Türkiye, AKP sayesinde hep ilkleri yaşadı ve yaşamaya da devam ediyor. Süleyman Şah Türbesi’nin mevcut yerinden bir gecede alınarak Türkiye’ye nakledilmesi; gündemde ki sıcaklığını ve gizemini korumakta!
Hükümet, AKP ve S. Erdoğan, bunun bir başarı olduğunu üstüne basa basa vurgularken muhalefet ve milli güçler ise, bunun bir hezimet ve toprak kaybı olduğunu, bunun da AKP ile onun Cumhurbaşkanı ve Başbakanına nasip olduğunu iddia etmekteler.
Kim ne kadar haklı, kim ne kadar doğru söylüyor, bunu zaman içinde daha aydınlanmış olarak bu millet ve bizler öğreneceğiz.
Askeri yönü, Türk Ordusu’nun verilen görevi “başarı “ile yapması açısından bir başarıdır.
Siyasi yönden ve bu görevi TSK’ya veren hükümet açısından ise tam bir fiyasko ve utanç vesilesidir.
Nakletme işinde, TSK’nın Türkiye düşmanı ve Türkiye’den toprak talebinde bulunan PKK’nın uzantısı: YPG ve PYD terör ve Türkiye düşmanı örgütlerle ortaklaşa yaptırılması ise aklın ve mantığın alacağı bir iş değildir. Türkiye bu kadar mı aciz, yeteneksiz ve öngörüsüz?
Bunun izahını, ileride torunlarımıza nasıl yapacağız?
Efendim sınıra yakın Eşme yöresine nakledileceği ve ileride de eski yerine taşınabileceği söylenmektedir? ABD, aynı şartlarla İncirliği taşımak zorunda kalsa ve bu işi de Türk hükümetine danışmadan, görüşmeden Konya’da, Erzurum’da, Samsun’da herhangi bir yere taşısa; Türk hükümeti bunu kabul eder mi ve bu anlaşmalara uygun mudur?
Caber Kalesi’nden şimdiki taşındığı yere de, Türk Devleti, Suriye ile görüşmeden, anlaşmadan mı taşınmıştı?
Suriye’de muhatabınız kim?
YPG mi, PYD mi, yoksa ÖSO mu? Bunların uluslararası kamuoyunda tanınmışlıkları var mıdır? Suriye’nin meşru devleti ve hükümeti sizce kimdir?
Sınıra yakın yere diktiğimiz bayrak, uluslararası sözleşme ve antlaşmalara uygun mudur? Suriye’nin iddialarını nasıl görmezden geleceksiniz? İran itirazı basmış vaziyette!
Hükümetler, Cumhurbaşkanları, Başbakanlar, Bakanlar, vekiller gelip geçicidir. Baki olan Türkiye Cumhuriyeti Devletidir.
G. Mustafa Kemal Atatürk, “Söz konusu vatansa; gerisi teferruattır.” Demiyor mu?
Bu konuda Suriye’de kiminle konuşup, anlaşacaksınız?
Barzani’yle mi, PKK ile mi,YPG ve PYD ile mi yoksa ne olduğu belli olmayan ÖSO’la mı? Sahi sizin muhatabınız kim olacak?
Eğer söz konusu vatansa ve bu vatanı da çok seviyorsanız; yapacağınız tek şey var; Esad ile aranızı düzeltip, bu saçmalığa bir son vermeniz ve ülkenin yüksek menfaatlerini gözetmenizdir. Bu size çok ağır gelse de dahi…
Süleyman Şah ve iki askerimizi, IŞİD terör örgütünden kurtardınız. Türk ve Türkiye düşmanı PKK’nın uzantısı: YPG ve PYD’nin kollarına teslim ettiniz.
Başarı bu mudur? Mutlu ve huzurlu musunuz?
Eğit-Donat kimin için ve kime karşıdır.
Türk devletinin görevi, Suriye’nin iç işlerine doğrudan müdahale etmek mi? Biz bu konuda yıllarca Irak, Suriye, İran ve Suriye’ye PKK’yı neden barındırıyorsunuz diye rahatsız olup, kızmadık mı? ABD yarın değilse öbür gün çekip gidecektir. Komşumuzla baş başa kalacak olan biziz. Bizde güzel bir söz vardı; “Komşu, komşunun külüne muhtaçtır” diye Bunu sadece ev komşuluğu mu sandınız? Aha bak işte muhtaçlığınız ortaya çıkmadı mı?
Ama öyle görünüyor ki, S.Erdoğan, Davutoğlu ve AKP bu başarısızlığı, bir başarı imiş gibi gösterip, ters kavram algısıyla sandığa yansıtıp oy almaktır.
Anlı ve şanlı Türk Devleti’nin ne olacağı hiç mi hiç umurlarında görünmüyor.
Milli olmayanlardan da milli hassasiyetler beklemek biraz aptalca oluyormuş.
Esen kalınız.
NOT: Böyle giderse Süleyman Şah Türbesi, SÖĞÜT’e kadar geleceğe benzemekte
Nazım Peker
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı