Roza Kurban
Roza Kurban

Süyümbike ve 1552 Kazan Şehitlerini Anma – Kazan Tatarlarının Dünü ve Bugünü

İnsanoğlu her daim kim olduğunu, nereden geldiğini ve geleceğini belirleyecek olan geçmişini merak etmiştir. Toplumları, milletleri, kuruluşları etkileyen hareketlerden doğan, olayları zaman ve yer göstererek anlatan, bu olaylar arasındaki ilişkileri, daha önceki ve sonraki olaylar arasındaki bağlantılarını, karşılıklı etkilenmeleri, her milletin kurduğu medeniyetleri, kendi iç sorunlarını inceleyen bilim dalına tarih denir. Bir millet için tarihin önemini tarihçiler her zaman dile getirmektedir. Örneğin, ünlü Tatar tarihçisi Hadi Atlasi (1876–1938): “ İnsanı gerçek anlamda insan yapan bilimlerin ilki hiç şüphesiz tarih bilimidir. Kendisinin kim olduğunu bilmeyen insan ne kadar duygusuzsa, ulusunun tarihini bilmeyen insan da o kadar duygusuzdur.”, demiştir (Atlasi 1993: 16)[1]. Prof.Dr. Halil İnalcık konuyla ilgili şunları yazmıştır: “Milletleri millet yapan tarihleri ve kültürleridir. Tarihsiz bir millet, kişiliğini kaybetmiş bir bireye benzer.” Söylenen bu sözlerin doğruluğunda şüphe yoktur.
 
Bugün konumuz Kazan Tatar Türkleridir. Kazan Tatarları tarih sayfasında derin iz bırakan, kökleri çok eskilere dayanan bir millettir. Konuyla ilgili tarihçi İklil Kurban şöyle demiştir: “ Çin Seddi’nin kuzeyinde kılıç sallayan korkusuz eski Tatarlar, bağımsızlıklarına düşkün eski Bulgarlar, Karadeniz bozkırlarında at oynatmış sarışın Kıpçaklar, dünya ticaretine ev sahipliği yapmış tüccar İdil boyu Bulgarları ve başkalarını imrendirecek kadar medeniyetler yaratmış bugünkü Tatarlar.(Kurban 2014: 13) Tarihçilerin fikrine göre, Kazan Tatarlarının geçmişi ünlü Hun hükümdarı Atilla’dan (400–453) başlayarak günümüze kadar gelmiştir. Bir zamanlar büyük imparatorluklar kuran Kazan Tatarlarının şanlı tarihi dillere destandır. Kazan Tatarlarının geçmiş tarihi hakkındaki yazılı belgeler sırasıyla Çin, Fars, Ermeni – Roma-Bizans, Arap, Rus ve Tatar kaynaklarında bulunmaktadır.
 
Kazan Hanlığının Kuruluşu ve Hanları
 
Süyümbike ve 1552 Kazan Şehitleri, yan yana yazılan ve anılan kelimelerdir. Zira bu sözcükler birbirini tamamlayan, Rus zulmünün tarihteki kanıtıdır. Altın Ordu Devleti’nin çöküşü Türk Dünyası’nın parçalanmasına neden olmuştur. Akabinde Kazan Hanlığı, Astrahan Hanlığı, Nogay Hanlığı, Sibirya Hanlığı, Kırım Hanlığı gibi birçok hanlıklar meydana gelmiştir. Kazan Hanlığı’nın kuruluşu, kurucusu ve kuruluş tarihi ile ilgili çeşitli fikirler vardır. Bazı tarihçilere göre, Kazan Hanlığı 1436–1437 yıllarında Uluğ Muhammed Han tarafından kurulmuş, bazılarına göre, Uluğ Muhammed Han’ın oğlu Mahmut Han tarafından 1445 yılında kurulmuş, bazılarına göre ise Kazan eski Bulgar emirlerinin idaresinde olup, 1436–1445 yıllarında sadece hanedanın değişmesi ile ortaya çıkmıştır. Kazan Hanlığı, Altın Orda Devleti’nin devamı, Bulgar Devleti’nin varisidir. Uluğ Muhammed Han (?-1446), Cengiz Han’ın oğlu Cuci soyundan Tuka-Timur koluna mensup olan İçkili Hasan’ın oğludur. Uluğ Muhammed Han, Kazan Hanlığı’na geldiği sırada Saray tahtına Timur Kutluk’un torunu Muhammed geçmiştir. İşte bu iki Muhammed’i birbirinden ayırmak için, Kazan Hanı’na Uluğ (ulu, büyük), Saray Hanı’na ise Keçe (Küçük) denmiştir. (Kurban 2014: 83). 
 
Uluğ Muhammed Han büyük bir devlet adamı, aynı zamanda usta bir kumandandır. 7 Temmuz 1445 tarihinde Suzdal şehri yakınlarındaki Rus-Tatar savaşında Uluğ Muhammed Han’ın Rus kuvvetlerini yenerek Knyaz II.Vasiliy’i esir alması Kazan Hanı’nın büyük bir başarısıdır. II.Vasiliy, Uluğ Muhammed Han’ın tüm isteklerini kabul etmiştir. Bu anlaşmaya göre, Ruslar Kazan Hanlığı’na 200 bin Ruble gibi büyük bir miktar para ödemek zorunda kalmıştır. Esir düşen Knyaz II.Vasiliy, bir müddet sonra serbest bırakılmış ve çok sayıda Kazan Bey’i ile birlikte Moskova’ya dönmüştür. II.Vasiliy, Kazan Beylerini yüksek memuriyetlere atamıştır. Ayrıca, Oka Boyunda Mişerlerin yoğun olduğu bölgeyi Uluğ Muhammed Han’ın oğlu Kasım’a vermek zorunda kalmıştır. Böylece Moskova’nın yanı başında yeni bir Tatar Hanlığı-Kasım Hanlığı kurulmuştur. Kasım Hanlığı’nın kurulması her ne kadar bir başarı gibi görünse de Kazan Hanlığı’nın bütünlüğünün bozulmasının bir işaretidir.
 
Kazan Hanlığı, Uluğ Muhammed Han’dan sonra 1460’lı yıllardan başlayarak 1552 Kazan Hanlığı’nın çöküşüne kadar cereyan eden süre içerisinde ‘Rus taraftarı’ ve ‘Ruslara karşı’ iki cephe arasında bitmek bilmeyen taht kavgası, Kazan Tatar asıllı tarihçi Akdes Nimet Kurat tarafından “Kazan’ın ezeli iç hastalığı” olarak değerlendirilmiştir. (Kurban 2014: 84). Bu taht kavgasını daha iyi gözlemlemek için Kazan Hanlarının listesine ve hanlık yıllarına bakmak yeterlidir:

  1. Uluğ Muhammed Han, 1446 (Saraylı).

  2. Mahmud, 1446–1462 (Saraylı), Uluğ Muhammed’in oğlu. (16 yıl)

  3. Halil, 1462–1467 (Saraylı), Mahmud’un oğlu. (5 yıl)

  4. İbrahim, 1467–1479 (Saraylı), Mahmud’un oğlu. (13 yıl)

  5. Ali (İlham), 1479–1487 (Saraylı), İbrahim’in oğlu. (8 yıl)

  6. Muhammed Emin, 1487–1495 (Saraylı), İbrahim’in oğlu. (8 yıl)

  7. Mamuk, 1495–1496 (Sibiryalı), İbak’ın oğlu. (1 yıl)

  8. Abdüllatif, 1496–1502 (Saraylı), İbrahim’in oğlu. (6 yıl)

  9. Muhammed Emin, 1502–1518 (Saraylı), İbrahim’in oğlu. (16 yıl)

  10. Şah Ali, 1519–1521 (Kasımlı), Şeyh Evliyar’ın oğlu. (2 yıl)

