Nazım Peker
Nazım Peker

Tehcir Yasası Neden Çıkarıldı?

Osmanlı Devleti, dış güçlerle uğraşıp cephelerde savaşırken içte de bazı “militanlaşmış” Ermeni’lerin, Rus ve İngiliz desteğiyle ülkemizi yok etme ve bölme eylemlerine karşı çıkarılmış haklı bir yasadır.
 
Esas adı, “ Savaş Zamanında Hükümet Uygulamalarına Karşı Gelenler İçin, Asker Tarafından Uygulanacak Tedbirler Hakkında Geçici Kanun”dur. 14-27 Mayıs 1915 de kabul edilip Takvim-i Vekayi’de 01.06. 1915 tarihinde 67 sayı ile neşredilmiş (yayınlanmıştır)
 
Bugün nasıl ki ülkemizin en büyük düşmanı dost görünen Sam Amca ise; O günde İngiltere ve Rusya idi. Rusya sıcak denizlere inebilmenin İngiltere daha fazla sömürebilmenin hesaplarındaydılar.
 
Yaşama savaşı veren; olmakla- olmamak arasına sıkışan Osmanlı Devleti, ayakta kalabilmek için her türlü önleme başvurma hakkına sahipti. Bu önlemler, dışta olduğu gibi içte de gerekliydi. Bu tür tedbirler, milletlerarası teamüllere göre zaten her ülkenin vazgeçilmez hakkıdır.
 
Ermeni militanlar işi öylesine azıya almışlardı ki, daha düne kadar yüz yüze oldukları Müslüman Türk’e karşı bir kıyım hareketi başlatmışlar. Toplu ölümlere varan zalimane tutum içerisine girmişlerdi.
 
Bu kıyımlara karşı devlet, Tehcir yasasını çıkarmak zorunda kalmıştı. Yasa üç maddeden oluşmaktaydı.
 
Madde-1: Seferberlik anında, Ordu, Kolordu ve Tümen komutanları ve bunların vekilleri, müstakil bölge komutanları Halktan, hükümetin emirleri, memleketin müdafaası ve asayişin korunması ile icraat ve hazırlıklara karşı, her hangi bir muhalefet, silahlı tecavüz ve mukavemet görürlerse, bu muhalefetleri en şiddetli bir şekilde söndürmeye MEZUN ve MECBURDURLAR.
 
Madde-2: Ordu, Müstakil Kolordu ve Tümen Komutanları, askeri sebeplerden dolayı veya casusluk ve hıyanetlerini hissettikleri Köy ve Kasaba Halkını tek tek veya toplu olarak diğer bölgelere SEVK ve İskan ettirebilirler.
 
Madde-3: İşbu kanun, neşir tarihinden itibaren geçerlidir.
  Maddelerden de anlaşılacağı üzere kanun, çok zaruri bir sebepten çıkartılmış olup ilkeli ve insani unsurları içermektedir.
 
Bu kanunla, devlete isyan eden, fitne ve fesat çıkaran, düşman kuvvetleriyle işbirliği yapan kişilerin ÖLDÜRÜLMESİ değil, onların salimen daha güvenli başka bölgelere taşınması amaçlanmıştır.
  Taşınma anında, il ve ilçelere verilen talimatlarla insani her türlü tedbirin alınması sağlanmıştır. Öyle ki, tehcire tabi tutulan halkın, gidecekleri son yere kadar, nerelerden geçecekleri, nelerde konaklayacakları belirlenmiş ve bu sürede güvenliklerinin sağlanmasıyla ilgili olarak gerekenler hakkıyla yapılmıştır.
 
Gerisi külliyen yalan olup, iftira ve karalamadan başka bir şey değildir.
 
Konya’da geçen bir olayı burada anlatmak isterim ki tarihe not düşülsün.
 
Konya’nın Hotamış ilçesine verilen bir talimatla, o gün geçecek olan Ermeni’lerin de içinde bulunduğu kervanın konaklama mahalli olarak tespit edilen,  UZUNKUYU köyündeki Bekir Ağa’ya haber salınıp, barındırılmaları, yedirilmeleri, içirilmeleri ve istirahatlarının sağlanması istenmiş. İrfan Küçükköy’ün dedesi olan bu konak sahibi, aldığı emir çerçevesinde; çevreden temin ettiği yorgan, yatak, yiyecek ve içeceklerle mükellef ve mükemmel bir şekilde yatırılıp, ağırlayıp sabahleyin de kahvaltıları yaptırıldıktan sonra, Ermeni misafirler uğurlanmıştır.
 
Bu uygulama, istisnasız her yerde yapılmıştır. Tehcire tabi tutulan Ermenilerin pek çoğu listede olmalarına rağmen, uğradıkları köy ve kasabalarda iyi niyetle alıkonulmuş ve isimleri değiştirilerek topluma çıkarılmıştır.
 
Antep’in Nizip ilçesinden şahsen bildiğim bir Bayan, “Nazım Bey benim annem tehcirden kalan Ermeni idi. Ama adı Zeynep olarak bilinirdi.” diyerek bu tezi doğrulamıştır.
 
MHP Kayseri Milletvekili Sayın Yusuf Halaçoğlu, son zamanlarda bu konuya parmak basmış ve Türkiye’de hatırı sayılır bir Ermeni nüfusun, bu şekilde topluma katıldığını hatta KÜRT kimliği taşıdıklarını söylemektedir.
 
İşte üzerinde fırtınalar kopartılan ve Osmanlı üzerinden direkt olarak da biz Türkleri zor duruma sokmak için kullanılan TEHCİR’in aslı esası budur.
 
Türkün asil tarihinde, kıyım yoktur, soykırım yoktur, zulüm hiç yoktur. Bunu iddia edenler dönüp kendi tarihlerine ve geçmişlerine baksınlar. Orada yüzleri kızaracak geçmişlerini göreceklerdir.
 
Esen kalınız.   
 

NOT; Bu konuda çok az yayın vardır. Ben araştırmacılardan, tarihçilerden, film yapımcılardan ve dizi yapanlardan bir ricada bulunacağım. Ne olur bu konuda araştırın, yazın. Film ve diziler yapın. Ermeni tezini savunan 35 bin yayımdan bahsediliyor. Türk tezini savunan yayımların ise 135 kadar olduğu söylenmekte.
 

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!