Nazım Peker
Nazım Peker

Yüzyılın Casusluk Hareketi FETÖ

 

AKP, beklemediği bir biçimde iktidar oluverince; bürokrat bulmakta sıkıntı yaşadı. Sokakta elemanı çoktu. Ama devleti yönetecek okumuş ve elit eleman konusunda oldukça sıkıntılıydı.

Bu açığını, Fetullah Gülen’in başını çektiği cemaatin elemanlarıyla doldurma yoluna gitti. Oysa Fetulllah, bir ABD projesi ve CIA’nın Türkiye taşeronu idi. Ben asla kafesteki aslana taş atanlardan değilim. (Akıl terazime vurduğum zaman, sümüklü bir ilkokul mezununun bu kadar cin olabileceğine akıl erdirmekte zorlanmaktaydım?)

ABD’nin Ortadoğu’da emelleri ve planları vardı. ABD gelecekte oluşabilecek sandığı: İslam ve Türk birliğinden oldukça rahatsızdı. Onun için BOP projesiyle,  Ortadoğu’da nüfusu 16 milyonu geçmeyen devletler oluşturulmalıydı ki; İsrail ve ABD’nin çıkarlarına zarar gelmesin.

Fetullah ve beyin takımı bu projenin, Türkiye ayağını oluşturmaktaydı.

AKP ile devleti ele geçirme fırsatı doğmuştu. Hemen bütün kadrolara hukuktan-eğitime, Ordudan-emniyete kadar bütün devlet kadrolarına yerleştiler.

İşi hızlandırmak için: KPSS sınavlarından üniversite sınavlarına kadar bütün sınavları: ”Mod-medyan” denilen algoritma modeli ile doğru cevapları bularak işi çığırından çıkardılar. Sorular çalınıyor, kul hakkı yeniyor diye yapılan itirazlara; AKP’nin atadığı ÖSYM başkanı utanmadan: “Şifre filan yok” demişti. Neler yapıldığını öğrendik değil mi? Bütün bunları yapmaya F.Gülen’in aklı yeter mi sandınız? ABD’li bir bürokratın: “Siz sümüklü bir vaizle mi uğraştığınızı sanıyorsunuz?” dediği gibi.

ABD’nin Ortadoğu’daki çıkarlarına en büyük engel Atatürkçü çizgisini koruyan şanlı TSK idi. İşe buradan da başlamak gerekiyordu. Ordu itibarsızlaştırılmalı ve gücünü kaybetmeliydi. Az kalsın başarıyorlardı da.

Herkesin bir hesabı olduğu gibi Yüce Allah’ın da bir hesabı vardı. Çok sevdiği Türk ırkını, felakete sürüklemek olmazdı.

Hizmet hareketi-İslam’ın parlayan yıldızı-İlim adamı” diye tanımladıkları Fetullah ile araları aniden bozuldu.

17-25 Aralık “Yolsuzluk ve rüşvet Operasyonu” ile ipler koptu. Önce “PARALELCİ” ilan edildiler. 15 Temmuz Türkiye’yi istila ve peyk yapma kalkışmasıyla da “FETÖ” yani “FETULLAH TERÖR ÖRÜGÜTÜ” oldular.

Aslında ta başından beri doğru olan bu idi. Fetullah ve beyin takımı; ABD’ye kiralanmış ABD’nin çıkarlarına hizmet aşkıyla örgütlenmiş dışı İslam içi ATEİST bir terör ve casusluk örgütü idi.

Cumhurbaşkanı ve Başbakan bu örgütle mücadelede çok haklılar. Kendilerine bu konuda yardım: bir Türk olarak hepimizin boynunun borcu olmalı. İşi sulandırmamalı. Her önüne geleni “FETÖ” diye damgalayıp meslekten men ya da hapse atmamalı.

“FETÖ”nün istediği bu işi sulandırmak ve yıpratmaktır. Hükümetimiz bu işi: “LEGAL” ve “İLLEGAL” olarak sınıflandırıp. Bizzat hizmet edenlerle, saf ve işin farkında olmadan sendikasına üye olan, bankasına para yatıran, toplantısına katılan insanları mağdur etmemeli.

Sayın Cumhurbaşkanı ile Başbakanın bu konuda ki samimi itiraf ve endişelerine katılıyorum. Evet  “At izi it izine karışmış” ve “Kurunun yanında yaş da yanmakta

Ne olur! Rica ediyorum. 15 Temmuzun ZALİMLERİNi işi sulandırarak MAZLUM haline getirmeyelim.

Devletimiz inşallah yüzyılın casusluk hareketi olan bu FETÖ belasından tam olarak kurtulacak. Dualarımız bu yönde olsun. Mücadele edenlere başarılar diliyorum.

Esen kalınız.

 

NOT: Benim bir akıl erdiremediğimde; bu kişinin bunca okumuş prof, öğretmen, asker, hukuk,  din, meslek erbabı, işadamını nasıl kandırıp ikna ettiğidir.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!