Etrafımızdaki oluşan “MÜTTEFİK KUŞATMASINDAN” şunu kavramalıyız; bu saldırı planlarının acı sonu; Müslüman Türkleri Anadolu’dan atmak olduğunu çok iyi anlamalıyız. Gerek ABD’nin gerekse Batılı devletlerden oluşan AB’nin ne yapmak istediklerini doğru okumak ve doğru algılamak için; “Tarihi Hafıza” dediğimiz şey tam da burada gereklidir.
Emperyal devletler, “barış ve çözüm süreci” adı altında Türkiye’ye SEVRİ uzattıklarında, bunun devletimiz ve milletimiz için “İyilik” olduğunu düşünenler bile vardır. Tıpkı İngilizler İstanbul’u, Yunanlılar İzmir’i işgal ettiğinde, bu İŞGALİN geçici olduğunu düşünenler olduğu gibi. Bunların masumane düşünceleri, “ Emperlaistler Türklere zarar vermek istemiyorlar ve zamanı geldiğinde de çekip gidecekler” diyorlardı.
Be hey kuş beyinli! Madem zarar vermeyecekler, madem çekip gideceklerde neden onca masraf edip de işgal ettiler?
O dönem, bu art ve sinsi niyeti en doğru ve en iyi gören bir Mustafa Kemal vardı. Onun için, hürriyet düşkünü, vatansever Türk halkını örgütledi ve “olamaz, imkânsız” dedikleri Kurtuluş Savaşını yaptı ve O emperyalistleri, silah gücüyle Anadolu’dan biz attık.
“Açılım ve barış süreci- Anaların gözyaşları akmasın” ne güzel bir slogan.
Hani silah bırakılacaktı, hani sınırlarımızdan çıkıp gideceklerdi, hani silahlı eylemler olmayacaktı?
Barış ve açılım sürecini, en iyi PKK değerlendirdi. Güçlendi, bilinçlendi, masa başında yer tuttu. Hasta ve işe yaramazlarını sınırdan içeri soktu. Dağ kadrosunu güçlendirdi.
Anaların gözyaşı dindi mi?
Genç teğmenimizi, Galatasaray-Fenerbahçe maçını seyredip evine gelen polisimizi kim şehit etti? Onların anaları yok muydu?
HDP’li A. Tuğluk, “PKK şimdi olduğundan da daha güçlü. Bir iç savaş çıkarabilir” tehdidini savurmakta. Hem de S. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmaya hazırlandığı günün arifesinde.
Oslo ile görüştünüz, İmralı ile görüştünüz kesmedi. Şimdi bir de “Kandil’le görüşmekte de fayda var” demektesiniz. Görüştüklerinizin hangisinde kazanan T.C oldu ve ne kazandınız?
PKK, ateş kestiyse, silah bıraktıysa; teğmenimizi ve polisimizi kim şehit etti, onların analarını kim ağlattı, gözyaşlarını kim döktü?
Durumun korkunçluğunu hâlâ anlayamayacak mısınız? İnsan hakları, özgürlük diye girdikleri Irak’ın içine düşürüldüğü acı durumda sizlere bir şey anlatmıyor mu?
Bela ile mücadelenin tek yolu: elde silah bir bağımsızlık savaşı vermek.
Gerisi hayal dünyasında avanak avanak gezmek, emperyalist güçlerin ziyafet sofralarında öğün olmaktır.
Esen kalınız.