  11. Sahib Giray, 1521–1524 (Kırımlı), Mengli Giray’ın oğlu. (3 yıl)

  12. Safa Giray, 1524–1531 (Kırımlı), Fatih’in oğlu. (7 yıl)

  13. Can Ali, 1531–1533 (Kasımlı), Şeyh Evliyar’ın oğlu. (2 yıl)

  14. Safa Giray, 1533–1546 (Kırımlı), Fatih’in oğlu. (13 yıl)

  15. Şah Ali, 1546 (bir ay) (Kasımlı), Şeyh Evliyar’ın oğlu. (1 ay)

  16. Safa Giray, 1546–1549 (Kırımlı), Fatih’in oğlu. (3 yıl)

  17. Ötemiş Giray, 1549–1551 (Kırımlı), Safa Giray’ın oğlu. (2 yıl)

  18. Şah Ali, 1551–1552 (Kasımlı), Şeyh Evliyar’ın oğlu. (1 yıl)

  19. Yadker, 1552 (Astrahanlı), Muhammed Kasım’ın oğlu.

  20. Ali Ekrem, 1553-1556’da Yusuf’un oğlu (Kazan işgal edildikten sonra, üç yıl Çalım Kalesinde hanlık yapmıştır).

Yukarıda görüldüğü üzere Kazan Hanlığı’nın hüküm sürdüğü yüz yılı aşkın bir süreç içerisinde tahta 19 tane hanın gelmesi, onların bir kısmının Rus yanlısı olması hiçbir şekilde Kazan Hanlığı ve Kazan Tatarları yararına olmamış, aksine Hanlığın güçsüz ve savunmasız hale gelmesine akabinde çöküşüne neden olmuştur. Bir de bunun dışında Rusların durmaksızın Kazan Hanlığı’na saldırması, “sürekli savaş” durumu Kazan Hanlığı’nın çöküş nedenlerinden birisidir. 1460–1552 yılları arasında Ruslar Kazan’a 25 defa saldırmış, bunun karşında Tatarlar Ruslara 8 defa saldırmıştır. Tatarların bu saldırısı Moskova’ya değil de Kazan Hanlığı sınırlarındaki Rus kalelerine yönelik olmuştur. (Kurban 2014: 85).
 
Kazan Hanlığı’na ilk büyük saldırı 1487 yılında gerçekleşmiştir. Nogay kuvvetlerine dayanarak Kazan tahtına çıkan Ali Han’in idaresinden memnun kalmayan III.İvan, Kazan’ı işgal kararı almıştır. Bu karar gereği, Kazan Kalesi 1487 yılında Rus Ordu’su tarafından kuşatılmış, Kazanlılar Ali Han’ı tahttan indirmiş ve Ruslarla anlaşmıştır. Ruslarla yapılan anlaşma sonucunda Muhammed Emin tahta oturmuş, 9 Temmuz 1487 tarihinde ilk defa bir miktar Rus askeri Kazan şehrine girmiştir. Moskova-Kazan arasında yapılan bu anlaşma, artık Kazan Hanlığı’nın bağımsızlığını yitirdiğinin habercisidir. Bundan sonra Kazan Hanlığı tahtına atanacak olan han, Rusların seçimi ve onayıyla gerçekleşecektir. Bu olaydan sonra III.İvan Bulgarskiy (Bulgar Bey’ı) lakabını almıştır. (Kurban 2014: 86). Başlangıçta Rus yanlısı olarak bilinen Muhammed Emin, belli bir zaman sonra Rusların elinde kukla haline geldiğinin farkına varmıştır. 1502 yılında tekrar Kazan tahtına oturan Muhammed Emin’in Ruslara karşı fikirleri değişmiş ve o milletinin tarafına geçmiştir. 1505 yılında Kazan’daki Rusları kılıçtan geçiren Muhammed Emin Han, Kazan-Moskova arasındaki savaşlara neden olmuştur. Savaşlar sonucunda Moskova-Kazan arasında “Ebedi Barış” anlaşması imzalanmıştır. Ancak bu ‘ebedi barış’ sadece sözde kalmıştır.
 
