıkar amaçlı güç birliktelikleri zamanla millî menfaatle hareket eden halk guruplarının kendi ülkeleri dışındaki iktisadî ve siyasî mekanizmaları etkileme sanatına dönüşmüş. Bu alanda malûmun ilânı olarak ilk üç; Yahudi/Musevî Lobisi, Rum/Yunan Lobisi ve Ermeni Lobisi şeklinde sıralanıyor.
Diaspora ise bir ulusun dış yayılımı fakat diaspora nüfusuna sahip her milletin lobicilik becerisi yok. Dünya ölçeğinde bir numara olan Yahudi Lobisi sadece ABD’nin değil gelişmiş ülkelerin ve uluslararası teşkilatların küresel politikalarında belirleyici olabiliyor. Bu aklı lânetlemek yerine takdir edelim; önce kopya edelim, sonra boy ölçüşme yahut pazarlık aşamasına geçelim.
Arap İnsan Denizinin ortasında farklı noktalara dağılmış klanik topluluklarla 1948’de bir Devlet kurmak ve bunu 72 yıldır sürdürebilmek büyük başarı; kabul edelim. Biz daha onu sindirememişken o Batı Şeria’yı ilhak, Gazze’yi izole, Güney Lübnan’ı işgal, İçsavaş’la bölündükten sonra Golan’daki işgali Şam’a dek genişletme hazırlıklarını ve başta Ürdün olmak üzere Mısır, Irak, Suud vb. Arap ülke yönetimlerini kontrol altında tutma alışkanlıklarını da sürdürüyorlar.
Yunanistan niçin Avrupa’nın şımarık çocuğu? Amerika’da ve Avrupa’da lobiciliğin hakkını veriyorlar da ondan. Avrupa ülkelerindeki Türk nüfusu neredeyse Yunanistan’ın ülke nüfusuna erişmek üzere de bizimkiler en basitinden sosyal medyada olsun Yunanlıların yarısı kadar bile ses getirebilirler mi? Almanya’daki 4 milyonluk diasporamız Alman dış politikasında Yunanistan’ın ayrıcalıklı konumuna Türkiye’yi getiremez miydi?
Ermenistan niçin Kafkasların şımarık çocuğu? Amerika Birleşik Devletleri’ndeki 1 milyon Ermeni’nin, Rusya Federasyonu’ndaki 1,5 milyon Ermeni’nin organize etkinliğini bırakın; Fransa’daki 500 bin Türk, aynı sayıdaki Ermeni’nin güç temerküzünün 40’da 1’ine sahip mi? Değilse sorun ne?
İran’daki, Lübnan’daki, Suriye’deki ve Lâtin Amerika ülkelerindeki Ermeni etkisini bir yana bırakalım; Türkiye’deki etkisi nedir, onu tartışalım. Türkiye için; 1-Ermeni Lobisi, 2.Yunan Lobisi, 3.İsrail Lobisi diyebilir miyiz? Yapmadığımız Soykırımın özrünü bize kendi özyurdumuzda hangi güç diletmişti? HDP sözcüleri her fırsatta neden Ermeni kimliğini Kürt kimliğiyle eşleştirmeye çalışır? TC Hükümeti’nin AB Bakanı (2015) siftah-bismillah ilk açıklamasında bir asır önce Ermenilerin katledildiğini çok açık ve net söyleyebilirken çeyrek asır önceki Karabağ Soykırımını görmezden gelerek ‘barış’ yanlısı (!) politikadan nemalanmaya devam edebiliyor. Azerbaycan şehirlerindeki sivil halka yönelik savaş suçuna cümle kurma ama Kumpkapı’daki Ermeni Patrikhanesi’nin sokağından korna çalarak geçen arabaların 3 gün boyunca ‘saygı’ gevişini getir.
Akıl güçtür, akılsız lobu lop et bilir. Önce beyin bilinci, sonra lobi gücü dileyeyim.