Türkiye’nin Kuzey Irak ile olan ilişkilerinin perde arkası: David Philips’in raporları, ekonomik iş birliği ve Kerkük’ün tartışmalı statüsü inceleniyor.
2007’de yayınlanan David Philips’e ait ilk raporun ardından, 2009’da bu defa “Türkler ve Irak Kürtleri Arasında Güven Tesisi” yayınlanmıştı. 2009 yazında ‘Kürt Açılımı’ başlamıştı. Gaye ‘PKK’yı bitirmek’ gibi dursa da maddelerini okuyunca, fonksiyonunun ‘Kürt Devletine’ doğru seyrettiği anlaşılıyordu.
2009’daki raporun şu anki haliyle bizi ilgilendiren, üç maddesi şöyle idi. ‘Türkiye ve Irak Kürdistan’ı arasında ekonomik bağları teşvik etmek, Enerji gelişimi ve ulaşım alanlarındaki iş birliğini kuvvetlendirmek, Kerkük’ün statüsünü barış içersinde çözümlemek.”
İlk ikisi sessiz sedasız yıllardır devrede. Sözde Kürdistan’ın temeli, paragöz Türk iş adamlarına attırılıyor. İş adamlarımız Erdoğan gibi düşünüyor. “Paranın dini imanı olmaz” diyerek, Kürdistan’ı inşa ediyor. Yasal fakat etik olmayan bu durum, şehitlerimizin ruhunu, bizim de yüreğimizi incitiyor.
***
Irak’ın Kuzeyindeki Yapı Türkiye’nin Güvenliğine Tehdit
Neyse efendim, Philips’in ikinci raporundaki, ‘Irak’ın Kuzeyi ile bağlantı kurun ki ilerde tanımanız kolaylaşsın’ şeklindeki talimat yerine getirilmiş durumda. Haziranın sonunda ‘Türkiye, Kuzey Iraktan doğrudan ham petrol ithalatına hazırlanıyor’ haberi düştü kamuoyuna.
“Dışişleri Bakanlığı Enerjiden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Berris Ekinci gelecek haftalarda K. Irak’tan küçük çaplı ham petrol sevkiyatının başlayacağını söyledi. İlk sevkiyat, karayolundan tankerle gerçekleştirilecek.”[1]
“Türkiye, Kuzey Irak’tan petrolden sonra doğalgaz da ithal edecek. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), İstanbul merkezli Siyah Kalem şirketine Kuzey Irak’tan doğalgaz ithaline yönelik resmi anlaşma yapması için 90 gün süre verdi. Türkiye ile Kuzey Irak arasında boru hattının inşa edilmesiyle birlikte ithalat, 2014 yılında başlayacak.”[2]
Gördüğünüz üzere, Irak’ın Kuzeyi ile iyi ilişkiler, menfaat birlikteliğine dönmüş durumda. Paranın dini imanı yokmuş gerçekten. ‘Siyah kalem Şirketi’ Kuzey Irak’la imzalayacağı doğalgaz ithalat anlaşmasını EPDK’ya sunacak ve lisansını alacak-mış.
“Siyah Kalem, Kuzey Irak’tan doğalgaz ithalatını, 2014 yılında başlatacak. Bu dönemde BOTAŞ, Mardin ile Kuzey Irak’ı birbirine bağlayacak bir boru hattı inşa edecek. BOTAŞ, bir kompresör istasyonu bir de ölçüm istasyonu kuracak.” [3]
Şimdi gelelim, Siyah kalem şirketi kime ait? Akşam’ın 9 Mart 2012 tarihli haberine göre şirket, Remzi Gür’ün. Remzi Gür, ‘şirket benim değil’ diyor.[4] Derdim, şirketin kimin olduğu değil. Irak’ın kuzeyiyle, Davids Philips’in raporu gereği kurulan bağlantı ile ekonomik açıdan entegre olmaktan söz ediyorum. Kandil, PKK ve Kürdistan gerçeği ortada iken, iktidar Irak’ın Kuzeyindeki yapı ile hangi akla hizmet ederek bağlantı kuruyor? Kırmızı çizgimiz, ‘imansız paraya’ mı kurban oldu?
***
“Kerkük’ün statüsünü barış içersinde çözümlemek” Ne Demek?
Raporun diğer bölümü, can Kerkük’le ilgili. ‘Kerkük’ün statüsünü barış içinde çözümlemek’ten bahsediliyor. Hiç yabancı gelmiyor değil mi? ‘Kerkük’ü Kürtlere vermeyi kabul edin’ diyorlar. Irak’ın Kuzeyindeki meşum yapının bilerek kamuoyuna sızdırdığı Anayasada bakın ne yazıyor? (Henüz kabul edilmiş değil)
“Kürdistan bölgesinde yaşayan halk, Kürtler ile Türkmen, Asuri, Keldani ve Arap azınlıklardan oluşur. Kürdistan bölgesinin başkenti Kerkük’tür.”[5]
Bir yandan petrol ve doğalgazını alarak dünyaya açılan kapısı oluyoruz, öbür yandan Kerkük’ü başkentleri olarak sunup, Kürdistan’ı kabul etmeye doğru yol alıyoruz. AKP iktidarı işte bu adımları atıyor. Kabullenmek ne mümkün? Türk toprağı Kerkük, uydu Kürdistan’a yar olamaz.
***
Türk Milliyetçileri Yine Kazanacak
1980 öncesini yaşayanlar bilir. Ülkü devlerinin yüreği kocamandı. İşlerinden oldular, evleri dağıldı, ömürleri dört duvar arasında geçti. Devrin iktidarını arkasına almış çapulcular, ‘başkent Moskova mı olsun, Pekin mi?’ diye tartışırken, onlar ‘hayır, başkent Ankara’ demekten asla yılmadı.
Okullarından, canlarından, hürriyetlerinde, işlerinden oldular, asıldılar, horlandılar. ‘Ne Amerika ne Rusya ne Çin, her şey milliyetçi Türkiye için’ dediler. Velhasıl haklıydılar, haklı çıktılar. Türkiye’nin, Dünya’nın, Türklerin egemen olduğu yönetime ihtiyacı giderek artıyor. O bakımdan Türk Milliyetçileri basit siyasi hesaplar peşinde koşanlara râm olmasınlar.
[1] http://www.aksam.com.tr/turkiye-kuzey-iraktan-dogrudan-ham-petrol-ithalatina-hazirlaniyor–122543h.html
[2] http://ekonomi.haberturk.com/makro-ekonomi/haber/759743-kuzey-iraktan-bir-ithalat-daha
[3] http://ekonomi.haberturk.com/makro-ekonomi/haber/759743-kuzey-iraktan-bir-ithalat-daha
[4] http://www.patronturk.com/iraktan-dogalgaz-ithalati-lisansi-alan-siyah-kalem-sirketinin-sahibi-kim