22 Kasım 2007
18 yıldır değişen bir şey olmamış. ABD aynı havucu yine dayatmış. Cumhur İttifakı “Barış” adı altında dayatıyor.
***
ABD stratejilerini ya bir gazetenin köşesinden ilan ediyor ya da organik bağlar içinde bulunduğu Düşünce kuruluşundan “Bay X” in hazırladığı raporu gündeme düşürüyor. Raporun kapsama alanı içindeki ülkede bu rapor köşe yazarından siyasine tartışıla tartışıla anlamını yitirdikten sonra, iktidar gereğini yapıyor.
STK’nın en önemli görevi işte budur. İktidarın atmaya çekindiği adımları sanki halk istiyormuş onlarda tercümanı olmuş gibi dillendiriyor. Hükümetlerde o yönde adımlarını çekinmeden atıyor. DTP bu manada batı yanlısı NGO dur. Batı emperyalizminin istediği doğrultuda “Kürt halkı”nın oluşturulup “Kürtleştirilmesine” öncülük ediyor. PKK ise DTP’nin dağda ki yarısını silahla temsil ediyor.
Gelmek istediğim konu Amerikan düşünce kuruluşunun bir raporu. O rapor yakın gelecekte Türkiye ve bölge için düşünülen fikirleri içeriyor. Amerikan yönetiminin önümüzdeki birkaç yıl içinde büyük bir kısmını, mutlaka gerçekleştireceğini düşünüyorum. AB nin direktifleri ve AKP iktidarının “demokratik açılımları” ile elbette. Başbakan, yakın zamanda AB ile ilgili çalışmalara hız vereceklerini birkaç gün önce ifade etmiştir.
“PKK’nın Silahsızlandırılması; Hareketinin Sınırlandırılması ve Yeniden Kazandırılması” adlı rapor yayınlanmadan bir yıl önce gidişatın sinyali verilmişti. Avrupalı devletler ve Amerika, PKK yı “terör örgütü” olarak kabul ettiklerini açıklamışlardı. PKK yi bitirip yeni oluşumları gün ışığına çıkarma vaktinin de işareti idi bu.
Bu rapor nerelerde açıklanıp bundan sonraki yeni hedefin bu olacağı bildirilmiş? “Phillips, Johns Hopkins Üniversitesi, Amerikan Üniversitesi ve Georgetown Üniversitesi’ndeki Türk Araştırmaları Enstitüsü ve Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu”
Temsilciler meclisi dışişleri komisyonunun son marifeti hala zihinlerimizde: “Sözde Soykırım” Rapor değip geçmemek gerekir. AB’nin uyum yasaları ası altında “mutlaka yapmamızı” istediği buyruklar, ABD’den böyle rapor adı altında çıkıyor.
Bu raporda “PKK’ya karşı sınır ötesi operasyon yapılmaması gerektiğini; herhangi bir operasyonun Türkiye’nin demokratik gelişimini zedeleyeceğini, Türkiye’deki Kürtleri aşırılığa iteceğini, bölgesel sorunları alevlendireceğini ve bunun da Türk Amerikan ilişkilerine zarar verip Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğini tehlikeye atacağı” savunuluyor.
Amerika ve Avrupa, K. Irak’ta pişmiş aşa soğuk su katılmasını istemiyor açıkçası. İşte bu rapor bir anlam da buna hizmet ediyor. PKK bitecektir, “Sınır ötesine” gerek yoktur, deniliyor. Yaklaşık bir ay önce, Türkiye’de hemen her noktada yürüyüşlerin yapıldığı tarihte yayınlandı. Heyecanın dorukta olduğu o günlerde hiç yankı getirmediği söylenebilir.
Rapor incelendiğinde, Amerika’nın yakın dönem siyasetinin izlerini taşıdığı anlaşılmaktadır. PKK’yı bitirmenin Türkiye’ye bağlı olduğunu, bunun için operasyona gerek olmadığı gibi. Fakat toplumun beklentisi “Sınır ötesi” operasyon olduğu için, “Sınırlı – sınır ötesine”(ABD kontrolünde) izin çıkmıştır. TSK ne güvenemedikleri için bugüne kadar “tezkere” cepte gezmektedir. Amerikalı generallerin, Genelkurmayı ziyareti “bilgi alışverişinden çok”, “çizmeyi aşmayın” ifadesinin diplomatik olarak ifadesini içermiştir muhtemelen. Ya da en kısa sürede PKK’nın tamamen yok edileceğinin teminatı verdi ABD li generaller.
Türkiye’deki demokratik gelişime gelince çok şey söylemek mümkündür. “Ayrı bayrak ve özerklik istemek”, “Türkler 1,5 milyon Ermeni’yi kesmiştir” demek “Demokratiklik”, devleti korumak için hukuku işletmek antidemokratik bir hâl almaya başladı diyebiliriz. AKP’nin “Sivil Anayasa” diye bunca bastırmasının altında yatan sebep budur.
DTP başta olmak üzere AKP’nin kapatılmasını zorlaştırmak, “Türk ve Türkiye” aleyhine konuşmanın “fikir özgürlüğü” kapsamına almak, Cumhurbaşkanına dokunulmazlık getirmek, ortak dil Türkçeyi “resmi” ibaresi ile ifadelendirip yeni resmi dillerin önünü açmak… gibi bir dizi belirleyicilik, “Sivil Anayasa”nın içinde olacaktır. Saatli bombayı imal edip patlamasını beklemek için ise “ikiz yasaları” devreye sokacaklardır.
şı mücadeleye gönderirken “ellerini kınaladığımızı” görmemeleri imkânsız. Muhtemelen onları, “isyan ettiririz” tehdididir bu. ABD ile ilişkiler iyi olsa ne olur, kötü olsa ne olur diyor vatandaş. Üstelik müthiş bir Amerikan aleyhtarlığı yükselişe geçmiş durumda. AB de ayni şekilde. “Benim dedemi öldürmüş, topraklarımı işgale gelmiş Avrupalı” görüyoruz ki yine ayni Avrupalı diyorlar.
Raporda diğer önemli ayrıntı ile Erdoğan’ın AKP’sinin “Sivil Anayasa” için kampa girecek olması çakışıyor. David efendi diyor ki: “Sivil Anayasa”yı bir an önce çıkarın. “Kürtlerin önünü açın, 301’i ve terörle mücadele kanunu kaldırın”. Erdoğan’da “emrin başım gözüm üstüne“ diyor ve hepsini yapmaya soyunuyor. “Durmak yok, yola devamın sonu” nerede biter acaba kendisi biliyor mu?
Raporda diğer önemli ayrıntı, “Doğu ve G. Doğu’nun” kalkındırılması. Tercümesi: “Bahsi geçen yerler Kürdistan olacağı için, bize masraf çıkarmayın, gereğini yapın.” Emridir. Sanki devlet Aydın’a yatırım yapıyor, Diyarbakır’a yapmıyor anlamı çıkıyor bundan. Yeni açılımları gördük. Tamamen, ayrıcalıklı bir “federasyona” dönüştürülüyor Doğu ve G. Doğu.
Rapor, DTP’nin Türkiye’ye bağlı olduğunu açıklamasını ve PKK ya af çıkarılmasını da istiyor. Tabi yukarıdaki ayrıcalıkları kendilerine sağlayacak, beyni dumura uğratılmış Türkiye’ye ne kadar teşekkür etseler azdır.
Tüm bu sebeplerden sadece DTP değil, AKP de sorgulanmalı, dokunulmazlıklar kalkmalı ve gereği yapılmalıdır.
Çok doğru tespitler.
O günlerden bu günlere değişen tek şey, Fetöcülerin yerinde Devlet Bahçeli ve ona tapanların(!) olması..
Devlet Bahçeli, bu günlerde ettiği lafları, terör örgütünün partisi ile kucaklaşmaları, apo şerefsizini önder görüp teşekkür etmeleri, o zamanlar bir başkası yapsaydı kesinlikle “vatan haini” olarak suçlardı..
Ki gerçekte öyledir!
*
Yarın bir gün bu süreç başarılı olur özerklik vs birşey verilirse veya başarısız olursa büyük ihtimalle Recep Tayyip Erdoğan bunun suçunu Bahçeli ve MHP’ye yükler, kendisi de işin içinden sıyrılıp çıkar.
Nasıl 1. İhanet sürecini, fetöcülerle beraber yapıp, suçu sadece onlara atarak kurtuldukları gibi..!
Sonra da çıkar “Bahçeli ve MHP bizi aldattı, Allah’ta milletimiz de bizi affetsin” der milletten istediğini alır..
Siyasal İslamcılar, her devirde “sütten çıkmış ak kaşıklardır”..