TORBA Yasaya Giren TMSF Düzenlemesi ve Türkiye Ekonomisine Etkileri
İş dünyasının güvenini kaybetmesi, yatırım ortamının daralması ve yabancı sermayenin kaçışı gibi riskler, Türkiye’nin uzun vadeli ekonomik geleceğini tehdit ediyor. Mevcut ekonomik krizi derinleştirebilecek bu tarz düzenlemeler yerine, yatırım ortamını güçlendiren, hukuki güvenliği artıran ve ekonomik büyümeyi destekleyen reformlara ihtiyaç var
Türkiye’de son yıllarda giderek derinleşen ekonomik kriz, iş dünyasında büyük bir belirsizlik yaratıyor. Artan enflasyon, döviz kuru dalgalanmaları ve yüksek faiz ortamı, yatırımcıların önünü görmesini zorlaştırırken, hukuki düzenlemelerdeki istikrarsızlık da iş dünyasını tedirgin ediyor. Son olarak, Türkiye Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) başta olmak üzere birçok iş dünyası temsilcisinin tepkisini çeken TMSF düzenlemesi, torba yasa kapsamında yeniden gündeme geldi. Daha önce de tartışmalara neden olan bu düzenleme, muhalefetin baskılarıyla geri çekilmişti. Ancak iktidar, bu düzenlemeyi tekrar gündeme getirerek, kayyum atamalarına ve devletin şirketlere müdahalesine olanak tanıyacak yeni adımlar atmaya hazırlanıyor.
TMSF Düzenlemesi Neler Getiriyor?
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) daha fazla yetki tanıyan bu düzenleme, belirli durumlarda şirketlerin yönetiminin daha kolay bir şekilde devralınmasını öngörüyor. Özellikle, devletin ‘milli güvenlik’ ya da ‘terör bağlantısı’ gibi gerekçelerle şirketlere el koymasının önünü açan bu yasa, iş dünyasında büyük bir kaygıya yol açıyor. Muhalefet ve ekonomi çevreleri, bu yetkinin kötüye kullanılabileceği ve siyasi amaçlarla şirketlerin hedef alınabileceği endişesini taşıyor.
İş Dünyasında Yankıları
TÜSİAD ve diğer iş dünyası örgütleri, böyle bir düzenlemenin yatırım ortamını zedeleyeceğini ve şirketlerin geleceğe yönelik plan yapmasını zorlaştıracağını belirtiyor. Zira özel sektörde faaliyet gösteren büyük şirketlerin bile bir gecede devlet müdahalesine maruz kalabileceği bir ortamda, yatırımcıların güveni büyük ölçüde sarsılabilir. İş dünyasında en önemli unsurlardan biri olan öngörülebilirlik, bu tür yasalarla daha da zayıflıyor. Küresel yatırımcılar için hukukun üstünlüğü ve mülkiyet haklarının korunması büyük önem taşırken, bu tarz düzenlemeler Türkiye’nin uluslararası yatırım çekme kapasitesini olumsuz etkileyebilir.
Ekonomik Güven ve Yatırım Ortamı Açısından Etkiler
Ekonomik güven, yalnızca yerel yatırımcılar için değil, yabancı sermaye açısından da kritik bir unsur. Son yıllarda Türkiye’ye doğrudan yabancı yatırımın azalmasının temel nedenlerinden biri, hukuki ve ekonomik istikrarsızlık. Torba yasa ile getirilen bu düzenleme, şirketlerin keyfi şekilde yönetim değişikliğine uğraması riskini doğuruyor. Bunun en büyük sonucu, yabancı yatırımcıların Türkiye’ye olan ilgisinin daha da azalması ve mevcut yatırımların geri çekilmesi olabilir. Zaten kırılgan olan ekonomi, doğrudan yatırımların azalmasıyla daha da zor bir sürece girebilir.
Ayrıca, iç piyasada da iş dünyasının devlete karşı temkinli bir duruş sergilemesine neden olabilir. Özel sektörde faaliyet gösteren büyük holdingler ve sanayi kuruluşları, devlet müdahalesi riskine karşı yatırımlarını yurt dışına taşıma ya da büyüme stratejilerini revize etme yoluna gidebilir. Bu da ekonomik büyüme oranlarının daha da düşmesine, işsizliğin artmasına ve piyasa daralmasına neden olabilir.
Derinleşen Ekonomik Kriz ve Olası Kötü Senaryolar
Türkiye ekonomisi, yüksek enflasyon, bütçe açığı ve artan dış borç gibi yapısal sorunlarla mücadele ediyor. Tüm bunlara ek olarak, hukuki güvencesizliğin artması ve devletin ekonomi üzerindeki kontrolünü genişletmesi, krizden çıkışı daha da zorlaştırabilir. Önümüzdeki süreçte:
- Yatırımların Daha da Azalması: Türkiye’ye giren doğrudan yabancı yatırım miktarı zaten düşüşteyken, bu tür yasal düzenlemelerle birlikte iyice dibe vurabilir. Özel sektör yatırımları da durma noktasına gelebilir.
- İşsizlik Oranlarının Artması: Şirketlerin büyüme ve yatırım iştahının azalması, yeni iş imkanlarının yaratılmasını engelleyebilir. İşsizliğin artması, tüketici harcamalarında daralma yaratır ve bu da iç talebi zayıflatır.
- Kredi ve Finansman Erişiminde Zorluklar: Hukuki belirsizlik, bankacılık sektörünü de etkileyebilir. Şirketler, kayyum riski nedeniyle kredi almakta zorlanabilir ve bankalar, riskleri minimize etmek adına kredi musluklarını kısmak zorunda kalabilir.
- Ekonomik Krizin Daha Derinleşmesi: Tüm bu gelişmeler, mevcut ekonomik krizi daha da derinleştirebilir. Enflasyon, kur krizleri ve gelir dağılımındaki adaletsizlik artarken, halkın alım gücü iyice düşebilir.
Sonuç
TMSF’ye geniş yetkiler tanıyan bu düzenleme, ekonomik istikrarsızlığın daha da artmasına neden olabilecek potansiyelde. İş dünyasının güvenini kaybetmesi, yatırım ortamının daralması ve yabancı sermayenin kaçışı gibi riskler, Türkiye’nin uzun vadeli ekonomik geleceğini tehdit ediyor. Mevcut ekonomik krizi derinleştirebilecek bu tarz düzenlemeler yerine, yatırım ortamını güçlendiren, hukuki güvenliği artıran ve ekonomik büyümeyi destekleyen reformlara ihtiyaç var. Aksi takdirde, Türkiye ekonomisini daha büyük krizler bekliyor olabilir.