Bebek Katili bırakılır mı? Bırakılır. Ne karşılığında? “Erdoğan’ın tekrar Cumhurbaşkanı seçilmesi gibi sıradan bir istek ama PKK’nın tanınması gibi psikolojik Sevr” karşılığında.
Cumhurbaşkanı Baş danışmanı Mehmet Uçum’un açıklamalarından rahatsızlık duyulsa da anlaşıldı ki arkası sağlam. Çıkıp kendiliğinden konuşmuyor. Sitesinde kendisinin kaleme aldığı özgeçmişinde “Tesev’in Anayasa İzleme Raporlarının yazarları arasındadır. Tesev’in demokratikleşme programında yer alan çeşitli çalışmalarda danışmanlık ve hakemlik yaptı (2010-2014)” nı da gururla yazmaya devam ediyor.
Tesev’ci olmanın suç tanımı yok. Sorosçu olmak da öyle. Fakat biliyoruz ki, ülkeler Soros uzantısı NGO’larla dönüştürülüyor, benlikleri hırpalanıyor. Kadife devrim denilen sözde halk ayaklanmaları ile devletler hizaya sokuluyor.
Yine aynı özgeçmişte “Demokratik Açılıma Yurttaş Katkısı Platformunu kurdu ve sözcülüğünü yaptı (2009-2010). “Yetmez Ama Evet Kampanyasında” çalıştı (2010). Kuruculuğunda görev aldığı Anayasa Çalışma Grubunun üyesi olarak Türkiye’nin yeni anayasa yapım sürecinde Yeni Anayasa Platformu bünyesinde çalıştı ve platformun sözcülüğünü yaptı 2010-2012). Akil İnsanlar Heyeti Doğu Anadolu Grubu Üyesi olarak çalıştı (2013)”
Hiçbir satır suç unsuru barındırmıyor. Her adım AK Parti iktidarının “PKK’yı bitiriyoruz” devlet stratejisi olarak atıldı. Lakin ne Soros masum ne de “Kürt Açılımı” olarak bilinen ve terörü daha azdırıp meşrulaştıran o adımlar masum değil. Bugün DEM kapatılsın deniliyorsa, bölücü siyasetin yolunun “demokratikleşme” gibi içeriği muallak sözlerle açılması da o kapatılmayı gerektiren “suç”u kapsar.
Bahçeli’nin “Öcalan umut hakkından yararlansın gelsin DEM grubunda konuşup terörü bitirdiğini ilan etsin” gibi cümle içeriğinin de muhtemel mucidi Mehmet Uçum olduğu, Erdoğan’ın yol vermesi ile yürüdüğünü kanıtlıyor. Kırk yıllık Kani’yi, Yani yapma girişimi endişe ile izleniyor. Cumhurbaşkanı Başdanışman olması, MHP’nin asırlık teröre bakış açısını yerle yeksan etmesinin vahim sonucunu söylememize engel olamaz. Meclise gelsin demek, PKK ve bölücülüğünü meşrulaştırmıştır.
Sinan Ateş cinayetinde iki yıl boyunca “bize kumpas kuruluyor” diye yalanlayıp, iki Ülkü Ocakları yöneticisinin büyük cezalar almasına bile aldırmaması “iktidardayız” şımarıklığı içinde olmalarının tabanda yarattığı kırgınlığa, “Öcalan Açılımının” eklenmesi “Türk Milliyetçiliği Hareketini” hazinesini tüketmiştir.
MHP’nin ağırlığı o açılımla yiterken, Ülkü Ocakları kavramının içi de Sinan Ateş’le boşaldı. Liderinin konuşması millet önünde yırtılan, güvenirliği yitmiş sıradan bir tabela partisinin boş laflarına dönüştü.
Söz sahibine söylenir, bu konudaki sözümü defalarca özel olarak iletmeme rağmen “kerameti kendinden menkul zanneden tipler” MHP’yi hazin sona götürürken bir kez daha anlaşıldı ki Başbuğ’un mirası hayırsız evlatlarca çarçur edilmiş.
Tekrar Mehmet Uçum’a dönersem, Erdoğan’ın konular olgunlaşıncaya kadar bekleyip kendisini yıpratmaması, MHP’nin “âkil Parti” gibi trajikomik hale dönüşmesini şu saatten sonra hiçbir hamasi nutuk kurtaramaz. Kumpasın kralı içerden, akil kriptolarca kuruldu.
Geçmiş olsun.
Bebek Katili bırakılır mı? Bırakılır. Ne karşılığında? “Erdoğan’ın tekrar Cumhurbaşkanı seçilmesi gibi sıradan bir istek ama PKK’nın tanınması gibi psikolojik Sevr” karşılığında.