İki gündür ülkem kan ağlamakta. S.Erdoğan Kobani derdinde, “Kobani ha düştü ha düşecek. Kara harekâtı olmadan bu iş olmaz” havasında.
S. Davutoğlu, “İşin içinde Esad’ı devirmek varsa biz varız” mantığında.
S. E. Ala, “Bu taşkınlıkları bıraksınlar, misliyle karşılık bulacaklar” safsatasında.
Ülkeyi yönetenlerin, beyinlerinin içi böyle, bakış tarzları da..
Bu ülke, 2002 yılında terörü sıfırlamış, PKK’yı sindirmiş bir konumdaydı. Öyle ki PKK’lı militanlar, inlerinden başlarını çıkaramaz hale gelmişler, yıkanamamaktan dolayı da pislik içinde kalmışlardı.
S. Erdoğan ve ekibi, ABD’yi yeniden keşfediyorlarmış gibi, “ Ülkemde bir Kürt sorunu vardır ve bu sorun benim ve devletimin sorunudur” dedi. Pkk ve Kck, “Madem öyle bir sorun var. Öyle ise çerçevenin içini doldur.” Dediler.
Ardından ne olduğu nasıl olduğu, neyin nasıl çözüleceği, nelerin verileceği, nelerin vaat edildiği; AKP’lilerce dahi bilinmeyen bir “ÇÖZÜM SÜRECİ” başlatıldı.
Vatan dedik. Sakın ha! Çözüm süreci etkilenmesin dediler.
Bayrak dedik. Sakın ha! Barış süreci zarar görmesin dediler.
Atatürk dedik. Sakın ha! Çözüm süreci sekteye uğramasın dediler.
Andımız dedik, istiklal Marşı dedik, T.C dedik. Sakın ha! Milliyetçilik yapmayın, Çözüm sürecine zarar veriyorsunuz dediler.
Kıbrıs dedik, nedir bu olaylar dedik. Sakın ha! Barış sürecini bozmayın dediler.
Biz, ülkenin uçuruma sürüklendiğini görerek; “Aman ha yapmayın, şımartmayın, taviz vermeyin, değerlerimize sahip çıkın” dedikçe AKP ve yöneticileri (R.Erdoğan, B.Arınç, H.Çelik, M.Yılmaz, N. Kurtulmuş, M,Elkatmış, Canikli, vs) sakın ha! Çözüm sürecine zarar vermeyin, çözüm süreci zarar görmesin dediler durdular.
“Anaların gözyaşı akmasın” diye “ÇÖZÜM SÜRECİNİ” başlattık dediler, hep devletten verdiler, kaybeden hep devlet oldu.
Bu zararları, tehlikeleri söyledikçe de, “Her şeye rağmen çözüm süreci işliyor” dediler
Ve gelinen nokta:
Altı ilde sıkı yönetin ilan edildi.
Ne yaptınız? Çözüm süreci zarar görecek!
Belediye binaları yakılıyor.
Aman ha! Çözüm süreci sekteye uğrayacak!
Üç üniversite de eğitime ara verildi.
Nasıl yaparsınız? Çözüm sürecine zarar gelecek!
Yüzlerce iş yeri yağmalandı, otobüsler alev alev yanmakta. Polisin belinden silahı alınmakta!
Siz ne yapmaktasınız Allah aşkına? Çözüm süreci akamete uğrayacak!
Şehirlere polis yetmez oldu. Asker sokağa indi.
Aklınız başınızda mı? Sürece zarar vermektesiniz değil mi?
Gelinen noktadan huzurlu musunuz? Yeni Türkiye’nizden mutlu musunuz?
Eğer bu anlayışla gider iseniz; elinizde ne devlet kalacak, ne AK SARAY ne de o alıştığınız yumuşak koltuklar, araba ve uçak saltanatınız?
Eğer bir konuda her iki taraf aynı kazanıp, aynı kaybediyorsa buna FEDAKÂRLIK, eğer biri kazanıp diğeri kaybediyorsa buna TİCARET denir. PKK, HDP ve KCK ÇÖZÜM SÜRECİNİ ticarete çevirmeyi iyi bildiler.
Uyanın beyler uyanın artık!
Devlet olun, devlet adamı olun ve devleti gerektiği gibi yönetin.
Yarınlar geç olabilir.
Gideceğimiz bir komşu ülkemizde yok sayenizde.
Esen kalınız
Nazım Peker
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı