Bu ifade çok şey demektir. Türkiye, son zamanlardaki dış siyasetiyle hızla yalnızlığa mahkûm edilmektedir.
Bunun sebebini araştırmak bana düşmez. Devleti yönetenlere ve Dışişleri Bakanlığımıza düşer. Ne yazık ki onlar, bilerek ya da bilmeyerek bu sürece destek vermekte ve süreci hızlandırmaktalar.
Sevgili okurlarım biraz düşünür müsünüz? İsrail, nerede kuruludur? Filistin acaba gerçekten de İsrail ülkesi midir?
Filistin asla ve asla İsrail yurdu değildir. İsrailliler, Mezopotamya’dan Mısıra gelerek 400 yıl kadar burada yaşamışlar. Sonra Mısır’ı soyarak Filistin’e gelmişler. Yaptıkları savaşı kazanarak buraya yerleşmişlerdir. Daha sonra buradan dünyanın çeşitli yerlerine göç etmişler, gittikleri ülkelerin ekonomilerini ele geçirerek inanılmaz zenginliğe kavuşmuşlardır.
İsrail Devleti 1948’de Birleşmiş Milletler Kararı ile kurdurulmuş sentetik bir devlettir. Kuruluşundan yarım saat sonra ABD tarafından birkaç saat sonra da Rusya tarafından tanınan yapay bir devlet özelliğindedir.
İsrail, bu coğrafyada etrafı Müslüman ülkelerce çevrilmiş Müslüman olmayan tek ülkedir. Onun için sıkıntılı ve sıkıntısı çok olan bir ülkedir.
İsrail’in yaşaması ve yaşamını devam ettirmesi, etrafındaki Müslüman ülkelerin küçülmesine, güçsüzleşmesine bağlıdır. 1967’de Mısır, Suriye, Lübnan ortaklaşa İsrail’e savaş ilan etmediler mi? Gerçi ABD’nin büyük desteği ile bu savaşta kazanan İsrail oldu.
Ama İsrail şunu bilmekte, gün gelir bu birleşme tekrar gerçekleşirse ortada İsrail diye bir devlet kalmayacak.
Onun için, İsrail büyük ve güçlü Müslüman devletleri etrafında istemez bir. İsrail etrafında nükleer silahlara sahip Müslüman ülkeleri hiç istemez iki.
ABD ve Batı ise; Müslüman ülkelerin enerji ve maden kaynaklarına sahip olma derdindedir.
Bu iki amaç birleşince ortaya BOP ( Büyük Ortadoğu Projesi) diye bir proje çıkıyor. Bu proje ile güçlü Müslüman ilkeler güçsüzleştirilecek. Sınırları küçük devletlere bölünerek değiştirilecek, nükleer silahlara sahip olanların elinden de bu silahlar bir şekilde alınacak.
İşin esası ve özeti budur.
Bunun için ne yapmak gerek; açıktan savaş dikkat çeker. Öyle ise ülkelerin içinden insanları kandırmak, satın almak ya da din, mezhep ve ırk olarak örgütlemek ve iç savaşlar çıkartmak.
Elhamdülillah Türkiye, bu güne kadar bu oyuna gelmedi. Alevi-Sünni çatışması tutmadı. Kürt-Türk ayırımı tutmayacak. Her ne kadar Sayın Başbakan, “Bu ülkede 36 kadar etnik kimlik var.” dese de.
Irak üçe niçin bölündü? Suriye beşe neden bölünmek isteniyor? Mısır, Libya neden parçalandı? İran ile neden uğraşılmakta? Aşağı yukarı nedenlerini öğrendiniz değil mi?
Sıra kime gelecek; Lübnan, Ürdün, İran, Türkiye ve Suudi Arabistan’a.
Öyle ise Müslümanların dikkatli, uyanık olmaları gerekiyor. Oy verdiği, iktidara getirdiği kişilere iyi bakması, incelemesi gerekiyor. İslam cilası altında ülkenin bölünmesine, parçalanmasına, küçülmesine izin vermeyiniz. Kanımızı vererek VATAN yaptığımız bu coğrafyada sonsuza kadar kalmamız; bu özen ve dikkatimize bağlıdır.
Bütün bu işler, İsrail’in devlet olarak kalmasına hizmet etmektedir. Suriye, Mısır, Irak, Libya’da oynanan oyunlar, İran üzerindeki hesaplar hep İsrail’in güvenliğine hizmet etmektedir.
Bir bakın Allah aşkına dostumuz kaldı mı? Yunanistan’la, Bulgaristan’la, Suriye’yle, Irak’la, İran’la, Azerbaycan’la, Ermenistan’la barışık mıyız? Bizim bu ülkelerle tarihi, sosyal ve kültürel bağlarımız yok muydu? Kimin dümen suyuyla böyle bir yalnızlığa itilmekteyiz? Mesele parti meselesi, Bahçeli-Kılıçdaroğlu-Erdoğan meselesi değildir. Kürecik’i iyi irdelemeliyiz, neden diye sormalıyız? Suriye neden böyle oldu, Başbakan’ın Suriye ısrarı neden, sıra kimde diye akıl aşındırmamız gerekiyor.
Ya değilse yarınlar geç olabilir. Bizim için gidecek bir başka Türkiye’de ne yazık ki yok.
Esen kalınız.