Nazım Peker
Nazım Peker

Üç PKK’lıyı Kimler Neden Öldürmüş Olabilirler

Benim candan azizi okurlarım! Görüyorsunuz olanları değil mi? Benim terörle dişe-diş, göze-göz vuruşan MEHMETÇİĞİM şehit olup cenazesi geldiğinde bu kadar üzülmeyenlerin halini? Adam utanır yahu! O icrayı faaliyet ettiğiniz koltuklarınızda rahat oturmanızı PKK’ya mı, terör örgütüne mi, yoksa KINALI KUZULAR MEHMETÇİĞE Mİ borçlusunuz?

Devlet Bakanı Arınç buyuruyor, “ Yaşanan olay bir vahşettir. ..Bu olayı vahşet olarak değerlendiriyorum…. Onlar böyle bir ölümü hiçbir zaman hak etmemişlerdi. .. Kaderleri bu olmamalıydı.” Bazı köşe erbapları da bunu fırsat bilip ölenlere methiyeler düzdüler. Ayrıca Arınç’ın son cümlesi mutlak kader sahibi Yaratıcı’nın da iradesine saygısızlık değil mi? B. Arınç bunu da mı bilmiyor?

Kim ne derse desin, kim ne yazarsa yazsın: Paris’te öldürülenler teröristti. Onların Paris’te öldürülmeleri yahut kadın olmaları onları, asla aklamaz-paklamaz. Güneş balçıkla sıvanır mı? Onlar ne yaparlarsa yapsınlar ellerindeki tüfeklerin namluları hep Türkiye Cumhuriyeti’ne çevrili idi.

Gelelim kimin öldürdüğüne. AKP Diyarbakır Milletvekili G. Ensarioğlu ölümlerin önünde ve arkasında Rusya ve İran gizli servislerinin olabileceğini söyledi ne hikmetse. Oysa oradan gelecek tehditler(!) adına Patriot füzeleri yerleştirdiğimiz Suriye’yi unuttu mu yoksa es mi geçti?

Türk ve dünya basınını iyi analiz ettiğiniz de göreceksiniz ki bu infazı, herkes yapabilir ammaaaaaaaaaaa İran asla yapamaz. Niye diyeceksiniz? Fransa PKK’yı ve Apo’yu hep kullanmıştır. Bayan Mitterand, Pkk’nın öz annesi gibiydi ve bu gelenek sürüp gitmekte. Ayrıca AB’nin merkezi Fransa, Fransa’nın merkezi Paris’tir. Fransız istihbarat birimleri, adım gibi biliyorum ki bu binayı 24 saat gözaltında tutmaktadırlar. Bina öylesine korunaklıymış ki öyle bir binanın kapısından İranlı ajanların silahlı bir şekilde girmesi akılla da, mantıkla da izah edilemez ve mümkün de değildir. Öyle bir binaya girecekler, tetiği çekecekler, üç PKK’lıyı öldürüp iz bırakmadan sıvışarak sırra kadem basacaklar. Olmaz. Olamaaaazz.
 
Öyleyse bu işi kim ya da kimler yapmış olabilirler?
 
Bunun cevabını bulmak için şöyle bir iki ay geriye gitmek gerekir. Ne demekte bizim Devlet, “PKK silah bıraksın.  Kandil ve Türkiye’de ki üst düzey yöneticileri de Avrupa’ya gitsinler” İşte sözün bittiği yer de burası. Siz düşünebiliyor musunuz eli kanlı, acımasız, uyuşturucu trafiğini idare eden Kandil canilerinin şehirlerin de, mahallelerin de, sokaklarında, apartmanların da bir Fransız veya bir Almanla, bir İsveçliyle yan yana olmasını? Böyle bir birlikteliği hangi Alman, hangi Fransız kabul edebilir ve içine sindirebilir? Almanya’da çalıştığım için biliyorum ki hiçbir Alman Kürtleri asla sevmez Fransız’ın da seveceğini sanmıyorum. Kaldı ki eli kanlı örgüt liderlerini sevsin ve kabul etsin.
 
Sizce kim yapmış olabilir?
   
ABD, Almanya ve Fransa ortaklaşa yapmış olamazlar mı? (Bu devletler bu işi, örgüt içinden birilerine de yaptırmışlardır.) Zaten PKK’nın da silah bırakmaya niyeti yok. Onu kullanan ABD, AB, Rusya, İsrail, Suriye, İran acaba buna izin verirler mi? Verirlerse onun yerine kimi nasıl kullanacaklar? Bu, tatlı bir hayaldir. Bunu beklemek, insanın ayna olmaksızın ensesini görmeye çalışması gibi bir şeydir. Bizimkiler APO’yu kullandıklarını sanıyorlar. Görünen o ki APO, bizimkileri kullanmakta ve zaman kazanmakta. Şu anda gündemi APO belirlemekte, aksiyoner olmaktadır da bunu bir türlü göremiyorlar. Apo, İmralı, Pkk, BDP ülkenin gündeminde değiller mi?
 
Bilmiyorlar ki APO siyasi lider olma ve gündem geliştirme yolunda emin adımlarla ilerlemekte. Bu gidiş, S. Erdoğan’ın da, Davutoğlu’nun da dolaylı olarak da T.C. Devletinin sonunu olmaz inşallah.
 
Bu taktik de Apo’nun yeni bir planı olsa gerek! Bu tür olaylar için atalarımız “Kurda kuyruk ısmarlanmaz!” derlerdi.
 
Esen kalınız.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!