TBMM başkanı S. Çiçek, S. Başbakan’ın emirleri doğrultusunda “YENİ SİVİL ANAYASA” yapmaya ivedi olarak görevlendirildi. Gerekçeleri kendilerine göre haklı da olabilir. Lakin bu haklılık bütün bir millete ait olmayabilir. Yeni Anayasa’dan maksat; hukuk tanımayan bu hükümet ile yasaları çiğneyen S. Başbakan’ın ileride yargılanmaktan kurtulmalarına yönelik bir gayrettir.
Niyetleri halis olsa mesele yok. 12 Eylül Anayasa’sından kurtulmak onların niyeti değil kamuflajıdır. Niyet 12 Eylül Anayasasından kurtulmak olsaydı: Bu Anayasasının eseri olan Seçim Kanunu ile demokrasinin ayıbı olan % 10 barajını kaldırırlardı.
Yeni Anayasa’da Türk ve Türklük olmayacakmış!
Neden? Türk ve Türklük nerenize battı? Türk’ü ve Türklüğü Birinci Dünya Savaşı’nda ve arkasından zaferle, şanla bitirdiğimiz Kurtuluş Savaşı’nda düşmanla işbirliği yapan ecdadınız, din adamlarınız, tarikat şeyhleriniz bile silemedi, yok edemedi. Sizin buna zaten gücünüz yetmez- yetmeyecek.
Anayasa’da Türk ve Türklük olmak mecburiyetinde! Çünkü milletimizin adı olan “TÜRK” Cumhuriyetle ortaya çıkmış bir isim değildir. Tarih bilenler bilir ki bu isim en az 1500 yıllık bir isimdir. Milletimizin adı bütün kaynaklarda 1500 yıldır TÜRK olarak geçmektedir.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’muz: 1848-1867 yılları gibi çok kısa bir dönem “Kürdistan Eyaleti” olarak anılmış olup daha sonraları Van ve Diyarbekir vilayetleri olarak kayıtlara geçmiştir.
Benim ecdadım, Trakya ve Anadolu’dan oluşan bu coğrafyayı her hangi bir etnik guruptan değil Doğu Roma’dan söke söke, kan döke döke almış ve kendine VATAN yapmıştır.
1965 nüfus sayımına göre ana dili Kürtçe olanların oranı % 7.07 olarak kayıtlara geçmiştir. Abartıldığı gibi ağırlıklı bir nüfus değildir.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu, iddia edildiği gibi asla ve asla Kürt topluluğunun da yurdu değildir. X. Yy ve sonrası Arap kaynakları Kürt topluluğunun yurdu olarak FARS diyarını yani İran’ı işaret ederler. Buna göre Kürt topluluklar, Türkler, Anadolu’yu fethedip VATAN yaptıktan sonra gelmişlerdir.
Avrupa ülkelerinin pek çoğunun anayasasında ülke ve millet adı ayrı ayrı yazılmıştır. Altı yıl öğretmenlik yaptığım Alman anayasası milletin adını:” Das Deutsche Volk- Alman Millet” ülkenin adını: “ Deutschland- Alman ülkesi”olarak tanımlamıştır., Fransa’da da durum böyledir. Ülkenin adı: “France” milletin adı: “Le peuple Français” olarak geçer.
Kaldı ki, Türkiye Cumhuriyeti halkına “TÜRK” dendiği milletler arası bir antlaşma olan Lozan Antlaşması’nın 115-126-129/6 maddeleriyle de kayıt altına alınıp sabitlenmiştir.
Onun için Yeni Anayasa’da “TÜRK” ve TÜRKLÜK” olmak mecburiyetindedir.
Efendim bu konuda bizleri kandırmak için Almanya ve ABD’yi örnek vererek eyalet ve federasyondan korkmamamız gerektiği telkinini yapıyorlar. Bu tarih bilmemek değilse, gaflet ve ihanettir. Amerika ÜNİTER yapıdan eyaletlere gitmemiştir. Tam aksine onlarca FEDERE devlet birleşerek federe devletler topluluğunu oluşturmuşlardır. Almanya’da da durum aynıdır. Merkezi hükümetten federe bir yapıya değil. Eyalet devletlerden merkezi bir hükümete gitmişlerdir.
Bayern eyaleti her an ayrılabilir. Straus ölmeseydi bu işi kaşıyacaktı.
Yugoslavya kurulurken Almanya’nın destek ve yardımıyla Federe-eyalet devlet olarak kurulmuş. Yüzyıla varmadan da dağılmıştır. Bana dünyanın tek bir üniter devletini gösterin ki üniter devletten
eyalet sistemine gitmiş olsun?
Onun için sapla samanı karıştırmadan. Tarihi gerçekleri ters-yüz etmeden. Doğru oturup eğri konuşmadan işimize bakalım.
Bu milletin adı Türk’tür. Öyle de kalacaktır. Onun için Yeni Anayasa’da “TÜRK”, “TÜRKLÜK” ve “ATATÜRK” mutlaka olacaktır.
Herkes adam gibi otursun oturduğu yerde. Bu milletin ayranlığını kabartmayın. Yıllarca yan yana yaşamış, kız alıp-kız vermiş, etle tırnak olmuş unsurları birbirine karşı kışkırtmayın. Bu millet, TÜRKCÜLÜK yapmaya kalkarsa bu iradenin önüne kim hangi sıfatla geçebilecek?
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!
Esen kalınız.