Özgür Çelik
Özgür Çelik

Yusuf Akçura – Geçmişten Geleceğe, 21. Yüzyıla Ufuk Gözleten Bir Düşünür

featured

Yusuf Akçura, Türk düşünce tarihinin önemli figürlerinden birisidir. 1935 yılında hayata veda eden Akçura, geriye bıraktığı eserleri, fikirleri ve derin analizleri ile günümüze kadar uzanan bir etki yaratmıştır. Özellikle, Türk milletinin modernleşme sürecine dair ileri görüşlü önerileri, Akçura’yı sadece dönemi için değil, aynı zamanda 21. yüzyıl için de önemli bir düşünür kılmaktadır. Akçura’nın düşüncelerini, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş dönemi ve erken Cumhuriyet yıllarındaki sosyo-politik bağlamdan çıkararak, günümüz Türk dünyasına dair yansımalara doğru uzanmak, onun fikirlerini daha doğru değerlendirmemize olanak tanıyacaktır.

Yusuf Akçura’nın düşünsel gelişimi, Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarında, özellikle de Tanzimat ve Meşrutiyet dönemi içindeki yoğun toplumsal değişimlere paralel olarak şekillenmiştir. 19. yüzyılın sonlarına doğru Osmanlı, bir taraftan Batı’nın etkisi altında hızla değişirken, diğer taraftan kendi içindeki çok etnikli yapısı, imparatorluğun yapısını tehdit eden milliyetçilik akımlarına karşı koymaya çalışıyordu. Bu dönemde, Akçura, Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu buhrandan çıkabilmesi için derin bir değişim ve reform önermiştir. Ancak onun reform anlayışı, sadece siyasi ve ekonomik reformlarla sınırlı kalmayıp, aynı zamanda bir kültürel ve entelektüel dönüşümü de gerektiriyordu.

Akçura’nın en bilinen eserlerinden biri olan “Üç Tarz-ı Siyaset”, hem Osmanlı İmparatorluğu’nun hem de Türk milletinin geleceğine dair derin bir bakış açısı sunar. Akçura, bu eserde, Türk milletinin varlığını sürdürebilmesi için üç ana siyasi modelin tartışılabileceğini belirtir: İslamcılık, Osmanlıcılık ve Türkçülük. Her bir akımın, dönemin koşullarına göre birtakım avantajları ve zaafları olduğunu savunan Akçura, Türkçülüğü en uygun çözüm yolu olarak önermiştir. Bu düşünce hem kültürel bir aidiyetin güçlendirilmesini hem de toplumsal bir yeniden yapılanmayı hedeflemiştir.

Akçura, milliyetçilik anlayışını sadece etnik kimlik üzerinden değil, aynı zamanda Türk halkının tarihsel ve kültürel birliğinden beslenen bir düşünsel temele dayandırmıştır. Bu bakış açısı, günümüzdeki milliyetçilik tartışmalarına ışık tutabilecek bir zemin yaratmaktadır. 21. yüzyılda, küreselleşen dünyada Türk kimliği ve milliyetçiliği, Akçura’nın “Türkçülük” anlayışı ile evrimsel bir bakış açısına kavuşmuş olabilir. Bugün hem Türkiye’de hem de Türk dünyasında milliyetçilik, çoğu zaman etnik ayrımcılıktan uzak bir ulusal birlik anlayışı içinde ele alınmalıdır. Akçura’nın, Türk milletinin geleceği için önerdiği kültürel birlik ve beraberlik düşüncesi, günümüzün küresel sorunları ve sosyal dinamikleri içinde yeniden tartışılabilir.

Akçura’nın en önemli katkılarından biri, Osmanlı toplumunun içinde bulunduğu ekonomik, kültürel ve siyasi bunalımdan kurtulabilmesi için modernleşmeye duyduğu ihtiyaçtır. Ancak modernleşmeyi, Batı’nın gelişmişlik anlayışına körü körüne bağlı kalmak yerine, Türk milletinin kendi tarihsel ve kültürel bağlamında bir modernleşme anlayışı oluşturmak gerektiğini savunmuştur. Bu, Akçura’nın zamanında oldukça cesur ve ileri bir düşünceydi. O, Batı’ya yönelmenin, yalnızca dışa bağımlılığı artırmakla kalacağını, aynı zamanda içsel kültürel kimliğin zayıflamasına yol açacağını öngörmüştür.

21. yüzyılda, Akçura’nın bu düşüncesi, küreselleşme karşısında kültürel kimliklerin korunması ve yerel değerlerin yeniden güçlendirilmesi yönünde güncel bir rehber olabilir. Türk milletinin modernleşme süreci, Akçura’nın önerdiği gibi sadece Batı’nın etkisi altında bir taklitçilikten ibaret olmamalıdır. Bu noktada, Türkiye’nin ve Türk dünyasının modernleşmesi, kendi özgün değerleri, gelenekleri ve kültürel mirasıyla uyum içinde şekillenmelidir.

Yusuf Akçura, Türk dünyası için sadece bir düşünür değil, aynı zamanda bir yol gösterici olmuştur. Türkçülük hareketi, Akçura’nın fikirleri doğrultusunda, sadece Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde değil, tüm Türk halklarını kapsayacak şekilde şekillenmeye başlamıştır. Bugün, Türk dünyası içerisinde yer alan birçok devletin, kendi bağımsızlık mücadelelerinde ve kültürel kalkınmalarında Akçura’nın fikirlerinden beslendiği görülmektedir.

Ayrıca, Akçura’nın “Türkçülük” anlayışının sadece bir etnik kimlikten ziyade, ortak bir kültürel mirasa sahip bir milletin birliği olarak anlaşılması gerektiği görüşü, 21. yüzyılda da önemli bir çıkış yolu sunmaktadır. Küreselleşen dünyada, çok uluslu ve çok kültürlü bir yapıya sahip Türk dünyası, ortak tarihsel geçmişi, dil ve kültürel değerleri etrafında birleşerek, güçlü bir geleceğe adım atabilir. Bu bağlamda, Akçura’nın düşünceleri, Türk dünyasının geleceği için hâlâ geçerliliğini korumaktadır.

Yusuf Akçura, Osmanlı İmparatorluğu’nun zorlu yıllarında, Türk milletinin geleceğine dair çok derin bir vizyon geliştirmiş bir düşünürdür. 21. yüzyılda Akçura’nın fikirleri, sadece tarihsel bir bakış açısı sunmakla kalmayıp, aynı zamanda Türk dünyasının geleceği için bir rehberlik yapmaktadır. Akçura’nın önerdiği Türkçülük anlayışı, modernleşme süreci, kültürel kimlik ve Türk dünyası üzerine ortaya koyduğu düşünceler, günümüzdeki en önemli toplumsal ve politik meseleler ile doğrudan ilişkilidir. Onun 90. ölüm yılı, sadece geçmişi hatırlamak değil, aynı zamanda geleceğe doğru umut dolu adımlar atmak için bir fırsattır. Akçura, düşünceleriyle, Türk milletine sadece geçmişi değil, aynı zamanda daha parlak bir geleceği de göstermiştir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!