Süyümbike’nin Siyaset Sahnesine Çıkışı
 
Kazan Hanlığı tahtına oturan hanların biri yerine diğeri gelmiş, ancak kim gelirse gelsin ister Rus yanlısı, ister Rus karşıtı olan han olsun tahta oturması Moskova’nın onayıyla gerçekleşmiştir. Kazan Hanlığı’nda Rus nüfuzu o derece kuvvetlenmiştir ki, hanların evliliği bile Moskova’nın onayıyla gerçekleşmiştir. Kazan Hanlığı tahtına Ruslar tarafından oturtulanlar arasında, Şah Ali ve Can Ali adında iki kardeş de vardır. Altın Ordu hanlarından Küçük Muhammed’in soyundan gelen bu iki kardeşi tarihçi Hadi Atlasi “Ruslar tarafından kullanılan ulusal şuurdan yoksun kişilerdi” şeklinde değerlendirmiştir. (Atlasi 1993: 299). Kazan hanları arasında Kırım kökenli olan Sahip Giray ve Safa Giray Hanlar da vardır. Ancak Kazanlılar arasında, bilhassa yüksek tabakada Kırım’dan gelen yabancılara karşı bir memnuniyetsizlik söz konusu olmuştur. Kazan’da Ruslarla anlaşmak isteyen Rus taraftarları, bu yabancıları şehirden uzaklaştırmak istemiş ve 1531 yılının Mayıs ayında Safa Giray Han’a karşı bir ayaklanma çıkmıştır. Han ailesiyle birlikte kaynatası olan Nogay Hanı Mamay’ın yanına kaçmıştır. Ruslar, Kazan tahtına Şah Ali’yi oturtmak istemiş, ancak Kazanlılar Şah Ali’yi sevmedikleri için Can Ali’nin tahta geçmesini kararlaştırmışlardır. Henüz 15 yaşında olan Can Ali 29 Haziran 1531 tarihinde Kazan Hanlığı tahtına oturmuştur. Genç olan han devleti tek başına yönetememiştir. Yönetim hükümetin elinde olmuş, hükümetin başında ise saltanat vekili olan han kızı Gevherşad bulunmuştur. (Hudyakov 2009: 124). 1533 yılında Can Ali Han, Nogay Han’ı Yusuf’un kızı Süyümbike (1519-1557) ile evlenmek istediğini Moskova Knyazı III.Vasiliy’e iletmiş ve knyaz bu evliliği onaylamıştır. Nogay Han’ı Yusuf da kızını Can Ali’ye vermeyi uygun görmüştür. Bu teklifin kabul edilmesinin altında çeşitli siyasi sebeplerin olduğunu söylemek mümkündür. Atlasi, Can Ali ile Süyümbike’nin evliliğinin Kazan-Nogay Hanlıkları arasımdaki ilişkilere nasıl yansıdığını şöyle dile getirmiştir: “Nogay mirzaları, Kazan Hanlığı’na husumet besleseler de, kızlarını gelin olarak vermeyi uygun buluyorlardı. Can Ali Han’ın, Süyün Bike ile evlenmesine karşı çıkan olmadığı için bu evlilik gerçekleşti. İki Türk uruğu arasındaki bu dünürlük, Kazanlılar ve Nogaylıları birbirine yaklaştırdı ve iki taraf arasında elçiler gidip gelmeye başladı. Kazan yurdu ile Nogay yurdu arasındaki geçmişe dayanan düşmanlık bu ilişkiler neticesinde azalmaya başlamıştı.” (Atlasi 2004: 20). Yusuf Han, milli şuuru yüksek olan bir şahsiyettir. Kızını Rus yanlısı Can Ali ile evlenmesine razı gelmesinin birkaç milli ve siyasi nedeni olduğunu söylemek mümkündür. İlk neden, milli şuuru yüksek olan Süyümbike’nin millilikten yoksun olan Can Ali’ni etkileyeceğini ve kendi taraflarına çekebileceklerini düşünmesindendir. Diğer neden ise, Altın Ordu Devleti’nin çöküşünden sonra paramparça olan Türk Dünyası’nı tekrar tek çatı altında toplayarak birleştirmek ve Ruslara karşı birlikte direnmektir. Yusuf Han’ın Türkleri birleştirme fikri bir yere kadar işe yaramış, o dönem Kazan-Nogay-Kırım gruplarını tek çatı altında toplamayı başarmıştır. Dillere destan güzelliğiyle etrafa nam salan Süyümbike, asaleti, zekâsı ile de Kazan Hanlığı’nın en sevilen, en sayılan ve en cesur kadını olmuştur. Zengin, fakir ayırt etmeden herkese eşit davranan Süyümbike, o gün bugündür Kazan Tatar Türklerinin kalbindedir.
 
Milli ruhlu Süyümbike, Can Ali ile anlaşamamıştır. Nogay Sarayı’nın Rus elçisi D.Gubin, Süyümbike’nin babası Yusuf Han’a yazdığı mektuptan söz etmiştir. Süyümbike mektubunda, Can Ali Han’ın onu sevmediğini, yazmıştır. Bu durumdan rahatsız olan Yusuf Han, Kazanlıları Can Ali’nin tahttan indirilmesi konusunda kışkırtmıştır. 1535 yılında Kazanlılar Can Ali Han’a karşı ayaklanmış ve bunun sonucunda 25 Eylül 1535 tarihinde Can Ali Han kendi halkı tarafından öldürülmüştür.[2] (Atlasi 2004: 21). Can Ali’nin ölümünden sonra Süyümbike dul, Kazan Hanlığı da hansız kalmıştır. Geleneklere göre, hanın ölümünden sonra hanbikeleri, ölen hanın varisi veya kardeşi ile evlendirilmiştir. Can Ali’nin ölüm haberini alan Safa Giray Kazan’a geri dönmüş, Kazan Hanlığı tahtına ikinci kez oturmuş ve dul kalan Süyümbike ile evlenmiştir. Safa Giray Han, Ocak 1536’da Nijniy Novgorod’a, 1536’nın yaz aylarında Kostroma’ya ve 1537, 1540 yılının Aralık aylarında Murom şehirlerine baskın düzenlemiştir. Bu baskınlarda Rusları mağlup eden Kazanlılar çok sayıda ganimet ve esir elde etmiştir. Tüm bunlara rağmen Kazan’da her zaman var olan Kırım hanlarını yabancı gören ve sevmeyenlerin sayısı az olmamıştır. Bunun sonucunda, 1546 yılının başlarında Kazan’da Safa Giray Han’a karşı ayaklanma patlak vermiştir. Safa Giray Han, hanlığı terk etmek zorunda kalmıştır. Ayaklanma sırasında Kazan’da bulunan birçok Kırımlı da öldürülmüştür. Ailesini Kazan’da bırakıp, Nogay Hanlığı’nın başkenti Saraycık’a gitmek zorunda kalan Safa Giray Kırım ve Nogay Ordularının desteğiyle 1546 yılının Temmuz ayında Kazan’a gelerek üçüncü kez Kazan Hanlığı tahtına oturmuştur. Ancak çok geçmeden 1549 yılının Mart’ın Safa Giray Han aniden ölmüştür. Böylece, Kazan hansız, Süyümbike tekrar dul, Ötemiş Giray ise yetim kalmıştır. Safa Giray’ın ölümünden sonra hanın oğlu Ötemiş Giray (1546–1566) han ilan edilmiştir. Ancak Ötemiş henüz 2 yaşında olduğundan devlet işlerine Süyümbike bakmıştır. Gün geçtikçe artan Rus tehdidine karşı Kazan Hanlığı’na olgun bir kişinin han olması hem Kazanlıların hem de Süyümbike’nin isteğidir. Süyümbike, Kırım’da bulunan Safa Giray’ın amcası Sahib Giray’a Kazan’daki durumu anlatan bir mektup yazmıştır. Daha önce Kazan’da hanlık yapan Sahib Giray durumu çabuk kavramış ve Kazan tahtına kardeşi Mübarek Giray’ın oğlu Devlet Giray’ı uygun bulmuştur. Ancak Devlet Giray o sırada İstanbul’da olduğu için, Sahib Giray Kanuni Sultan Süleyman’a mektup yazmış ve Devlet Giray’ı han olarak Kazan’a gönderilmesini rica etmiştir. Bu rica yerine getirilmemiş, aksine hayret verecek bir gelişme yaşanmıştır. Sultan paşalarıyla yaptığı istişareden sonra Kırım Hanı Sahib Giray öldürülmüş, yerine Devlet Giray tayın edilmiştir. Böylece, Süyümbike ve Kazanlıların isteği sonuçsuz kalmıştır. “Hansız” kalan Kazan, Ruslar için bir “ganimet” haline gelmiştir. Kazan mirzaları, 1549 yılının Haziran ayında sulh istemek için Çar IV.İvan’a[3] Ötemiş Giray Han adından bir mektup göndermişlerdir. IV.İvan bu mektuba cevaben sulh meselesinin mektup aracılığıyla görüşülmesinin uygun olmadığını, bu tür sorunların elçi aracılığıyla çözülmesi gerektiğini bildirmiştir. Kendisi ise sahipsiz kalan Kazan’ı ele geçirmek için hazırlıklara başlamıştır.
 
Zöye Kalesi’nin İnşa Edilmesi
 
Kazan’daki bu karışık durumdan yararlanmak isteyen IV.İvan Kazan’a sefer düzenleme kararı almıştır. 24 Kasım 1549 tarihinde Moskova’dan yola çıkan Rus askerleri 14 Şubat 1550 tarihinde Kazan şehrini kuşatmıştır. Sayısı 150 bin olduğu tahmin edilen Rus birliği Kazan’ın üstüne topla saldırmış, ancak Kazanlıların azimli direnişi ile karşılaşan Ruslar geri çekilmek zorunda kalmışlardır. Z.V. Togan’a göre, bu korkunç anlarda gayretli ve akıllı kadın olan Süyümbike, kalenin üstüne çıkarak savaşı yönetmiştir. Kazan’ı almakta kararlı olan IV.İvan Moskova’ya dönüş yolunda, Zöye Nehri’nin[4] İdil’e döküldüğü yerdeki tepeyi incelemiştir. IV.İvan, Kazan’a 30 km uzaklıkta olan bu tepeden Kazan’ın rahatlıkla görülebildiğinin farkına varmıştır. Beraberindeki Şah Ali, Rus knyazları ve Tatar mirzaları da manzaraya hayran kalmıştır. IV.İvan, “Buraya bir kale yapacağız, burada bir Hıristiyan şehri doğacaktır” demiştir. (Kurban 2014: 88). Kazan Hanlığı topraklarında şehir inşa etme fikri Rusların Kazan’a yaptığı başarısız seferlerden sonra ortaya konmuş ve 1547 yılında Çar bu konuda ikna edilmiştir. Şehrin yapımı için gereken kereste ve diğer malzemeler Rus topraklarında hazırlanmış ve nehir yoluyla Zöye’ye ulaştırılmıştır. Şehrin inşası sırasında IV.İvan’a en büyük destek tekrar Kazan tahtına oturmak isteyen Şah Ali’den gelmiştir. Kazanlıların dikkatini başka yöne çekmek ve Kazan’a giriş çıkışları kontrol altına almak için Rus askerleri İdil, Çulman ve Nokrat Nehirlerinden geçiş yolarını kapatmışlardır. Diğer tarafta ise şehrin yapımı tüm hızıyla sürmüştür. 24 Mayıs 1551 tarihinde tamamlanan kale, 1 ay gibi kısa bir süre içerisinde yapılıvermiştir. Ani düşman saldırısından korunmak amaçlı kale İdil Nehri’nden 3 km kadar içeride inşa edilmiştir. İki buçuk km çapında Elips şeklinde olan bu kalede 18 gözetleme kulesi, Troitskiy Katedrali ve Rojdestvenskiy Kilisesi bulunmuştur. Başlangıçta İvan-şehir olarak adlandırılan bu kale Rus ordusunun karargâhı olmuştur. Daha sonra şehrin adı Yeni Şehir Sviyajsk olarak adlandırılmaya başlanmış ve resmi kayıtlarda da bu şekilde yazılmıştır. Sonraki yıllarda ise sadece Sviyajsk olarak adlandırılmıştır. Bu kale şehrin yapılması Kazan Hanlığı’nın işgalinde önemli rol oynadığı gibi, ondan sonraki yıllarda da Ruslar için önemini yitirmemiştir. XVI. yüzyılın ikinci yarısından XVII. yüzyıl sonlarına kadar idari ve ticaret merkezi olmuştur. Rusların zorla Hıristiyanlaştırma siyasetini yürüttüğü dönemlerde ise Sviyajsk bir manastır şehri haline gelmiştir. (Fehner 1978: 217–221). Kalenin inşası sırasında IV.İvan, İdil’in sağ kıyısında ikamet eden “dağ tarafı” halkları Çuvaş, Mari ve bir kısım Mordva’yı kendi tarafına çekerek  güvenilir bir arka hazırlamıştır. Ayrıca IV.İvan “dağ tarafı” halkına 3 yıl haraçtan muaf tutacağı sözünü vermiştir. Konuyla ilgili Rus vakanüvisleri bundan Rus siyasetinin başarısı olarak söz etmiş ve şunları yazmıştır: “Yabancılar arasında, hatta Tatarlar arasında da Kazan Hanlığı’na ihanet eden kişiler çıkmıştır. Bunlar Rus uyrukluğuna geçerek, bunun karşılığında 3 yıllığına haraç ödemekten kurtulmuşlar, hediyeler – maaş, kürk, para almışlardır… Çar onlara yüksek maaş vermiş, kendi sofrasında yedirmiş ve içirmiştir. Beylere, mirzalara ve yüzbaşı Kazanlılara kadife, altın ve kürkler vermiş; diğer Çuvaş ve Çirmeşlere emprime ipek ve atlas vermiş; gençlere ise kaftanlar, çuhalar, sincap kürkler vermiştir. Çar herkese silah, at ve para hediye etmiştir. Çarın verdiği maaş eksilmez; Çar daha fazla şey ekler; onları kendi askerinden daha fazla sayar.” (Hudyakov 2009: 171–172).
 
Süyümbike’nin Esir Edilmesi
 
16 Mayıs 1551 tarihinde Kazan bir kez daha Rus askerleri tarafından abluka altına alınmıştır. Kazan’ın iç vaziyeti karışıktır: Kırım mirzaları ile Kazan mirzaları arasında anlaşmazlık artmıştır. Kazan mirzaları Ruslarla barış, Kırım mirzaları ise savaş istemektedir. Kazanlılar çoğunlukta olduğundan, Kırımlılar sözlerini geçirememiş ve 300 Kırımlı şehirden ayrılmıştır. Nokrat boyunda Ruslarla karşılaşan Kırımlıların büyük çoğunluğu öldürülmüştür. Kırımlıların gitmesiyle Kazan mirzaları IV.İvan’a barı&

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!