Sevgili okurlarım! Bu zihniyet iktidar oluncaya kadar T.C’nin muhatapları hep devletler olmuştur. Bu zihniyetle birlikte; bu sistem değişti. Adeta Türkiye dönüştürüldü.
Suriye’de El Kaide, El Nusra
Irak’ta Mesut Barzani, Kandil
Mısır da, Müslüman Kardeşler,
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin siyasi muhatapları olup çıktılar.
Neden?
Biz, bu ülkelerin resmi devletleriyle muhatap olmakta güçlük mü çekmekteyiz, yoksa böyle bir ilişki fikrimizin ince gülüne uygun mu değil?
Dış ilişkilerde bunlar yaşanırken; bir de iç işlerimize bakalım.
Paralel devlet var deniliyor; adı yok, sanal,
Çeteler var deniliyor; adı yok, sanal,
Bize karşı komplo var deniliyor; kimdir, nedir adı yok, sanal,
Balyoz, Ergenekon, Ayışığı, Sarıkız var deniliyor; delil yok, KUMPAS olduğu ortaya çıktı, sanal,
Ekonomimizi, kalkınmamızı çekemiyorlar, dış güçlerin işi deniliyor; adı yok, ismi yok, sanal, Ekonomimiz iç ve dış tehditlere karşı; dirençli ve dayanıklı deniliyor, doların-Euro’nun tırmanışı durdurulamıyor söylem sanal.
Bize ıslak imzalı mektup geldi deniliyor; mektup Cumhurbaşkanına yazılmış; aslı yok sanal,
Emniyet, HSYK, Danıştay bize karşı deniliyor; elde belge yok sanal,
“Biz bu yola, kefenimizi giyip çıktık, korkmuyoruz” diyorlar; 3500 polisle Cuma namazına gidiyorlar, dedikleri sanal.
Şimdi ne oluyor:
“Var var var!” deniliyor amma var olan hiçbir şey aslında yok. Var olan tek şey; HAYAL ve SANAL söylem
Siz hiç Türkiye Cumhuriyeti Devletini, bu güne kadar; PKK’yla, KCK’ayla, Apo’yla, Kandil’le muhatap olarak görmüş, duymuş muydunuz? Yaşım yetmişe dayandı, ben ne duymuş nede işitmiştim. Bir tarafta devlet, öbür tarafta PKK-Apo, Anayasa düzenliyorlar, af meselesi görüşüyorlar, sosyal hayata yön veriyorlar, olmayan Kürtçe ikinci dil olsun kararını veriyorlar. vs. vs
Şimdi onlara bir de, cemaat eklendi.
Meğer T.C. Devleti Cemaatle bir olup; emniyette yapılanmaya gitmişler; emniyet müdürleri atamışlar. Hukukun içine girip, mahkemelere; savcı-hâkim atamaları yapılmış. Yüksek yargı organlarına seçimler yapılmış, yargıçlar ayarlanmış.
Devletin valileri bile senden olsun-benden olsun mantığıyla atanmışlar.
Peygamber ocağı şanlı TSK’yı, ortaklaşa KUMPAS kurarak sindirmişler, değerli subaylarının ocaklarını söndürmüşler, geleceklerini ellerinden almışlar, emeklilerini demir parmaklıklar ardına vicdansızca hapsetmişler. Allah’tan reva mıydı?
Sakın ola, yalan ve yanlış bilgi demeyiniz.
“Ne istediler de vermedik!” sözü bana mı ait?
Gelelim işin özüne; TBMM başkanı C. Çiçek, “Yargıyı ve adaleti el birliğiyle bitirdik!” açıklamasını niye ve neden yaptı?
Ben mi dedim, S. Çiçek böyle bir açıklama yap diye!
Adalet ve hukuk çökerse; DEVLET çöker. PKK ve Cemaatle devletin yönetildiği: hangi kıtada ve hangi ülkede olmuştur?” El Adlü Esasül Mülk” devletin temeli değil miydi?
Kaldı ki; Kuran-ı Kerim; dinde farklılaşmayı – bölünmeyi istemez ve lanetler. İnanmayanlar; (RUM: 32, ENAM: 159) Kuran’a bakıversinler.
Sonuç; “Borasının tipisinin,/ Sebebi var hepsinin,/ Rabbim adalet kapısının, / Birini kapar BİNİNİ açar.”
Yapılan hıyanet elbette ayaklarına dolaşacak..
Türkiye’m aydınlık günlere gebe.. Doğum biraz sancılı olacak. Ama bağırsaklarını temizleyecek, safraları da atacak
Esen kalınız.
Nazım Peker
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı