TSK, bu milletin gözbebeğidir, anının ve geleceğinin sigortasıdır. Dosta güven, düşmana korku veren değerli bir kuruluştur. Mazisi asırlar öncesine dayanır. O kadar kutsal ve mübarektir ki, adına Hz. Muhammed’e atfen Mehmetçik derler. Onun için de “PEYGAMBER OCAĞI” kabul edilir.
TSK, sıradan bir ülkenin sıradan bir ordusu asla değildir. Mazisi asırlar öncesine dayanan asil Türk ırkının değerli bir kurumudur. TSK, yıllar yıllar öncesinden süzüle gelen deney ve tecrübeler sonrası saygı duyulacak bir sisteme ulaşmış ve pek çok ülkenin örnek aldığı eşsiz bir kurumdur.
Son yıllarda bu kuruma şaşı bakılır oldu. Tarihler öncesine dayanan bütün okulları bir çırpıda kapatıldı. Kurmaylar yetiştiren okullarından mahrum bırakıldı. Gelecekte bu güzide kuruluşun değerli elemanlarını nereden yetiştireceğiz belli değil! İyi mi ettik?
Ardından sağlığına el atıldı, bütün askeri hastaneleri kapatıldı ve sivilleştirildi. Son günlerdeki zehirlenme olayları gösterdi ki, sivil hastaneler askeriyenin sağlık sorunlarına oldukça yetersizler. Memnun musunuz?
Asker, kendi yemeğini kendisi yapar kendi ekmeğini kendisi pişirirdi. Karavana denen bu yemekler, önce komutanlara tattırılır sonra da askere servis edilirdi. Sayısı 700 bini bulan devasa bir kurumda gıda zehirlenmesine pek nadir rastlanırdı. Askerin yemek işini de özelleştirdik, sivillere devrettik, ihaleye çıkardır, İyi mi ettik? Bu zehirlenmelerin hesabını kim nasıl verecek?
Yemek firmaları hayır kurumları mıdır? Asla! Onlar kâr amaçlı kurulmuş işletmelerdir. TSK’ya hayırlarına mı yemek veriyorlar? Elbette değil! Savaş anında bu firmalar hangi cephelerde TSK’ya yemek verebilecekler hiç düşünüldü mü?
Neden asker üzerinden sivillere para kazandırma yolunu tercih ettik?
Pozitif düşünmek istiyorum ve belki iyi niyetle yapılmış olabilirdi diye düşünüyorum.
Fakat uygulamalar gösterdi ki, ne okulunun kapatılması, ne hastanelerinin sivilleştirilmesi ne de karavana sisteminden vaz geçilmesi şanlı TSK’ya artı bir çıkar sağlamamıştır.
Öyleyse yapılacak en güzel şey; Askeri okulların yeniden açılarak TSK’nın çekirdek kadrosunun kendilerince yetiştirilmesi sağlanmalı, askeri hastanelerinde tekrar açılarak, kendi hastasını kendilerinin tedavi etmesinin önü açılmalı, karavana sistemi de yeniden düzenlenerek TSK’nın kendi yemeğini ve ekmeğinin kendisinin pişirmesi sağlanmalıdır.
Şunu iyice bilin ki, TSK ile uğraşmak bir şey yazmaz. TSK ile uğraşmak, ilk önce uğraşanlara zarar verir.
Ha birde “Kozmik Odasına” girilmişti. O belgeler kimlerin elinde, kimler o belgelere sahip oldu? Suikast gerekçesiyle girilen kozmik odanın sorumlusu Bülent ARINÇ, FETÖCÜ olmakla bylock kullanmakla itham edilmekte! Ne kadar ilginç ve düşündürücü?!
TSK’nın sistemi yılların tecrübesiyle oluşmuştur. Bu sistemi bir kalemde silip atamazsınız. Hele hele ülkenin etrafını da ateş topuna çevirdiğiniz bir süreçte; ne olur TSK ile uğraşmayınız!
Güçlü ordu, güçlü devlet, güçlü devlet saygın millet demektir!
Esen kalınız.
NOT: Bazı gezi ve işlerim dolayısıyla Temmuz sonuna kadar izin rica edeceğim. Zaman zaman yazmaya çalışacağım. Yeniden görüşmek ümidiyle Allah’a emanet olasınız. Hakkınızı da helal ediniz. Esenlikle.