Sevgili okurlarım, Türk tarihinde, kendini Türk bilen, Türk sayan her Türk’ün anlamlı ve anlaması gereken günü; 3 Mayıs Türkçüler Günüdür.
Nedir bu Türkçüler günü derseniz, kısaca izah edeyim.
Bugünü anlamak için, “ 3 Mayıs gününü doğuran siyasi ve kültürel olayların özetle izahı gerekir.”
Rahmetli Atatürk, Genç Türkiye Cumhuriyetinin yeni kuşaklarının “eğitim ve kültürel yapısını milli kılmak için” milliyetçi kadrolar oluşturmuş ve onlara teslim etmişti. Büyük Türkçü M. Kemal’in ölümünden sonra; bu kadrolar hızla tasfiye edilerek, eğitim ve kültür alanındaki etkinlikleri sonlanma noktasına getirilmişti.
Milli Eğitimimiz, kendilerini “komünist” olarak tanıtan; yabancı kültürlerin hayranı, köksüz, inkarcıların uygulamasına teslim edilmişti.. Bunlar sayesinde, Türk Kültürü eserleri yerine bütün Greko-Latin Avrupa klasikleri Türkçeye çevrilerek, kütüphanelerimizi doldururken beyinlerimizi de doldurmaya başlamıştı.
Milliyetçi görüş karşıtı bu çalışmalar: “Eskiyi unut, yeni yolu tut./ Türklüğe umut sen ol çocuğum./ Geçtiği yerde kalsın geçmişler, bize bundan inkılapçı demişler.” Diyerek genç Türk beyinleri, milli benlikten soyutlamaya çalışmışlardı.
Dil Tarih Coğrafya Fakültemiz gibi önemli ve güzide bir kuruluşun başına Şevket Azizi KANSU getirilirken, felsefe şubesi komünist görüşlü Behice BORAN, Niyazi BERKES gibilere teslim ediliyordu. Böylece her yıl 30-50 kadar komünist felsefe öğretmeni yurdun her bir yanına dağılıyordu.
Ayrıca, devletin her konuda sanatkâr yetiştiren tek meslek okulu DEVLET KONSERVETUVARI’’nın müdürlüğüne meşhur komünist Sabahattin ALİ getirilmişti.
Özetlersek devlet; millilikten hızla uzaklaşarak, yabancı kültür hayranlarının ve komünist görüşlülerin eline bırakılmıştı.
Bu hoş olmayan uygulamaları içine sindiremeyen o günkü Başbakanımız Sayın Şükrü SARAÇOĞLU, TBMM’de bir konuşmasında, “Ben Türküm ve Türkçüyüm, hayatım boyunca da Türkçü kalacağım” diyerek bu uygulamalara sıcak bakmadığını ve Türk Milliyetçileri ile beraber olduğunu açıkladı
Bütün bu gelişmeler üzerine İstanbul’da öğretmenlik yapan ve Orkun Sergisi başyazarı olan H.Nihal Atsız, “Başbakan Şükrü Saraçoğlu’na Açık Mektup” başlıklı cesur ifadelerle dolu meşhur mektubu yazar. Bu mektup üzerine (yeni deyimle) Türkiye ayağa kalkar.
Bu mektupların birinde, kendine hakaret edildiği iddiasıyla Sabahattin Ali tarafından H.Nihal Atsız aleyhine dava açılır. Dava neticelenir; altı aylık mahkûmiyet cezası ertelenir. Orkun Dergisi kapatılır, H.Nihal Atsız Hocanın Edebiyat öğretmenliğine de son verilir.
Milli Şef İsmet İnönü, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nda, Türk kültürüne hizmet eden, Türk Milliyetçileri aleyhinde çok ağır suçlamalarda bulunan bir konuşma yapar ve bunları hedef gösterir.
O yıllarda Üsteğmen olan Alparslan Türkeş’inde içinde bulunduğu saygın Türkçü ve eğitimciler tutuklanarak cezaevlerine kapatılırlar. Tabutluklar ise bir başka yaradır.. Bir buçuk yıl süren mahkemeler sonucu, Türk Adaleti tecelli eder ve mahkeme BERAATLE sonuçlanır.
İşte o buhranlı ve hukuk tanımaz tutuklamalar ve haksız yapılan işkenceler ve mağduriyetler anısına her yıl 3 Mayıs Türkçüler Günü olarak kutlanır.
Kısaca özetlemeye çalıştığım bugünün, Her Türk’e ve her Türkçüye direnç ve güç olmasını diliyorum. Ülke, zaman zaman böyle badireler geçirecektir. Kimileri zarar görürken kazanan ÜLKEMİZ olacaktır. Ben buna bütün kalbimle inanıyor ve TANRI TÜRKÜ KORUSUN ve YÜCELTSİN diyorum.
Esen kalınız.
Nazım Peker
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı