Akıl var, izan var. Terör örgütünün eski liderini beslediğimiz yetmezmiş gibi, af ile örgütü çökerteceğini düşündürerek topluma sunmak hem gaflet hem de hıyanettir. Yetmiş km. ötemiz cayır cayır yanarken, olası cephe gerisini zaafa düşürmek gafletinden bir an önce uyanılmasını diliyorum. Zira uzaklarda sanki Sevr neonları yanıp sönüyor.
Ülke gündemine hapsolsak da, Dünya’da da fazla değişen durum yok. Trump’un kazanması ile Ukrayna’ya ABD yardımı hafifleyebilir. Rusya, Ortadoğu’da tekrar sahalara dönebilir. İsrail her şekilde batıyı yanında bulmaya devam eder. Suudi Arabistan’da Kâbe görüntüsü önünde konser verilmeye, Gazze de taş taş üstünde kalmayıp, BOP İsrail lehine gazlamaya devam ettikçe Türkiye “açılım” gibi tuhaflıklarla yerinde zıplamayla tehditten sıyrılamaz. İçerde güven kaybeder, dışa zayıf görüntü verir.
Neyse efendim biz yine içe dönelim. Genel seçim sonrası, Erdoğan hükumeti kurduğunda “Beyaz Bayrak Hükumeti” demiştim. Bakanlar devlet memuru tipindeydi, eski açılımcılar göz kırpar duruma geçmişti, ekonomi de Mehmet Şimşek’e emanetti. Ortak rehavete kapılmıştı.
Cumhuriyet kurulduğu dönemki inançlı ataklık, temeli sağlam düşünceler zaman içinde flulaşıp, dönemine ayak uyduran uyuşukluğa bürününce haliyle yalpalama başladı, batı ne derse yapınca durumu düzelteceğini sandı yöneticiler. Olmadı.
Aynısı şimdi yapılıyor. Adamların elinde dolar gibi nükleer silah var. Liberalleri, fonladığı medyası, dini onlara odaklamış cemaatleri var. Hal böyle olunca, Türkleri Anadolu’dan sürme planı da tıkır tıkır işliyor. O kadar basit mi? Daha da basit. Halimiz ortada. Devlet Pandemi de büyük işler yaptı: Batı devletlerinin hafızası ihtiyarları ölüme terk ederken Türkiye sahip çıktı. Büyük para harcandı.
Arkasından “Yüzyılın Depremi.” Velhasıl, ekonomik açıdan Dünya sadece Pandemi sonrası teklerken biz çifte vurgun yediğimizden alt üst olduk. EYT ile de tepesine tüy dikildi.
Olup biteni anlayacak ferasette bu millet. Yeter ki sırtından vurulma hissetmesin. Ekonomik olarak zorluğu aşmak için batıya taviz mi, yoksa siyasal İslam’ın genlerine işlemiş “Osmanlı tipi, İslam katalizörlüğünde federal yapı özlemi” ile PKK problemini de arada çözeceği ütopyası için mi “Kürt Açılımı 2” startı verildi. Hem de liderine toplumun güven duyduğu MHP tarafından. “Öcalan açılımı.” Yazarken bile kâbus olsun, uyanalım diyorum. Bakıyorum gerçek.
Sonradan Cumhurbaşkanının danışman kadrosundan olduğunu öğrendiğimiz, MHP’nin gazetesi Türkgün’ün de referans gösterip arkasına sığındığı tiplerden biri TESEV’ci. Çekindiği falan yok, gururla tanıtımına yazmış. MHP’de kimlerin katalizörlüğünde yürüyor bu işler? Tabi ki iki senedir bildiğimiz isimler ve onların çevresindekilerle. Yanlarına da yorgun metal tipleri almışlar “22 Ekim Milat” dedirtiyorlar. MHP için Sur 30 Aralık 2022’de ötmüş anlamadılar. Şimdi güneşleri batıdan doğdu. Yakında hepsi kendini kurtarmaya bakacak. Kıyamet günü geldi çattı.
Akıl var, izan var. Terör örgütünün eski liderini beslediğimiz yetmezmiş gibi, af ile örgütü çökerteceğini düşündürerek topluma sunmak hem gaflet hem de hıyanettir. Uzantısı siyaseti vekil yapma rezaletimiz yetmiyor gibi, yılda bir de faaliyetlerini dürdürsün diye milyonlarca lira ödemeye demokrasi diyoruz. Düşünüyorum da Türkiye’nin beynine kan mı gitmiyor acaba, diyorum. Terörün hayat damarlarını kesmek yerine, diplerine gübre döküyoruz.
Yetmiş km. ötemiz cayır cayır yanarken, olası cephe gerisini zaafa düşürmek gafletinden bir an önce uyanılmasını diliyorum. Zira uzaklarda sanki Sevr neonları yanıp sönüyor.